T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 6 HAZİRAN 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mustafa KUTLU

Sil baştan

Beşiktaş'ın bu sezon, "sil baştan" yapacağı belliydi. Bir takım için en zor iş,

yabancıları göndermek, yerlileri halletmek, borç ödemek, ayrıca yeni transfer yapabilmek, hocanın istediklerini alabilmek.

Zor iş, zor.

Bu zorluğun bir de "hususi" tarafı vardır. O da takım, kulüp hatta camia için sembol olmuş isimlerden vazgeçmek. Adamın futbolu bırakma yaşı gelmiştir, jübile yapalım dersiniz kabul etmez. Peki takımda kal ara-sıra oyna, veya maç başına para al dersiniz, kulübede oturmak hem futbolcuyu hem seyirciyi rahatsız eder.

Daha lig devam ederken Sergen ve Tümer için "bu futbolcuların takımda tutulması zor olacak. Sil baştan yapmanın en kritik noktası bu" demiştik. Nitekim öyle oldu.

Sergen için bugüne dek o kadar çok şey söylendi ki yeni bir şey söylemek neredeyse muhal.

Ancak şunu kaydedebiliriz. Rıdvan Dilmen bir gazeteye verdiği röportajda şunları söylüyor: "Futbol hayatımda, Türkiye'de iki yetenekli adam gördüm. Biri ben öteki Sergen. Ama Hakan Şükür kadar takıma ve Milli Takım'a faydalı adam görmedim".

Bu biraz Necip Fazıl'ın o kendine mahsus cevaplarını andırıyor. Biri üstada "Fransız Ansiklopedisi'ne Türkiye'den iki şair almışlar" diye haber vermiş; üstat hemen "Öteki kim?" diye sormuş.

Keşke Sergen -herşeye rağmen- yuvada kalsa ve Beşiktaş'ta jübile yapsaydı.

Tümer Metin de yeteneği tartışılmayan bir futbolcu. Ama onunla geçinmek zor. Nitekim Fenerbahçe'ye transferi de hayli gürültü kopardı.

Fenerbahçe'nin bu transfer ile bir misilleme yaptığına inanmıyorum. Ama hocası belli olmayan bir takıma böylesine önemli bir transfer yapmak ne kadar doğrudur, işte orası meçhul.

Beşiktaş'ta iken sürekli olarak Sergen ile Tümer'in yan yana oynayıp-oynamayacakları tartışıldı. Şimdi de Fenerbahçe'de Alex ile Tümer'in yan yana oynamaları tartışılacak.

Beşiktaş'ın şampiyon kadrosu üzerinden üç yıl geçti. Takımı sayınca geriye sadece İbrahim Üzülmez'in kaldığı anlaşılıyor. Cordoba, Zago, Ronaldo, Ahmet Yıldırım, Giunti, Tayfur, Pancu, Tümer, İlhan Mansız, Sergen, Pascal, Ahmet Dursun, Kaan Dobra, Ali Eren, Tolga, Tamer, Yasin, Okan Koç, Sinan Kaloğlu, Ahmed Hassan artık yok.

Beşiktaş isabetli bir seçimle gençlere yöneldi. Yıldız oyunculardan ziyade yıldız adaylarının peşinde. Uzun süre birarada oynayacak bir kadro böyle kurulur. Tigana doğru iş yapıyor.

Burak, Fahri ve Serdar'ın alınması bu projenin göstergeleri. Bir de Delgado meselesi var. Daha önce alınan Gökhan Güleç'i de bu isimlere katmalıyız.

Beşiktaş taraftarı bu manzara karşısında tez canlı değil, sabırlı olmalıdır. Gençler bugün olmasa bile yarın başarıyı yakalar. Bir iki başarısız maç çıkaran genç futbolcuya yüklenmek onları futboldan soğutur. Sil baştan yapmak daima sancılıdır.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi