AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
K R O N İ K  M E D Y A
'Ölçüsüz devlet şiddeti'ni mesele edinen bir basınımız olsaydı

Bir cezaevi operasyonunda, duvar yıkmada kullanılan iş makinesinin parçaladığı, daha sonra hastanede kesilen kolu köpeklerin ağzında bulunan Veli Saçılık, iki bakanlığı toplam 150 bin YTL (faizlerle 400 bin YTL) tazminata mahkûm ettirdi. Birgün'ün "Rekor tazminat" başlığıyla manşete taşıdığı gelişme, tekil bir olay olmanın çok ötesinde anlam taşıyor. Bizim basınımız, "ölçüsüz devlet şiddeti"ni kendine mesele edinen bir basın olmadığı için haberi fazla önemsemedi...

Veli Saçılık'ın 5 Temmuz 2000'de Burdur Cezaevi'ne düzenlenen operasyonda kaybettiği sağ kolunun öyküsü "medyatik" bir öykü olmasaydı, Saçılık'ın kendi öyküsü muhtemelen basınımızı fazlaca ilgilendirmeyecekti... Ama işte, o sağ kol bir gün sokak köpeklerinin ağzında bulundu ve o noktadan itibaren Saçılık'ın öyküsü de "ilgilenilmeye değer" bir öykü haline geliverdi... Bugün "Veli Saçılık" yazıp herhangi bir arama motoruna girdiğinizde karşınıza yüzlerce "belge" çıkıyorsa, nedeni "sağ kol"un o medyatik öyküsüdür...

Söylediğimizi spekülasyon sanmayın: Bu sayfanın hazırlayıcıları, kariyerlerinin Medyakronik döneminde, "sağ kol" henüz köpeklerin ağzında bulunmadan önce basını harekete geçirmek için çok uğraştılar, başarılı olamadılar, oradan biliyorlar...

İLK TAZMİNAT 3 MİLYAR TL

Bugün konumuz, Saçılık'ın öyküsünün tümü değil, onun, kopartılan kolunun karşılığında açtığı tazminat davaları... Evet, Saçılık, İçişleri ve Adalet bakanlıklarından önce, Isparta'daki Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi yöneticilerini de mahkemeye vermişti. Saçılık, iş makinesinin kopma raddesine getirdiği kolunu kesme kararı veren hastane yönetimini, kesilen kola gereken özeni göstermeyip köpeklere kaptırmakla suçluyordu.

Neticede mahkeme, hastane yönetiminin, "Veli Saçılık'ın kolu kesildikten sonra mezarlığa gömüldü, ancak köpekler mezarlığı eşeleyerek çıkırmış" şeklindeki savunmasını geçersiz sayıp yönetimin Saçılık'a 2 milyar, annesine 500 milyon, babasına 500 milyon olmak üzere toplam 3 milyar lira tazminat ödemesine karar vermişti.

Bir kola 3 milyar... Kürşat Bumin, Yeni Şafak'taki köşesinde (26 Nisan 2004) bu kararı şöyle değerlendirmişti:

"Bilmiyorum, belki de tamamı 3 milyar lira olan bu tazminat tutarı, Saçılık ailesi için yine de bir açığı kapatabilecek bir paradır... Ama bana sorarsınız, bu iki bin dolara yakın tazminat ile 'Köpeklerin ağzındaki kol'u karşı karşıya koyduğumuzda karara isyan etmemek mümkün değildir... Peki soralım o zaman: Eğer Veli'nin köpeklerin ağzında dalaşan kolunun hesabını söz konusu mahkemede ünlü bir avukat savunsaydı tazminat acaba kaç paraya yükselirdi?

"Ya da şöyle düşünelim: Bu olay 'medeni bir ülke'de yaşanmış olsaydı, köpeklerin ağzındaki bir kola karşılık 2 bin dolar tazminat ödenmesi yolundaki bir mahkeme kararı toplumun vicdanını nasıl isyan ettirir, nasıl ayağa kaldırırdı?"

REKOR TAZMİNAT

Bumin'in o yazıda sorduğu bir sorudan yola çıkarak meseleyi bugüne bağlayalım... Soru şöyle:

"Veli şimdi kolunun kepçeyle parçalanması nedeniyle ilgili bakanlıklar aleyhine açtığı tazminat davasının sonucunu bekliyor. Bakalım bu dava nasıl sonuçlanacak.... Genç yaşında sağ kolunu kepçeye ve köpeklere kaptıran Veli'ye bakalım bu kez kaç milyar lira tazminat ödenmesine karar verilecek..."

Sorunun cevabını, önceki günkü Birgün gazetesinin manşetinden alalım:

"REKOR TAZMİNAT... Operasyonda iş makinesiyle kolu kopartılan Saçılık'a devlet 400 bin YTL tazminat ödeyecek... Antalya Birinci İdare Mahkemesi, devletin, 'yaşama hakkının parçası olan vücut bütünlüğünü ihlal ettiği'ni vurguladı. Adalet ve İçişleri Bakanlığı'nı tamamen kusurlu bulan Antalya Birinci İdare Mahkemesi, her iki bakanlığın 'Veli Saçılık'ın terör suçlusu olduğu ve diğer suçlularla beraber isyan çıkararak devlet otoritesini zayıflatmaya çalıştığı' iddiasıyla davanın reddi talebini dikkate almadı."

Gördüğünüz gibi, "hikmet-i hükümet" prensibiyle hiç işi olmayan; karar kriteri olarak "hukuk"tan başkasını tanımayan; devletten çok bireyi önemseyen bir mahkeme heyetiyle karşı karşıyayız... Karardan şu güzel satırları da okuyalım:

"Devletin idaresi altında olan ceza ve tutukevlerindeki kişilerin vücut bütünlüğüne gerek üçüncü kişilerce yapılabilecek saldırıları bertaraf etmek, gerekse bu alanda görevli kamu görevlilerine bu görevlerini ifa ederlerken kişilerin yaşama hakkına ve vücut bütünlüğüne azami saygıyı gösterecek şekilde eğitim vermek, bu hizmet alanında devlet erkini kullanan kamu idarelerinin görevleri arasındadır."

Antalya Birinci İdare Mahkemesi'nin kararını okuyup da insanın "ah, medyamız da 'hikmet-i hükümet'ten hiç değilse bu ölçüde uzak durabilmeyi becerebilseydi" diye iç geçirmemek ne kadar zor...

Oysa tarihlerinde bizimkine benzer ölçüsüz devlet şiddetleri yaşamış ülkelerde basının tutumu ne kadar farklı... Yunanistan, Şili, Arjantin ilk elde aklımıza gelenler... Neyse bari... Medyamızın ayıbını hukuk kapattı deyip şükredelim... (A.G.)


VATANDAŞ, 'OYUN'U NASIL BOZDU?

Dünden Bugüne Tercüman gazetesi bazen öyle manşetler atıyor ki, dışarıdan bakan birinin, bu ülkede "milliyetçi, içe kapanmacı, otoriter" çizginin basındaki asıl temsilcisinin bu gazete olduğuna kanaat getirmesi işten bile değildir... Keza o manşetlerle, içerdeki liberal yazarların aynı gazete içinde barış içinde birarada yaşaması da, bu tür gazetelere alışkın olmayan yabancı ülke okurları için hepten anlaşılmaz bir durumdur... İşte buyurun... Dünden Bugüne Tercüman gazetesi, Öğrenci Seçme Sınavı'na ilişkin önceki günkü manşetinde bakın ne diyor:

"TAHRİK GİRİŞİMİ TUTMADI... VATANDAŞ OYUNU BOZDU... Çocuklarının ÖSS'den çıkmasını bekleyen velileri eyleme tahrik etmek isteyenler tepkiyle karşılaştı... 1 milyon 730 bin aday dün ÖSS için içeride ter dökerken, aileleri de heyecanla onların dışarı çıkmasını bekledi. Beyazıt'taki İstanbul Üniversitesi'nde bu heyecana bir de öfke eklendi. Çünkü, iki ayrı grup 'Birçok siyasinin çocuğu ABD'de okurken vatandaşın çocuğu sınava giriyor' diyerek velileri tahrik etmek istedi... Ancak bu girişim ters tepti. Veliler, protestocu gruba, 'Burası eğitim yuvası. Siz 5 kişisiniz, buradaki insanlar arkanızda değil ki? Bizi kullanıyorsunuz' diyerek tepki gösterdi. Ardından da yuhalamaya başladılar. Neye uğradığını şaşıran 5-10 kişilik grup apar topar oradan uzaklaştı..."

Yani mesele şu: Bir sendikanın, sayıları 5 ila 10 arasında değişen üyeleri, Türkiye'deki eğitim sorunlarına ilişkin görüşlerini açıklamak için, adaletsizliği konusunda herkesin hemfikir olduğu Üniversite Seçme Sınavı gününü seçmişlerdir... "Eylem yeri" olarak da, belki en fazla kalabalığın toplandığı "sınav mekânı" olduğu için, belki de sembolik önemi nedeniyle İstanbul Üniversitesi'nin önünü seçmişlerdir...

Olamaz mı? Memlekette "söz söyleme" ve bu sözü istediğin yerde ve zamanda söyleme özgürlüğü yok mu? Bu tür açıklamaların "önceden izin almaksızın" yapılabileceğine ilişkin düzenlemeler yakın bir zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden geçerken Dünden Bugüne Tercüman gazetesi de bunlara alkış tutmamış mıydı?

Beş, bilemediniz 10 kişi bir "basın açıklaması" yapmak istiyor, hepsi bu. Ama sanırsınız ki "vatanın bölünmez bütünlüğü"ne karşı ülke çapında bir kalkışma vardır ve Dünden Bugüne Tercüman da "oyun"u bozan "vatandaş"ı manşetine çekmeye uygun bulmuştur...

Bir "tahrik"in olduğu doğru da, adres yanlış: Bizce "tahrik"i "eylemciler" değil gazete yapmaktadır.

Bizim "eylemciler"e naçizane tavsiyemiz şudur: Bundan sonra "kanunlar bize bu hakkı tanıyor" falan gibi romantik heveslere kapılıp olur olmaz yerde açıklama falan yapmaya kalkışmasınlar... Orada birkaç Dünden Bugüne Tercüman okuru olabilir; onlar mutlaka gazetelerinin kendilerine öğrettikleri doğrultuda davranıp "oyun"u bozacaklardır. (A.G.)


23 Haziran 2005
Perşembe
 
YÖNETENLER: Kürşat Bumin
Alper Görmüş


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED