YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

TANTAN NE DEMEK İSTEDİ? (2)

Bugün: İtalya'da ne olmuştu?

Bir kaç enstantane...

20 Mart 1979 tarihinde, gazeteci Mino Pecorelli, Roma'da vurularak öldürüldü. Haftalık siyasi dergi 'Osservatore Politico'nun yönetmeniydi Pecorelli. Suikasta uğramadan hemen önce, dergisinde, kıdemli bir politikacı hakkında 'öldürücü belgeler' yayınlayacağını ilân etmişti. 'Kurnaz tilki' diye de anılan o politikacı, Pecorelli suikastından üç gün sonra, yeniden 'başbakanlık' koltuğuna oturdu.

2 Ağustos 1980 tarihinde, İtalya'nın Bologna kentindeki tren istasyonunda bir bomba patladı. Patlamada 85 kişi hayatını kaybetti, 200'den fazla kişi de yaralandı. Bologna'da güçlü olan Komünist Partisi'ydi ve eylemi faşist milislerin düzenlediği düşünüldü. 'Temiz eller' kampanyası sırasında yeniden açılan dosya çok sayıda sürpriz sanığı yargı önüne çıkardı: Aralarında biri general diğeri albay rütbesinde iki subayın da bulunduğu İtalyan gizli servisi SİSMİ'ye mensup çok sayıda istihbaratçı...

17 Şubat 1992 tarihinde, Milano savcılığı, sıradan bir ihbarla güne başladı. Belediyenin temizlik işlerini üstlenmiş bir işadamı olan Mario Chiesa, boşanmak istediği karısı tarafından ihbar ediliyordu. Kadın, "Kocamın göründüğünden fazla parası var" iddiasındaydı. Olayın peşine düşen savcılar, odağında, Sosyalist Parti'nin öndegelenlerinin bulunduğu bir rüşvet ağını ortaya çıkarmakta zorlanmadılar. Olaylar, o sırada başbakanlığa gelme çabasında olan sosyalist Bettino Craxi'ye ulaşıyor, ancak orada kalmıyordu. "Altı defa gittiği başbakanlığa yedinci defa gelmesiyle ünlü" Hıristiyan Demokrat Giluio Andreotti de cumhurbaşkanı olma sevdasındaydı. 'Temiz eller' soruşturması, ülkenin son 40 yılına damgasını vurmuş sağdan ve soldan pek çok kıdemli politikacıyı hallaç pamuğu gibi savurdu.

İçi boşaltılmış bir banka olan Banco Ambrosiano'yu ve Londra'daki Blackfriars köprüsü üzerinde cesedi bulunan patronu Roberto Calvi'yi araştıran polis, belli çevrelerde çok iyi tanındığı halde kamuoyunun adını pek az duyduğu Licio Gelli'ye ulaştı. Bankayla içli dışlılığı dikkat çekmişti Gelli'nin. İşadamının evine giden polisler, arama sırasında, farkında olmadan sarsıcı bir keşifte bulundular: Sıradan biri gibi görünen Gelli, 'P-2' (Propaganda Due) adıyla mason locası gibi çalışan bir örgüt oluşturmuştu. Gelli'nin listesinde 952 tanınmış kişi bulunuyordu; hem de nasıl 952 kişi: 195'i İtalyan ordusundan üst düzey subay, ikisi o sırada bakanlık yapan, üçü eskiden bakanlık yapmış politikacı, biri parti genel sekreteri, 16 yargıç, 422 üst düzey bürokrat, 32 milletvekili... Ayrıca, istihbarat örgütleri başkanları, bankacılar, işadamları, medya mensupları da P-2 üyesiydiler...

Ortaya çıkan bu manzaradan sonra, savcılar, ipuçlarını daha iyi değerlendirebilir hale geldiler. Bologna'daki 85 kişinin canını alan bombalama olayını, kullandığı faşist milisler aracılığıyla, P-2 locasının düzenlediği anlaşıldı. 1978 yılında kaçırılan eski başbakan Aldo Moro olayı da açıklık kazandı: Kaçıranlar radikal sol 'Kızıl Tugaylar' örgütüydü, ancak emirlerini P-2'den alan istihbaratçılar örgüte sızmışlardı. 'Tarihsel uzlaşma' yaparak iktidarı solla paylaşmaya hazırlanan Moro, tarihin garip bir cilvesi olarak, bu niyeti yüzünden solcu bir örgüt eliyle yok edilmişti...

İtalya'daki olayları bilenler, sonraki gelişmeleri bir tek kişinin hayatıyla ödediği cesaretine bağlıyorlar; gazeteci Mino Pecorelli'nin...

Pecorelli'nin hakkında 'öldürücü belgeler' yayınlayacağını ilân ettiği kıdemli politikacı Andreotti'ydi. Kimler tarafından kaçırılmış olursa olsun, aslında Aldo Moro'nun ölüm emrini gizli bir örgütün verdiğini, teröristler tarafından tutulduğu yer bilindiği halde kurtarılmadığını, gözden çıkarılmasının sebebinin 'tarihsel uzlaşma' arayışı olduğunu ilk yazan da Pecorelli'ydi. Cesaretini Gelli'nin başında bulunduğu P-2 locasına sızmaya kadar vardırmış ve orada öğrendiklerini, "Devlet içinde yuvalanmış bir çete var" biçiminde dergisine de yansıtmıştı Pecorelli. Cesur gazetecinin kâtillerinin peşine düşen ailesi, sonunda, Andreotti'yi sanık sandalyesine oturtmayı başardı. Kızkardeşi Rosita Petrocelli, ağabeyi canı pahasına gerçekleri yazdığı sırada diğer gazetecilerin tavrını şöyle özetlemiş bu bilgileri aldığım İngiliz The Times'a: "Profesyonel olmadığını, dedikodu yazdığını söyleyerek etkisini azaltmaya, küçümseyip aşağılamaya çalıştılar ağabeyimi..."

Ne diyorsunuz, içişleri bakanı Sadettin Tantan doğru bir iz üzerinde mi sizce de?


3 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...