İstanbul'un en eski tarihi mekanlarından biri olan Beyazıt Meydanı'nda, İstanbul Üniveritesi, Beyazıt Camii ve Sahaflar arasında, Beyazıt Meydanı'na bakan iki tarihi binada hizmet veren Beyazıt Devlet Kütüphanesi, yetkililerden ilgi bekliyor. 17 Ağutos depreminde yara alan Beyazıt Kütüphanesi, Ankara'daki Milli Kütüphane ile birlikte Türkiye'nin yazılı-basılı eserlerini bünyesinde barındıran iki önemli kaynaktan biri.

Kütüphanenin depremde yara alması ve personel sayısının azaltılması önemli işlevlere sahip olan Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nin çalışmalarına sekte vurmuş durumda. Özellikle, kütüphanenin arşiv bölümü depremden ciddi bir şekilde yara almış durumda. Türkiye'nin devlet eliyle kurulan ilk kütüphanesi olan Beyazıt Devlet Kütüphanesi,"Basma Yazı ve Resimleri Derleme Yasası" uyarınca yurt çapında basılan kitap, dergi, gazete ve benzeri yayınların birer sayısının her gün düzenli olarak arşivlenmesi gereken iki kütüphaneden biri olması bakımından oldukça önemli bir konuma sahip. Kütüphanenin yapımında devrin padişahı olan II. Abdülhamit'in bizzat ilgilendiği ve parke taşlarını Paris'ten getirttiği bilinmekte.Yılda ortalama 55 bin okuyucu ve araştırmacının yararlandığı kütüphanede, yurtiçi ve yurtdışından, telofonla veya yazılı olarak başvuranların ihtiyaçları fotokopi veya mikrofilm yoluyla karışılanabilmekte. Kütüphane kitap, değerli eserler, süreli yayınlar(gazete-dergi), para-pul, fotoğraf, harita, afiş, kartpostal gibi konularda çeşitli hizmetler veriyor.

Kütüphanede görme engelli vatandaşlara, fikir ve sanat ürünlerini izlemede eşitlik sağlamak, eğitimlerinde destek olmak, her yaş ve seviyedeki görme engelliye eşit şartlarda hizmet vermek amacıyla Görme Engelliler Bölümü de kuruldu.