YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Ne yapmış da zengin olmuş?

Aristokratların neden diğer insanlar karşısında hak sahibi, neden diğer insanlar yanında imtiyazlı olduklarını izah etmek için onların analarından doğmuş bulunma zahmetine katlanmanın ötesinde bir şey yapmadıkları, yapmaya gerek duymadıkları söylenir. Kontun oğlu kont olur. Durum bu söylendiği kadar yalın değil elbette. Diyelim ki öylesine yalın olsun. Mesele burada değildir. Mesele aristokratların karşısına dikilip eşitlik isteyen, insan hakları iddiası güden burjuvaların, hususiyle kapitalist zümrenin ne yaptığındadır. Aristokratlar hak, imtiyaz ve servet sahibi idiler çünkü toprak sahibi idiler. Toprak memleket demekti, memleket ülke demekti ve ülke vatan demekti. Burjuvalar ve hususiyle kapitalist zümre sıralamayı aksi uçtan yapmayı öneriyordu: Vatan anlamını sermaye borusunu nerede öttürüyorsa oradan almalıydı. Bir yer madem ki sermayedarın vatanıydı onun ülkesi de olabilirdi ve nihayet ülkesine memleketim deme hakkı sermayedara verilmeli, emlâk dahilindeki her şey burjuvalara verilmeliydi. En azından her şeyin burjuvalaştırılmasına ses çıkarılmamalıydı.

Sermayenin teraküm ve temerküzü aristokratların hak ve imtiyazlarına karşı duran en büyük güçtü. Fakat nasıl olmuştu da bu kadar çok para birikmiş, yığılmış ve büyük paraya sahip olanların sayısı bu kadar azalmıştı? Sanayii devrimi gerçekleşmemiş olsaydı ne bu kadar para birikecek, ne de merkezîleşecekti. Ticaretin verimin kat be kat artıran sanayii oldu. Soruyu "Ne yapmış da zengin olmuş?" diye soracağınıza, pekâlâ "Hangi endüstri dalını geliştirmiş?" diye de sorabilirdiniz. Kapitalist toplum yapısının Avrupa ülkelerinden birinde değil de ABD'de en sağlam, en güçlü ve alternatif tanımaz hale gelmesinin sebebi budur. Çünkü Amerika'da kral olmak bir ürün vasıta ve vesilesiyle kazanılan paranın kralı olmak demekti. Orada porselen kralı, biçerdöver kralı, çikolata kralı olabilirdiniz.

Avrupa'daki, Amerika'daki ve bu ikisinin gerek sömürgeleştirerek ve gerekse ticaret kıskacı içine alarak soydukları bölgelerdeki kapitalist gelişmenin dışında kalan Türkiye'de paranın birikme ve belli ellerde toplanma vakıası para dışı bir vasıtaya başvurmaksızın gerçekleşmiş değildir. Tefecilik suretiyle, bezirgânlığın elden bırakılmaması yoluyla ve devlet çarkının dönüş istikametinden dökülenleri toplamak gayreti sayesinde bir "paralı zümre" doğmuş bulunmaktadır. Türkiye'deki paralı zümrenin ne yapıp da zengin olduğunu sormakla bir sonuca varamayız. Türkiye'de paraya kavuşmuş olanların bu erince neyin, nerenin, hangi makamın asalağı olmak suretiyle ulaştıklarını öğrenmeye çalışmak tatminkâr bir bilgi elde etme adına çok daha isabetlidir. Bu bilgiyi elde ettiğimizde anlarız ki Türkiye'de millî iradenin tekevvününde en küçük hisse paralı zümreye hasredilmiştir. Türkiye'deki paralı zümre ne toprak sahibi olmaktan ve ne de bir endüstriyel ürünün kralı olmaktan güç almaktadır. Bisiklet dinamosu gibidir o. Takılı olduğu bisikletin farını yakabilmek için devletin ön tekerinin dönmesi lâzım.


3 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

İsmet Özel

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...