T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 6 HAZİRAN 2006 SALI | ||
|
Konuşmalarda, yeri geldikçe Allah'ı anmak, konuşmaya ayrı bir değer katar. Hz.Peygamber (s.a.), bu konuyu şöyle dile getirir: "Allah'ı anmaksızın çok konuşmayın. Allah'ı anmak dışında çok söz söylemek, kalbi katılaştırır. Katı kalplilerin, Allah'tan en uzak kimseler olduklarında şüphe yoktur." (Tirmizî, zühd, 11); "Rabbini anan kimse ile anmayanın farkı, ölü ile diri gibidir." (Buharî, deavât, 66)
Söz Büyüğün, Sus Küçüğün
Konuşmada öncelik, genellikle büyüklerindir. Bir olayı anlatmak için mecliste bulunanlardan yaşça en küçük olan Abdurrahman bin Sehl (r.a.) konuşmaya başlayınca, Hz.Peygamber (s.a.) şu uyarıyı yapmıştır: "Sözü büyüklerine bırak, sözü büyüklerine bırak." (Buharî, cizye, 12) Abdullah bin Ömer'in anlattığına göre, bir gün Hz.Peygamber (s.a.) ashâbına, "Bana mü'mine benzeyen bir ağaç söyleyin" diye sordu. Oradakiler, çölde bulunan ağaçları tek tek saymaya başladılar. Gönlüme bunun hurma ağacı olduğu düştü ve hemen söylemek istedim. Ama orada benden yaşlı insanlar bulunduğundan konuşmaya çekindim. Onlar cevabı tutturamayıp susunca, Hz.Peygamber (s.a.) bunun hurma ağacı olduğunu söyledi. (Müslim, münâfikûn, 64)
Tatlı Sözün Büyüsü
Kişinin ağzından bal damlarcasına dökülen tatlı ve güzel söz, Cehennem'den korurken, kötü söz ise Cehennem'e sürükler. Bu hususu, Hz.Peygamber (s.a.), mukayeseli olarak şöyle anlatır: "İnsanı Cehennem'e sürükleyen şey, dilinden çıkan kötü sözlerdir." (Tirmizî, iman, 8; İbn Mâce, fiten, 12); "Yarım hurma vermek sûretiyle de olsa, Cehennem'den korunun. Bunu da yapamayan, güzel bir sözle Cehennem'den korunsun." (Müslim, zekât, 68) Atasözümüzün belirttiği gibi, "Tatlı söz, yılanı deliğinden çıkarır." Hz.Ali (r.a.) de, şunları söyler: "Tatlı su çeşmesinin başı, kalabalık olur."; "Yumuşak söz, kalp bağıdır." Konuşmada dikkat edilecek bir husus da, düzgün ve kısa olmasıdır: "Özür dilemek zorunda kalacağın bir sözü söyleme." (İbn Mâce, zühd, 15) "Sözün güzelliği, kısalığındadır. Sözün kusuru ise, uzun olmasındadır." (Hz.Ali) Kısa söz, hem çekici, hem de anlaşılır ve etkileyicidir.
Sövgü ve Günahtan Nefret
Sövmek, öfkenin en büyük silahıdır. Câbir bin Süleym (r.a.), Hz.Peygamber'den (s.a.) kendisine öğütte bulunmasını istedi. Şöyle buyurdu: "Hiç kimseye sövme." Câbir, o günden sonra hür veya köle hiçbir insana, deve veya davar hiçbir hayvana sövmedi. (Ebu Davud, libâs, 24) Sövmek, toplum ahlâkı yönünden bir felaket olduğu gibi, sövgü haberini yaymak da toplum ahlâkı yönünden çok sakıncalıdır. Hz.Ali (r.a.), şöyle der: "Kötü laf eden ile onu yayan, günahta eşittir." Bir adam günah işlemişti. Bunu öğrenen bazıları, ona sövüp hakaret ediyordu. Bu sırada güzel sözleri ve vaazlarıyla ünlü sahâbî Ebu'd-Derdâ (r.a.) oradan geçiyordu. Adamların yanına yaklaştı ve konuşmaya başladı: "O hakaret ettiğiniz adamı, bir çukurda görseydiniz, tutup çıkarmaz mıydınız?" Adamlar "Elbette çıkarırdık" dediler. Öyleyse, bu kardeşinize hakaret etmeyiniz. Sizi onun yaptığı yanlışa düşmekten koruduğu için, Allah'a hamdediniz." dedi. Adamlar, bayağı şaşırmıştı. "Yani şimdi sen bu günahkâra buğzetmiyor musun?" diye sordular. Ebu'd-Derdâ, şu bilgece cevabı verdi: "Ben ona değil, yaptığı işe buğzediyorum. Yaptığı kötü işten vazgeçince, o yine benim kardeşimdir." (M.Yaşar Kandemir, Peygamberimizin Sevdiği Müslüman, 260) Asıl nefret duyulacak olan, günahın kendisidir.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |