YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Okuyucusuz gazetenin dış politikası

Medya-siyaset-sermaye ilişkisi Türkiye'nin gündemini belirlerken medyanın temel zaafı bir kez daha ortaya çıktı. Özellikle gündemi belirleyen gazetelerin hiçbiri gücünü okuyucusundan almamakta, ekonomik varlıklarını okuyucu desteğinden bağımsız oluşturmaktadır. Bunun tercümesi, yayın organları temel yayın politikalarını belirlerken okuyucusunu dikkate almak zorunda kalmamaktadır. Okuyucunun/izleyicinin beklentilerinden, duyarlılıklarından çok medya patronlarının siyasal ve finansal ilişkileri yayın politikasını belirliyor. ANAR'ın yaptığı kamuoyu araştırmasında Türkiye'de güvenirlik açısında iki kurum en alt sırayı işgal ediyor: Medya ve YÖK. Dün açıklanan araştırma raporuna göre medyaya güvenmediğini bildirenlerin oranı yüzde 60, YÖK'e güvenmeyenlerin oranı ise daha yüksek: yüzde 63... Başörtüsü ile ÖSS sınavına girme yasağına karşı olduğunu açıklayanların oranı yüzde 71,2'yi buluyor.

Özellikle YÖK'ün hiç kimseye hesap verme zorunda olmadığı politikaları ile, her gün okuyucu karşısına çıkan medyanın güvenirlik/onaylanabilirlik oranlarının birbiriyle aynı olmasının ortaya çıkardığı paradoksal görüntü düşündürücüdür.

Medya ve Filistin

ANAR'ın ortaya çıkardığı ilginç sonuçlardan biri de dış politika ile ilgili. Filistin konusunda deneklere sorulan sorular medyada oluşturulmaya çalışılan atmosferin hiç de gerçekleri yansıtmadığını ortaya koyuyor. Özellikle Ortadoğu'daki gelişmelerle ilgili olarak kimi köşe yazarlarının da katıldığı bir kampanya ile İsrail'in işgal bölgelerindeki uygulamalarını meşrulaştırıcı, en azından Filistin halkına Türkiye'nin desteğini en aza indirmeyi amaçlayan bir kampanya yürütüldü. Bazı gazete yönetmenleri, köşe yazarları adeta aynı merkezden işaret almış gibi benzer argümanlarla İsrail cinayetlerini onaylayan, Türk halkını, devleti bu tür cinayetlere ortak olmaya çağıran kampanyalarını ibretle izledik. Bu kampanya sırasında Müslüman ülkelerin teknolojik olarak geri olması gibi gülünç argümanlara bile başvuruldu, yani neden füze değil de taş attıkları sorgulandı. Atatürkçülüğü elden bırakmayan bu kesim nedense birdenbire Türk Kurtuluş Savaşı'nın mazlum milletlerin istiklali için örnek olduğu gibi ilkokuldan beri öğretilen sloganı Filistinliler sözkonusu olunca birden unutmuş göründüler. Türkiye'yi ikinci bir Cezayir ayıbını işlemeye teşvik ettiler adeta. İsrail'i meşrulaştırmak için kullanılan kriter teknolojik ve ekonomik gelişmişlik düzeyi ise Güney Kıbrıs'ın KKTC'den daha zengin ve İsrail'in en sadık müttefiki olduğunu ve en önemli askeri desteği İsrail'in sağladığını da unutmuş göründüler.

Böylesi bir kampanya sonucunda medyanın muhatabı olan okuyucu ve izleyiciler tarafından nasıl karşılanacağı kaygısı bile duyulmadı. Bu tabansızlık medyanın en zayıf tarafı. Halkın, gücünü okuyucudan almayan gazetelerin yürüttüğü kampanyaya rağmen Filistin sorunu ile çok yakından ilgili olduğu bu araştırmada ortaya çıkıyor. Araştırmaya katılanlara sorulan "Savaş çıkarsa Türkiye kimi desteklemeli?" gibi çok uç bir soruya verilen cevaplar yürütülen kampanyayı yalanlıyor: İsrail'in yanında savaşmalı diyenlerin oranı yüzde 2,7, savaşmadan destek verilmesi gerektiğini düşünenlerin oranı ise 1,3'lerde kalıyor.

Savaş durumunda Filistinliler'in yanında savaşa girmesi gerektiğini söyleyenlerin oranı yüzde 15'i buluyor. Bu bir bakıma başkası adına savaşa evet demek anlamına geliyor ki, halkın bu konudaki duyarlılığının derecesini göstermesi bakımından hayli yüksek bir oran. Türkiye'nin savaşa girmeden Filistinliler'i desteklemesi gerektiğini savunanların oranı daha yüksek: 38,5.

Bu araştırma bile, Türkiye'nin Ortadoğu politikasının iç dengeler gözetilmeden kurulamayacağını; Ermeni tasarısının bile fazla ilgi alanına girmediği (Ekim ayının en önemli olayı olarak görenlerin oranı yüzde 3,8'le yedinci sırayı işgal ediyor) gözönüne alındığında Türkiye'nin stratejik ilgilerine, Filistin konusunda hassasiyetlerine karşı duyarlı bir kamuoyu olduğu gerçeği çıkıyor. Dı- şişlerindeki bürokratların ve dış politika konusunda uzman sayılan etkin kişilerin 'İsrail'i desteklesek kimse karşı çıkmaz' görüşünü ısrarla empoze etmeye çalıştıkları bilinen bir gerçek. Ancak Türkiye'nin bilinen ama dikkate almak zorunda olduğu başka gerçekleri de var. ANAR araştırması bu bakımdan hayli önemli.


3 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Akif Emre

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...