YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Örümcek ağı ve dokunulmazlık zırhı

Batık bankaların üzerine gidilmesi, halkta geniş bir memnuniyet uyandırıyor. Yıllardan sonra, vatandaş, yeniden devlete güven duymaya başlıyor.

Kanaatimizce, insanlarda, gelir dengesizliğinin doğurduğu bir hınç birikmiş. Tabii televizyon kanalları, gazete ekleri ile magazin köşeleri, sosyete dergileri de, kimilerinin yaşadığı ihtişamlı hayatı sergilemek suretiyle, tepkiyi besleyip, büyütmüş.

3 kuruşa talim eden memur, başörtülü kız, fabrikadan atılan işçi, iş bulamayan genç, içinde biriktirdiği öfkeyle olayı seyrediyor. Dokunulmaz sanılanlara dokunuldukça da sevincini gizlemiyor.

Şecaat arz ederken

Tutuklamaların, Murat Demirel ve Hayyam Garipoğlu ile sınırlı kalmayacağını tahmin ediyoruz. Gazetesini bir kere daha çıkarı için kullanan ve haberleri çarpıtarak savunmasını birinci sayfadan yayınlayan Dinç Bilgin de, aynı kaderi paylaşacak. Tabii diğerleri hakkında da, banka kaynaklarını şahısları için kullandıklarından dolayı, Türk Ceza Kanunu'na göre işlem yapılacak.

Bir suç işlenmiş; "parayı öderim kurtulurum" iddiası geçerli değil.

"Şecaat arz ederken merdi kıpti sirkatin söyler" derler. Dinç Bilgin de, Aydın Doğan ile rekabet edebilmek için, banka sahibi olduğunu belirtiyor. Bankayı kasası gibi kullanmayı düşündüğünü itiraf ediyor.

Bankalar Kanunu'nun yüklediği bazı mükellefiyetler var. Bunlara aykırı hareket edildiği hem Zekeriya Temizel'in, hem Dinç Bilgin'in açıklamalarından anlaşılıyor.

Bankalar Kanunu

Bankalar Kanunu'nun 11'inci maddesinin 9a bendi şöyle: "Banka Yönetim Kurulu Başkanı ve üyelerinin, genel müdür ve genel müdür yardımcılarının, kredi açmaya yetkili diğer mensuplarının, bunların eş ve velâyet altındaki çocuklarının, ayrı ayrı veya birlikte, sermayenin % 25'ine veya daha fazlasına sahip oldukları ortaklıklara, bankaca kredi verilmesi, her ne şekil ve surette olursa olsun, kefaletlerinin kabul edilmesi, tahvil ya da benzeri menkul kıymetlerin satın alınması yasaklanmıştır."

Oysa grubun 438 milyon dolarlık bir kredi riski olduğu açıklandı.

Bunun yanı sıra, back to back kredilerle, kredilendirme yasağı aşılmak istenmiş, tam anlamıyla al gülüm - ver gülüm sistemi yürütülmüş.

Sözgelimi, Etibank, Ali Balkaner'in bir şirketine veya Yurtbank'a para yatırıyor. Yurtbank da Etibank veya Dinç Bilgin'e kredi açıyor.

Şimdi "Pardon" diyor Dinç Bilgin, borçları ödeyeceğim. Bilgin'in borcu Etibank'la sınırlı değil ki; bazı devlet bankalarından, siyasi iktidara destek karşılığı, Sabah grubu için aldığı paralar var. Etibank'ın da, devlet bankalarından elde ettiği krediler mevcut.

Tam bir soygun ekonomisi.

Tantan ne dedi?

Tantan'ın cümlelerini hatırlatmak isteriz: "Kirli siyasetin ve bürokrasinin koruması altında, yolsuzluk ekonomisinden hayat bulanlar... Türkiye'de söz sahibi oldular. Güçlü ve etkin oldukları için gündemimizi onlar tayin etti. Soygun ve talan düzenine karşı sivil toplum bilincine yeterli ölçüde sahip olunamamasında, sahte ve sun'i gündemlerin önemli payı olduğuna inanıyorum. Böyle olduğu için, halkın vicdanında ebediyen mahkûm olması gereken kişiler, saygın ve itibarlı kişiler olarak aramızda dolaşabilmiş, hatta önlerinde düğmeler saygı ile iliklenmiştir."

Şimdi Tantan'ın sözlerini tahlil edelim. Kirli siyasetin ve bürokrasinin himayesi altında...

1) İnterbank Hazine gözetimindeyken, Etibank Cavit Çağlar'a veriliyor (1 Aralık 1997) ve Dinç Bilgin böylece banka sahibi yapılıyor. O tarihte başbakan Mesut Yılmaz.

2) İnterbank'a el konulmadan iki gün önce, Etibank hisselerinin Dinç Bilgin'e devri sağlanıyor. (5 Ocak 1999) O tarihte başbakan Mesut Yılmaz. (Düşen hükûmetin başbakanı.)

3) Çeşitli bankaların aleyhindeki raporlar Hazine'ye ulaşıyor. Bu bankaların içinin boşaltıldığını siyasetçi ve bürokrat biliyor. Ama hem Hazine müsteşarı, hem Merkez Bankası Başkanı işi uykuda bırakıyor.

