YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

 

 

Deprenen Anadolu

Henüz daha 15 yaşında, yaşlarının çok çok üzerinde bir olgunluk ve sorumlulukla Türkiye kamuoyuna dönük konuşan bu parlak nâsiyeler, eminim ki sadece ailelerinin ve mensûbu olduğu okulların değil, içinden çıkıp geldikleri içtimâi, dinî, kültürel tabanların da temsilcisi olarak konuşuyorlar. Hangi Anadolu kasabasından Güngören'e göç ettiğini bilmediğimiz İkbal Şencan'ın değerli anneleri bir ev kadını, babaları da taksi şoförü!..

İyi eğitim sağlam aile

Hatice İslâmoğlu da, Anadolu'nun sağlam terkibi Kayseri'nin yüzünü ağarttığı yetmiyormuş gibi, elde ettiği neticeyi de ferdîleştirmemeye ve başarısını ailesi ve hocaları ile izahı tercih ediyor. Kuşkusuz ortaya koyduğu ifade biçiminden, mevcut başarısını putlaştırmaktan yana olmadığını farkediyoruz. Peki ne yapıyor? Bu başarı sırf bana ait değil; benden ziyade ailemin, okulumun ve öğretmenlerimindir demek istiyor. Yani bilinç dışından beslenen bir izah gayretiyle, başarısını ferdilikten çıkarıyor, kendine âit olanı yüksek bir tevâzu ile setrediyor ve onu bir sınıfa ait kılıyor.

Yani her iki öğrencinin kendilerinin ve ailelerinin yaptığı açıklamalar, varıp aynı noktaya dayanıyor!.. Bireyci Batı kültürü ve insanı ile, paylaşmacı ve dayanışmacı yerli kültür ve insan arasındaki en bariz fark bir kere daha ortaya çıkıveriyor.

İyi dikkat edin, Anadolu'nun hemen bütün ailelerinde bu tesânütçü yaklaşımı görmek zor değildir zaten. O aileler, o köyler, o kasabalar, her bireysel başarıyı maşerîleştirmeye; her türlü acı ve kederi de paylaşarak hafifletmeye mütemâyil değil midirler?

Üniversite sınavlarının ardından yapılan Fen Lisesi sınavları, önümüze ciddi bir soru çıkardı. Güngören ve Kayseri Anadolu İmam Hatip Liseleri ilköğretim kısmını bitiren iki yavrumuz İkbal Şencan ile Hatice İslâmoğlu'nun girdiği sınavlarda Türkiye birinciliği ve ikinciliğini elde etmeleri o kadar önemli bir hadisedir ki, üzerinde biraz düşünmemiz gerekiyor.

Basın ve medya organları, Fen lisesindeki eğitimleri sırasında bu kızların başlarını açıp açmayacakları hususunu öne çıkarıyor ve buradan bazı sonuçlar üretmeye çalışıyorlar. Buradan, diledikleri tatmini ortaya çıkarsınlar, bu onların bileceği bir iş...

Bireysel değil içtimâî

Bizim için asıl üzerinde durulması gereken husus ise daha başka. İkbal Şencan ile Hatice İslâmoğlu'nun başarısı, acaba tesadüfî ve bireysel bir nitelik mi arz ediyor; yoksa bu kızların ve ailelerinin mensub olduğu orta sınıfların, dinî ve ictimaî kesitlerinde bu başarı ile uzaktan yakından bir ilgisi var mıdır?

Bir defa iki kızın da İmam Hatip Lisesi öğrencisi olması her bakımdan önemli. Kendisiyle yapılan mülâkatlarda İkbal Şencan şu önemli açıklamalarda bulunuyor: "Hedefim daima yüksekti, amacım da birincilikti!.. Ablam biyoloji bölümünde okuyor. Küçük kardeşim ortaokulda. Önemli olan istek, azim ve önceden hayal etmek!.."

Kayserili Hatice İslâmoğlu'nun ağzından da benzer sözler çıkıyor. Amaç, hedef, çalışmak, çalışmayı bir işkenceye değil oyuna dönüştürmek vs.

Burada benim asıl dikkatimi çeken, son sınavlarda Konya, Eskişehir, Denizli, Aydın, Isparta, Kayseri gibi illerin gösterdiği yüksek performanstır. Üniversite sınavlarında da benzer sonuçlar çıktığını uzatmamak gerekiyor. Aydın belki on-onbeş yıldır, her sınavda başı çeken iller arasında. Sonra Adana, Mersin gibi iller tırmanışa geçti.

Adana-Mersin çok göç alan iller olsa da, aynı sonucu İstanbul, Ankara, İzmir'de düzenli olarak göremeyişimiz bizi düşündürmelidir. Aynı şekilde terör ve anarşi için de adeta helâk olan Doğu ve Güneydoğu illerinin, başını dinlemeye ve istikrara olan ihtiyacı şimdi şimdi daha iyi anlaşılıyor. Peki Karadeniz nerede diye sormamız gerekmez mi? Bana göre Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu sürekli göç halinde!.. Eğitim ve eğitimde başarı yerleşik, istikrarlı, düzenli bir aile hayatına ihtiyaç gösteriyor. Bu bölgelerin son yılların sınavlarında bir İç Anadolu, Akdeniz ve Ege'nin başarısını yakalayamaması size mânidar gelmiyor mu? Ailenin gözü yolda, terörün içtimaî dengeleri iyice sarstığı ve öğretmenin kendisini kalıcı değil geçici hissettiği yörelerde, eğitimden hangi başarıyı bekleyebiliriz?

Ayakta tutan sınıflar

Bu sınavlar, İmam Hatipler'in ortaya koyduğu başarı bakımından da ayrıca değerlendirilmelidir. Hem bu okulların, hem bu okullara öğrenci gönderen ailelerin, son yılların yıkım ve caydırıcı politikalarına rağmen, yüksek idealizmlerini kaybetmedikleri ortaya çıkmıyor mu?

Bir defa şunu kimse unutmamalı: Bu memleketin geleceğini ekonomik ve siyasi sultayı elinde bulunduranlar değil, herhâl ve şart altında idealizmlerini yüksek tutan sınıflar temsil edecektir. Bu zamanın tebliği ve mücadelesi de çalışmak, başarmak, muvaffak olmak etrafında dönüp dolaşıyor. Geleceğin büyük idealistlerine kucak dolusu selâm!..


2 AĞUSTOS 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Özlem Albayrak

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...