YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Aile boyu ufûnet...

Geçtiğimiz haftalarda bu sütundaki bir yazımı, boşuna "... Ve perde!" îmâsıyla noktalamamışım: Sanıyorum, o kaba 'tulûat' oyunuyla keyif bulmaya devam edeceğiz..

Anlaşılan, Kırkayak dergisi, 6. sayısında (Haziran 2000) "Edebiyatın Çirkin Yüzü" başlıklı "Dosya"yla, bendenize karşı (da) 'cenge' çıkmış görünüyor. İtiraf etmeliyim ki; bu kadar çok ayağa birden bastığımı ve bu "ayakçı" arkadaşların canını böylesine yaktığımı bilmiyordum! Ne diyebilirim?: Bu da 'geçer'!..

Aslında, İbrahim Tenekeci'nin "Bütün Eserleri" yaftasını sahiplenmesindeki anlayış/algılayış zaafiyetine değindiğim 'mesele'de, sonunda gönülsüz de olsa "aile"ce beni "Haklı" bulduklarını 'itiraf' etmelerini acı bir tebessümle karşıladığımı zikretmeliyim. Düşünüyorum da; keşke, bana "Bayramlık ağzımı" açtıran o su-i zanlar, karşıma dikilip bir 'silâh' gibi doğrultulmasaydı.. Bugün, "seviye seviye" diye kafa karıştırıp ortalığı velveleye veren "aile" üyeleri, keşke Tenekeci'nin 'ucuz' seviyesine de dipnot düşebilecek kıratta olsalardı..

Oysa, huylu huyundan vazgeçmiyor: Yalan-yanlış bilgiler, mesnetsiz iddialar, anlam saptırmalar, birbirini dev aynasından yansıtmalar... hâlâ sürüyor. O bildik 'ahlâk bezirgânlığı' ve 'eleştiri simsarlığı' da, yine işin cabası.. Üstelik bu defa, "Kırkayak ailesi" imzalı metinlerden sözüm ona 'güç' alınabileceği sanılarak sahneleniyor 'tulûat'!. İyi iyi; ha gayret çocuklar..! Yakınınızda-uzağınızda, tanıdık-tanımadık, genç-yaşlı 'yardım' umabileceğiniz ne kadar isim/imza varsa; haydi, 'birleşin'!. Ben buradayım ve tüm sözlerimin ardında durmaya devam edeceğim..

Ama lütfen, dürüst olun; olan-biteni dosdoğru aktarın! Açın bakalım arşivleri: Hakan Arslanbenzer'in "Metis Elöz" müstearıyla (Bu 'imza' ona çok yakışmıştı; ancak, ne yalan söyleyeyim, böyle bir 'hafiflik'ten dolayı 'esas' isim adına içim burkulmuştu: Ee, nasıldı atasözümüz; "At sahibine göre kişner"miş!) Şehrengiz'deki "Otuzbeşlik şişeler" yazısı bağlamında, sonunda beni o meşhur "Pavlov deneyi"ni hatırlatmak zorunda bırakan eleştirim ertesinde; acaba, kim "küçük dilini" yutmuştu? Galiba, "aile"nin, bu sütunda yazılanlarla ilgili anlama/anlamlandırma sorunu mevcut: Zira, 7 Şubat 2000 tarihinde, Merdiven ve Akatalpa dergilerini de tanıttığım "Yeni dergiler" adlı yazımda, Atlılar'dan söz eden satırları, "övgüler yağdırdı" biçiminde nitelendirmek, tam bir pişkinlik örneğidir ve bu tür bir tutum herkesin harcı olmasa gerektir. "Epik şiir" izleğine hacim kazandırmalarını dilerken; 'duruş' olarak da "güdümlülük"ten kurtulmaları önerisi yer alıyordu o satırlarda.. Satır aralarını da 'okumak' bir yetenek gerektirir ama, bizatihî satırın kendisini 'okuyamayan' bu evlere şenlik "aile" için, çözüm nedir; bilemiyorum doğrusu! Ve merak ediyorum: Eğer bunu başarabilirlerse, kimler "tükürdüğünü yalayacak"?!

Benzeri bir özürlülük, bu defa 'saptırma' kurnazlığıyla (Bu hususta arkadaşlar çok mahir: Tenekeci de, yazılı ifadelerim arasında olmadığı hâlde, o mide bulandırıcı "Bütün" "ilâve'sini yüzü hiç kızarmadan bana mâletmeye kalkmış ve bunun nasıl bir 'ahlâk' ölçüsüne sığdığına dair sorum karşısında gıkı çıkmamıştı! Ben hâlâ bir 'cevap' bekliyorum ama..) kendini göstermekte gecikmiyor: Ben Tenekeci'nin "popülerliğinden" hiç söz etmedim; sadece "yıldızı parlayanlardan" olduğuna göndermede bulundum.. İkisi 'aynı şey' mi Allah aşkına? Her yıldızı parlayanın 'popüler' olduğu/olacağı nerde görülmüş?.

Dergâh (Ki, birçok şiirim yayımlandı orda), Kaşgar (Ki, Cevdet Karal'a şiir sözüm var), Merdiven gibi dergi ve çevrelere âdeta husumet beslediğim zannına yol açabilecek 'yargılar' ise; tümüyle ham hayâldir, deli saçmasıdır! Herhangi bir olguyu 'eleştirmek' için, husumet damarının kabarmasını bekleyenlerden olmadım hiç; aksine, örneğin kendi dergimin yayın periyoduna istihza ile yaklaşıp eleştirmekten kaçınmadım bu sütunlarda.. Dahası, başka türlüsünü 'eblehlik' olarak telâkki ettim hep!

Ben sadece, benim şair arkadaşlarımın "3. sınıf" olduğu yakıştırması üzerine; subjektif beğenilerin ürünü olmakla birlikte, yine de (Bakış açısı, 'İdeolojik körlük'ten malûl değilse eğer) nispî bir objektivite bulabileceğimiz "Şiir antolojileri"ne, 'bakmayı' önerdim.. Bundan da kastım, kimin ne olduğunu bilmeyenler (Ki, aramızda "aile"ce boy gösteriyorlar), için, bir 'fikir sahibi' olmalarını sağlamaktı..

Şu "Yakınları" söylemine gelince: Yıllardır, şair arkadaşlarımla ilgili kimi eleştirilerimi 'görmek' istemeyen 'kör bakış' sahiplerine, ne söyleyebilirim ki? Kaldı ki, arada, İpek Dili'nde şiirlerinden bazılarını yayımlamadıklarım bile oldu.. Bırakın, "yakınlarımı"; son katıldığım proğramların birinde, şiir kitaplarımın eleştirilmesini bizzat ben talep ettim! Yoksa, şâhit mi sayayım?.

Öte yandan, İpek Dili'nde 'kötü şiir' yayımlanmadı gibi bir iddiayı bugüne kadar hiç seslendirmedim. Hatta, ben diyorum ki; dergiler bir yana, her şairin 'kötü şiir' yazmak/yayımlatmak kadar 'doğal' bir hakkı olduğundan bile bahis açabiliriz. Her yazılanın/yayımlananın "iyi" olması mümkün mü? Oysa, bir derginin "ideal" sahibi olması ve bunu kendine "misyon" edinmesi başka bir şeydir; karıştırmayalım bunları.. Önemli olan derginin 'bünyesi'dir; şiire/şaire/poetikaya yaklaşım düzeyi, yürüdüğü estetik kulvar'dır! Bu bağlamda, "kaliteli şiir" yazdığı hâlde, İpek Dili'nin "kötü şiir" politikası yüzünden, dergiden "kaçan"(!) kimmiş/kimlermiş, açıklayın da bizim de haberimiz olsun!

Bakın, hiç tanımadığınız birine, kalkıp da "Bir oturuşta on şiir birden yazıyor" 'iftira'sını atarsanız; karşınızdakinden, altından kalkamayacağınız öyle bir cevap alırsınız ki, şapa oturmuş gibi olursunuz! O zaman..? O zaman; hem iftiradan kaçınacak, hem de önceden üslûbunuzun seviyesini tartacaksınız..

Teknoloji ilerledi, çevre bilinci arttı: Artık "Bütün atık sular Deniz'e" akmıyor.. Ne var ki aynı ileri teknoloji, hâlâ, parlayan/parlatılan tenekeleri altına dönüştüremiyor.. Üzgünüm!

"Kırkayak ailesi"ni, 'büyük' prensleri Tenekeci'nin "halka ulaşmış"lığı, "okur kitlesi oluşturmuş"luğu ve "ender şair"liği hakkındaki yorumlarından dolayı, gönülden kutluyorum: Ne mutlu onlara! Böylelerini 'kıskanmamak' elde mi?! Hele, 'yağdanlık' vazifesi bihakkın yerine gelirken!.

Ama ne diye Tenekeci'nin diğer iki yazısını da "Dosya'ya almamışlar, anlayamadım: Hem 'çirkin tablo' tamamlanacak ve hem de beni "... Ve perde!" ünlemesinden mahrum bırakacaklardı.. Neyse, sağlık olsun; Allah deniz kazası vermesin!..


19 Haziran 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...