Hazine Müsteşarları Yener Dinçmen, Selçuk Demiralp, Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, intihar eden Hikmet Uluğbay; onun yerine vekâlet eden Hüsemattin Özkan; görevi üstlenen Recep Önal... Siyasetçi - bürokrat işbirliği ile iş savsaklanıyor. Başbakan Ecevit.

4) Ve nihayet midelerinden yakalanan medya. Gazeteler özgürlük mücadelesi verip, halkın istekleri doğrultusunda yayın yapacaklarına, 28 Şubat'a teslim oluyorlar.

İrtica yaygarası

Hâlâ pisliğin üzerini örtmek için aynı gayret göze çarpıyor.

Evvelki gün yaptığımız basın toplantısında, kişileri ve kurumları karalayan bir eylem planını ortaya koyduk. Baktık Kartel'in gazeteleri (Hürriyet - Sabah) ve televizyon kanalları (ATV - Kanal D), olayı görmezden geliyor. Buna mukabil, bir hafta önceki MGK'da ele alınan irtica tedbirlerini sıralıyorlar.

Neymiş, eğitim 12 yıl kesintisiz olacakmış.

Neymiş, kızlar İmam Hatiplere alınmayacakmış.

Neymiş, vakıf yurtlarına el konulacakmış.

İrticaya karıştığı belirlenen memurlar, iki müfettiş raporuyla memuriyetten atılacakmış vs...

Gene talimat almışlar; irtica tehdidini büyütüyorlar.

Geçen gün Anap grubunda konuşan Mustafa Taşar da, sun'i gündeme parmak bastı ve irtica görüntüsü altında dindar vatandaşlarla uğraşanları kınadı.

Taşar'ın bazı cümlelerini sütunuma almak isterim:

"Siyasiler, icraatlarını milletin talepleri doğrultusunda yapmak, onların ihtiyaçlarına cevap vermek mecburiyetindeler. Meclis'in, milli iradenin tecelli ettiği mahal olması, ancak bu sayede gerçekleşecektir.

... Devlete olan bağlılık ve rejime olan sadakat, devleti yönetenlerin millet üzerinde yaratmaya çalıştığı korkudan değil, tarihten süzülüp gelen, devleti ayakta tutma içgüdüsünden kaynaklanmaktadır. Burada biz inanıyoruz ki devleti yönetenler milletiyle ne kadar kucaklaşır, ona ne kadar yakın olur, milletin değerlerine ne kadar saygı gösterirse, devletimizi yaşatmak da o kadar kolay olur... İrticayla mücadele edilirken, yapılan kimi yanlışlar, devletle milletimizin arasını açma tehlikesini bünyesinde taşımaktadır. Milletimiz, bu noktada çok dertlidir. Milletimiz devletini sevmektedir, sevmeye devam edecektir. Ancak irticayla mücadele görüntüsü altında, dine karşıymış gibi bir tavır sergilenmesi de milletimizi tedirgin etmektedir... Bu çerçevede başta İmam Hatip Liseleri yüzünden meslek liselerinin tamamının mezunlarının üniversite sınavında mağdur edilmesinin toplumumuzda kalıcı yaralar açtığına işaret etmek istiyorum. Bu okullardaki başörtüsü olgusunun, üzerine hiçbir anlayış gösterilmeden şiddetle gidilmesinin yarattığı acılar ortadadır. İmam Hatip Liseleri'ne olan kayıtların yarı yarıya azalmasına rağmen bu okullara kız öğrenci alınmaması kararının yeniden gözden geçirilmesi faydalı olacaktır."

Anap'ın oyu

Bir süredir Mesut Yılmaz'ın da ağzından ifade edilen benzer görüşler, Anap'a halkın desteğini arttırdı. Nitekim Anar'ın son araştırmasında oy oranını yükselten yegâne parti Anap.

Ama bu görüşlerin lâfta kalmaması gerekiyor.

Hâlâ başörtüsü zulmü sürüyor. (Bu vesileyle Samsun Üniversitesi'ndeki genç kızlara selâmımı gönderiyorum.)

Halâ MGK kararlarında irtica ön plana çıkıyor.

Dindarlar baskı altında. Başörtülüler üniversite kampüsünden, devlete ait spor tesislerinden, çeşitli kurslardan dahi dışlanıyor.

Hem Tantan, hem Taşar, sözlerinin arkasında durabilmeli.

Milli Güvenlik Kurulu, halâ irtica tehdidinden bahsederek, milletle alay mı ediyor?

Soygun ekonomisi, "birinci tehdit irtica" söylemleri ardında gelişiyor.

Goldfinger, Plutodemokrasi - medya - siyaset - kapital adını taşıyan kitabında, hukuk devleti ve kanun devleti arasındaki farkı ortaya koyuyor: "Hukuk devleti, duvara benzer, çarpan düşer. Kanun devleti örümcek ağı gibidir. Delen geçer, delemeyen takılır."

Ama bu defa galiba "güçlü" ve "dokunulmaz" sanılanlar da örümcek ağına takıldı.

Not: Genelkurmay'ın açıklamasına yarın cevap vereceğim.


3 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazlı ILICAK

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...