YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

 

 

Çevik Bir'in yeni maceraları

Çevik Bir medyada reyting yapıyor. O her ne kadar, "Benimle uğaraşanlar var" dese de, ben, onunla ilgili yayınları reytingine bağlıyorum. Otuz kişinin portresinden oluşan koca bir kitaptan cımbızla çekilen satırlar ona ait bölüme aitti; az bir şey mi bu?

Sabah Yayınları, Çevik Paşa emekli olmadan ondaki bu medyatik gücü keşfetmiş ve kendisine kitap siparişinde bulunmuştu. "Somali'ye bir umut" başlığıyla yayımlanan kitap için Çevik Bir'e yüklü bir ödeme de yapıldı. Eserin tefrikasının gazeteye yeni okur kazandıracağı hesaplanmış olmalı; belki de 28 Şubat'ın güçlü komutanının adını taşıyan kitabın peynir ekmek gibi satacağı umulmuştur...

Çevik Bir'in Birleşmiş Milletler Görev Gücü (UNITAF) komutanlığına atanması ilginçti. Kimsenin pek ilgilenmediği bir ülke olan Somali'de, aşiretler-arası iktidar mücadelesini bastırıp kanun ve nizam hâkimiyeti sağlamak üzere gönderilen BM askerlerinin başına bir Türk komutan atanmasını kararlaştıranlar, komutanın kim olacağını da kendileri belirlemişlerdi. Dönemin genelkurmay başkanı Org. Doğan Güreş, Amerikalılar "Çevik Bir'i istiyoruz" dediklerinde şaşırmıştı.

Yıllar sonra dönemi mercek altına yatırdığımda bu defa şaşıran ben oldum: 1993'te Somali'de yaşananları yazan Amerikalı gazeteci Mark Bowden'in 'Black Hawk down' (Atlantic Monthly Press, 1999) kitabında, Çevik Bir'in adı sadece bir yerde (s. 94) geçiyor... 500 kişinin öldüğü, 1000'in üzerinde insanın yaralandığı kıyasıya bir savaşta, Türkiye'de 'Somali Kaplanı' lâkabıyla anılan BM komutanının yok sayılması sizce de şaşırtıcı değil mi?

Bowden'e göre, 'Kaplan', görevde bulunduğu süre içerisinde bir kere dişini göstermiş, onda da 50'den fazla insan hayatını kaybetmiş... Kitabını, Somali operasyonuna katılanlarla ayrıntılı görüşmeler yaparak kaleme alan Amerikalı gazeteci, Çevik Bir'in verdiği saldırı kararından sonra meydana gelenlerin dengeleri kökten değiştirdiğini yazıyor...

Herhalde hatırlayacaksınız: Siad Barre sonrası Somali'de aşiret reisleri arasında kıyasıya bir savaş başlamış ve ülke kan denizine dönmüştü. Adı ön plana çıkan Aidid'in önünün kesilmesine karar veren Bill Clinton, BM'yi devreye sokarak, Somali'ye müdahale ettirdi.

Bowden'in çizdiği Farah Aidid portresi çok ilginç: Sıradan biri değil Aidid; eğitimini İtalya ve Sovyetler Birliği'nde almış, Barre döneminde genelkurmay başkanlığı ve Hindistan büyükelçiliği yapmış, çok sayıda dil bilen biri... "Cılız ve kırılgan görünümlü, Semitik yapılı, kabak kafalı, küçük siyah gözlü biri" diye tanımlıyor kendisini... 14 oğlu varmış ve hepsi de ABD'de yaşıyorlarmış... Oğullarından biri olan Hussein, ABD komando birliğine mensupmuş ve UNITAF ile Somali'deymiş... İyi mi?

İşler kötüye gitmeye başlayınca sertleşme kararı alınmış... Bowden, "Çevik Bir ve yardımcısı kadife eldivenlerini çıkarmak istiyorlardı" diyor... Hedef olarak, Aidid ile adamlarının saklandıklarına inanılan Abdi House seçilmiş... Helikopterler apansız tepeden binayı çevirip üzerine TOW füzeleri ve bombalar yağdıracaklar, ardından sağ kalanları yakalamak için binaya saldırılacak... Amerikalı amiral Jonathan Howe bu plana itiraz etmiş... Onun daha basit ve zararsız bir teklifi varmış: Binayı sarıp içeridekileri dışarıya dâvet etmek veya binaya saldırıp içeridekileri tutuklamak...

Onay Washington'dan gelse de Bir'in kararı olduğu bilindiği için Abdi House baskınının sonucunu merak ediyorsunuzdur: Aidid'in olmadığı anlaşılan, ilk katında çocuklar ve kadınların bulunduğu binadan, bir iddiaya göre, 73 ölü çıkmış... Esas gürültüyü ise, binaya saldırıyı haberleştirmek için bölgeye giden dört Batılı gazetecinin öldürülmesi kopartmış... Amerikalı yazar, "Dünya, dört gazetecinin ölümü yüzünden Somalilere ateş püskürüyordu, ama Somali'de herkes binaya saldırılmasına kızmıştı; ülkede dengeleri değiştiren, BM'ye ters bakılmasına sebep olan, karşı olanları bile Aidid'in yanına iten o operasyon oldu" diye yazıyor... Somali operasyonu, sonunda, ABD ve BM için tam bir hezimete dönüştü.

Faruk Bildirici, 'Siluetini sevdiğimin Türkiyesi'nde, Somali'den daha değişik bir Çevik Bir öyküsü naklediyor: Türk birliğini hedef alan bir havan mermisi nöbetçi kulubesi civarına düşmüş; nöbetçi Mehmetçik, hafif yaralanmış, ama patlamanın şokuyla bayılmış... Hürriyet muhabiri Kadir Ercan olayı gazetesine 'olduğu gibi' geçmiş... Çevik Bir'in ertesi gün yaptıklarını kitaptan okuyalım:

"Ertesi gün Bir sinirlendi. 'Çağırın o gazeteciyi' dedi. Ercan, hemen Bir'in huzuruna çıktı. Bir, onu görür görmez bağırmaya başladı: '-Nasıl yazmışsın o haberi öyle?' '-Nasıl yazmışım Paşam?' '-Türk askeri bayıldı demişsin!' '-Bayılmadı mı Paşam?' '-Türk askeri bayılmaz. Türk askeri korkmaz." Ve ardından haberi nasıl yazacağını bildirmiş: "-Haberi öyle yazacaktın ki, Türk birliğine yapılan saldırı kahraman Mehmetçik tarafından zâyiatsız olarak püskürtülmüştüüür."

Bu son tavsiyeyi okuyunca, 28 Şubat brifinglerinden sonra gazetelerin benimsedikleri (bazılarının hâlâ üzerlerinden atamadıkları) üslup aklınıza gelmiş olmalı... Ne yapsınlar, Bir'i kızdıran gazetecinin ilk uçakla Türkiye'ye gönderildiğini biliyorlar çünkü...

Çevik Bir reyting yapıyor; baksanıza, Hülya Avşar bile yararlanmak için sıraya girdi...


2 AĞUSTOS 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Taha KIVANÇ

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...