T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 6 HAZİRAN 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Haldun DOMAÇ

3 duranlar, 8 koşanlar

Gündem kendiliğinden oluştuğuna göre bizim de bu konuda birkaç cümle yazmamız ve görüşlerimizi sizlerle paylaşmamız kaçınılmaz. Tümer'in transferi sonrası, Beşiktaş'ta "Sergen-Tümer ikilisi bir arada oynar mı?" tartışması, Tümer'le birlikte Fenerbahçe'ye "Alex-Tümer birlikte oynar mı?" şeklinde transfer oldu.

Bu konuda düşüncem net; İkisi ancak Türkiye'de bir arada oynar. Çünkü bugünün futbolunda savunma yapmayan iki oyuncuyu bir takımın diğer 9 futbolcusunun taşıması çok zor. Haydi işi içinden çıkılmaz hale getirelim. Bu ikilinin yanında Fenerbahçe'de Anelka gibi savunma yönü olmayan bir futbolcu daha var. Yani etti mi size; 3 duranlar, 8 koşanlar...

Türkiye'de takımların güç dengelerine bakıldığı zaman, böylesi üç oyuncunun kreatif yönüyle açıkları kapatması ve takımını öne geçirmesi mümkün oluyor. Ancak iş Avrupa mücadelesine geldiğinde benzer yetenekleri taşıyan ama daha fazla mücadele eden oyunculara karşı, bireysel yetenekleriniz de, oyun felsefeniz de iflas ediyor.

TAKIMIN YAPISI DÜŞÜNÜLMEDİ

Bu değerlendirme ışığında F.Bahçe Tümer transferini yaparken keşke sadece "Nobre'ye karşı Tümer" misillemesi olarak değil, takım yapısı açısından baksaydı. Nitekim geçen sezon son maçta kaçırılan şampiyonluğun arkasında F.Bahçe'nin takım olamadığı gerçeğinin bir kez daha ıskalanmış olduğu bu transferle gün ışığına çıktı.

Peki Tümer gibi bir yeteneği (misillemeyi bir kenara bırakalım), almak yanlış mı? Hayır... Yanlış olan onu Anelka ve Alex'in takımına transfer etmek. Oysa F.Bahçe, Tümer'i alırken, Alex'i satmayı düşünse, o zaman yaptığı transfer anlamlı hale gelirdi. Çünkü Alex bireysel beceri olarak Tümer'e göre biraz daha önde bile olsa, Tümer, Alex'e göre daha fazla mücadele eden bir futbolcu.

Bugün; "Futbol iyi futbolcularla oynanır" felsefesi, "Futbol iyi ama mücadele eden futbolcularla oynanır" şekline dönüştü. Nitekim bu gerçeği yakalayan hocaların takımları başarılı oluyor. (Chelsea ve Barcelona'yı, Real Madrid'le kıyaslayın ne demek istediğim daha iyi anlaşılacak.)

Tam burada ilginç bir durum ortaya çıkıyor. F.Bahçe'de teknik direktör belli değil ama bu üç oyuncu yan yana getirildi. Kim tarafından? Başkan Aziz

Yıldırım... O halde Yıldırım, bu futbolcuların oynamasını da isteyecek. Peki kimden?...

Son günlerde Daum'a sıcak bakıldığı haberlerini okuyunca parçalar birleşmeye başladı. Şimdilik görünen F.Bahçe'nin 100. yılda ciddi bir maceraya hazırlandığı. Bakalım ilerleyen günlerde daha neler göreceğiz.


Ne olacak bu Can'ın hali?

Fatih Terim onu aldı, savunmanın göbeğine Gökhan Zan'la birlikte yerleştirdi. O da verilen şansları fena kullandı denilemez. Acemilik yaptığı son Makedonya maçı hariç, iyiye yakın bir performans gösterdi. Beşiktaş'ta yeri garanti olmayan Gökhan Zan'la da uyumlu bir görüntü verdi Fenerbahçeli Can Arat. İşte hepsi buraya kadar. Kısa ve güzel yaşanmış bir süreç. Şimdi Fenerbahçe'ye dönecek genç stoper. Luciano, Önder Turacı, Servet Çetin ve Deniz Barış'la yarışa girip, iki adet formadan birini almak için uğraşacak. Umudunu kırmak istemiyorum ama Can Arat bu oyuncular arasında ne yazık ki en sonda yer alacak. Böylece Terim'in dört elle sarıldığı bu genç, önce Fenerbahçe sonra milli takım formasına özlemle yanıp, tutuşacak. Dilerim, yeni bir antrenör gelir ve cesurca karar alarak Can'ı kadronun içinde tutar. Aksi halde, Fenerbahçe onu kiralık göndermeli ve gelişmesini izlemeli. Böylece bir genç kaybolmamış olur.


Biri bizi kandırıyor mu?

Yıldıray Başktürk, Gravesen, Davids, Ze Roberto, Simplicio, Emre Belözoğlu, Denilson, Geremi ve Robert... Bunlar Galatasaray'ın transfer gündeminde ki isimler. Bir yanda Adnan Polat'ın, "Kimse bizden bu durumda önemli transfer beklemesin" sözleri, diğer yanda işte bu birbirinden cazip isimler. Tıpkı geçen yıl olduğu gibi. Neredeyse Figo ve Kily Gonzalez bile getirilmişti Galatasaray'a ama sonunda İliç ve Heinz ile yetinildi. Üstelik gözden çıkarılan Saidou geri döndürüldü.

İşin özü biri bizi kandırıyor. O ünlü hikayede olduğu gibi...

Boksör ringe çıkmış, her raund dayak yiyor ama köşesine döndüğünde antrenörü, "Müthiş dövüyorsun. Senin yanına bile yaklaşamıyor" diye gaz veriyor. Bir, üç, beş derken boksör dayanamıyor. "Hocam senin söylediğine göre ben rakibimi fena dövüyorum, hatta yanıma yaklaştırmıyorum ama yüzüm kan, revan içinde. Biri de beni gizlice dövüyor galiba."

Ne dersiniz dayak yemekten mi, yoksa kandırılmaktan mı hoşlanıyoruz.


Terim zamanı boşa harcadı

Fatih Terim, Milli Takım'ın oynadığı 6 hazırlık maçından son derece mutlu olduğunu açıklamış. Bunun gerekçelerini de kendine göre ortaya koymuş; Futbolcuların ağır bir lig maratonu sonrası toplanması, oyuncuların genç olması, ilk kez bir araya gelmiş olmaları, rakiplerden Gana, Angola ve Suudi Arabistan'ın Dünya Kupası'na katılacak olmaları nedeniyle fizik olarak hazır olması vs.

Bunlara itiraz edecek değilim. Terim'in gerekçelerini çürütmek için çaba harcama gayreti içine girmekte istemiyorum. Ancak oynanan futbolun beni tatmin etmediğini rahatlıkla vurgulayabilirim. Çünkü ne savunma organizasyonu, ne de hücum organizasyonunda başarılı bir görüntü vermedik. Genç oyuncular, takımın birer parçası olarak görülmedi. Bunun da ötesinde bence önemli bir fırsat kaçırıldı. Terim, bir kısmı Milli Takım'da oynama şansı bulunmayan bu futbolcular yerine, tecrübeli-genç karışımı yapıp, sistemi ve doğru harmanı oluştursa gelecek açısından daha olumlu adım atmış olurdu.

Kamp bitti, şimdi Eylül'de oynayacağımız maça nasıl bir sistem ve kadroyla çıkacağımız konusunda kafasında bir ışık yanan futbol adamı var mı?


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi