AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
K Ü L T Ü R
"Hızlı konuşmak"

Komedyen Yılmaz Erdoğan, İstanbul valisinin taklidini yapmış.. yapar.. sanatçı yerinde duramaz.. bir toplantıdaki en önemli adam kimdir, en popüler adam kimdir, onu bulur ve taklit etmekten kendini alamaz.. sonra da bekler ki yaptığı gösteri takdir edilsin, alkışlansın.. öyle bir sanat heyecanıdır ki bu komiklik; ölçüsü, kaidesi ve endazesi yoktur.. o bir tezahürdür.. birdenbire meydana düşer.. dozunu komiğin kendisi de ayarlayamaz..

Şair Nef'î, tenkidle mizahın karışmasından vücuda gelmiş bir sanat olan hiciv yapma alışkanlığından vazgeçemediği için, en sonunda kellesini kaybetmiştir.. Dördüncü Murad'a bir daha hiciv yazmayacağına söz verdiği halde sözünü tutamamış, hem Bayram Paşa'yı hem de Padişah'ı hicvetmekten kendini alamamıştır..

Yılmaz Erdoğan, Sayın Valimizi ne suretle taklid etmiş, hangi sözlerle san'atini göstermeye çalışmış? O üslubu, o edebiyatı, o seviyeyi yakalayabilmiş mi? …Vali Bey biraz sertçe azarladığına göre, san'at kıvamını pek tutturamadığı hissediliyor.. anlaşılıyor ki Muammer Güler'in sür'atli konuşmasını taklid etmiştir..

Bana sorarsanız Sayın Muammer Güler'in konuşmalarını ve demeçlerini manâ ve muhtevâ bakımından hep yerinde bulmuşumdur.. ayrıca, sür'atli konuşmasını da yine lehinde bir puan olarak değerlendirmişimdir.. sür'atli konuşmak, zihnin ve nâtıkanın hızlı çalışmasına delalet eder.. ve her kula müyesser olan bir kabiliyet değildir.. Sabri Ülker'in hızlı konuşmasına hayran olmuşumdur.. sür'atle sergilediği fikirlerin mükemmeliyeti takdirimi mucib olmuştur.. bazı edebiyatçılar hızlı konuşur, bazıları da ağır, tane tane konuşur.. İki stilde de konuşanlar arasında sağlam ve güçlü fikir serdedenlere rastlamışımdır.. münekkid ve edebiyat tarihçisi Mehmet Kaplan ağır ağır konuşurdu ama cümleleri pek mükemmel şekillenirdi.. romancı ve şair Saadettin Kaplan da hızlı konuşanlardandır.... o konuşurken hikaye anlatıyor veya roman yazıyor hissine kapılabilirsiniz… Ahmet Muhip Dranas, Behçet Necatigil ağır ağır konuşurlardı.. tabiî ki sözleri dolgun ve olgundu.. Sabri Esat Siyavuşgil, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu hızlı konuşmakla temayüz etmişlerdir.. büyük halk hatibi Osman Bölükbaşı ve cumhuriyet devrinin en büyük hatibi Hamdullah Suphi Tanrıöver hem çok hızlı hem de edebî bir hitabet sergilemekle ün kazanmışlardır.. Üstad Necip Fazıl, Osman Bölükbaşı'nı bir fıkrasında " koğuş hatibi" diye tavsif etmişti.. koğuş hatibiydi ama kürsüde iki sürahi su içer, üç saat beş saat konuşur, buna rağmen hitabettiği kalabalık, o, kürsüden ininceye kadar yerinden kıpırdamazdı.. aslında Kısakürek de güçlü hatibtir. Bölükbaşı' ndan farkı ve ona faikiyeti hem halka hem de münevvere (aydına) hitabetmesidir.. ikisini bir münazara ve münakaşa kürsüsünde konuştursak nasıl bir manzara ortaya çıkardı doğrusu meraka değer.. ikisi de hazırcevap.. ikisi de heccav.. ikisi de söz ustası.. düşünüyorum da: böyle birşey yersiz ve insafsız bir hareket olurdu, diyorum.. çünkü güzel Türkçemizin iki ustasını çarpıştırmak ikisinin de yaralanmasına sebeb olabilirdi.. nitekim Peyami Safa ile Necip Fazıl, Türkçemizin bu iki devi; 1950'li yılların sonlarına doğru kapıştılar ve birbirlerini yaralamaktan kurtulamadılar!..




23 Haziran 2005
Perşembe
 
OSMAN AKKUŞAK


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED