YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Anadolu izlenimleri

Bir haftayı aşkın süredir Anadolu'dayım. Gezilerden, sohbetlerden edindiğim izlenimleri paylaşmak istiyorum bugün okurlarımla...

-Anadolu'yu geçim derdi kasıp kavuruyor. Ev kiralarının 100 milyonlarda dolaştığı İstanbul'dan ya da herhangi bir büyük şehirden baktığınızda "Bu insanların bu imkanlarla geçinmesi olağanüstü bir şey" demekten kendinizi alamıyorsunuz. Hayvancılık, ziraat neredeyse çökmüş durumda. Sırtındaki bebeyle sarı sıcağın altında ter döken anneler var tarlalarda... Çoluk-çocuk amelelik yapan aileler geçimlerini zor sağlıyorlar. Onları amele olarak çalıştıranlar ise, tarlasına, bağına, bahçesine yaptığı masrafın karşılığını alamıyor. Tarladan toplamanın bedelini karşılamayan ürünlerden söz ediliyor her mecliste. Tıkanmış, perişan olmuş, ürününü ayaklarının altına alıp çiğneyen çiftçilerden... 60-70 milyon liralık aylıklar var uygulamada...

Nasıl geçinir bu insanlar? Ekonomik istikrar programı, bir yerdeki insanların gelirinden-eğlencesinden-lüks hayatından bir miktar fedakarlığı gerektiriyor, (belki onu bile gerektirmiyor Türkiye'nin bir yerlerinde) ama bir başka yerde insanların canından yongalar kopartıyor.

-Yaz geldi, eminim ki, Anadolu'ya açılan politikacılar pekçok ağıt dinleyecekler.

Belki sert tepkiler alacaklar... İlginç olan husus ise, insanların, hükümetin herhangi bir iyileştirme yapabileceğine dair bir ümit taşımaması...

-Politika zemininde bir notum, Tayyip Erdoğan'la ilgili. Tayyip Erdoğan Kahramanmaraş'tayken ben de oradaydım. Ardından yapılan değerlendirmeleri dinleme imkanım oldu. Şunu söyleyebilirim ki, Anadolu'da en az yıpranmış politikacı kim diye sorsanız Tayyip Erdoğan'ın adını verirler. Hatta ismi etrafında genelde her toplum kesiminden bir sempati halkası bulunduğu söylenebilir. Ancak, gene Tayyip Erdoğan'ın bir misyon ifade edebileceğine inananlar, Anadolu'ya açılışlarda ilişki kuracağı çevreler konusunda daha titiz bir seçicilik sergilemesi gerektiğini vurguluyorlar.

Vurgulanan ikinci husus, bu tür ziyaretlerin "kuyumcu dükkanı açmak" gibi küçük-maddi-sınırlı insanların hesabını ilgilendiren işler etrafında organize edilmemesi... Vurgulanan üçüncü husus, kendisine yönelik sempati akımının, sadece bir siyasi zeminle sınırlı olmadığı, o sebeple, gidilen yerlerde daha geniş ilişkiler kurma imkanının araştırılması zarureti... Diğer bir ifadeyle, siyasi çizgisi çok netleşmiş kişilerle boy göstermenin, geniş alanlardaki ilgiyi azaltacağı gerçeği... Hatta şu anda Tayyip Erdoğan'a "daha az siyaset, daha çok iletişim" tavsiyesinde bulunulduğunu, şöyle şehirde sadece selamlamalarla atılacak bir turun, siyasi platformlarda yer almaktan daha müessir olacağı görüşünün seslendirildiğini belirtmek isterim.

Bir başka not olarak, Tayyip Erdoğan'ın açılım boyutunda ilişki kurduğu insanların kimi tartışmalara yol açtığını, sorular sorulduğunu zikretmeliyim. Bu sorularda kaygılar saklı. Kaygılar yersiz bulunsa bile, bana göre, çizginin yıpranmasını önlemek için kaygıları giderici açıklamaları, tabii açılım sağlanan çevrelerin hassasiyetlerini de dikkate alarak ısrarla sürdürmek gerekiyor.

-Kahramanmaraş-Adana çevresinde, hâlâ FP ile ilgili bir umut seslendirilişine tanık olmadığımı ifade etmeliyim. "FP yarın ne yapar?" diye sorulduğunda insanlar, ümidi besleyen beklentiler sergilemiyorlar. "Partiniz toplumda yeni ümitler oluşturmuyorsa, ilginin büyümesi beklenebilir mi?" Bence bu soru, FP'nin politika üreten kesimlerinde dikkatle değerlendirilmeli.

-MHP'ye her yerde eleştiri var. "Her şeye rağmen MHP seçmeni partisini terketmez" değerlendirmesi ile, "MHP'ye bir umutla oy verdik, ama onlar bekleneni vermediler" diyen insanların aynı ağırlığı taşıdığını söylemek mümkün. Bilhassa, FP'nin 28 Şubat zaafı sebebiyle FP'den, "Barajı aşmaları zor, hiç olmazsa benzeri bir iklimde yer alan MHP'yi Meclis'e taşıyalım" diyerek BBP'den MHP'ye kayan oyların, şu anda ciddi bir arayış içinde olduğu görülüyor. BBP'den gidenlerin önünde gene ocağa dönüş, yani BBP'ye yönelmek var. FP'den gidenler, yeniden FP'ye dönme konusunda mütereddit duruyorlar. Onlarda da BBP tercihi tartışılıyor. Ama BBP deyince herkesin zihninde "Şeytanın bacağını kırma" beklentisinin, yani barajı aşma ümidi oluşturma zaruretinin canlandığını söylemek lazım.

-Anadolu'da gözlemlediğim bir başka şey, insanlardaki Kur'an eğitimi coşkusu...

Camilerde, insanların Kur'an eğitimine ilgisi konusunda ilginç anekdotlar dinledim.

Din görevlileri, sanki daha bir ciddiyetle sarılmış camiye gelen çocuklara...

Her bir çocuğa emek vermek heyecanı hissediliyor... Daha ciddi bir eğitim programı uygulamaya çalışıyorlar, daha derin şefkat iklimi içinde... Bu sevindirici...

-Bana sorulan soruların başında, "28 Şubat sürecinin, başımızı ellerimizin arasına alıp kendi kendimizi değerlendirme zarureti" getirip getirmediği hususu geliyor.

Toplumda 28 Şubat yarası devam ediyor ama, bir özeleştiri beklentisi de paralel olarak varlığını sürdürüyor.

-AB ile ilişkilerde karmaşık sorular var insanımızın kafasında...

-Ben, gezim boyunca, yarınlar için ümit var mı, sorusuna, bütün kalbimle ümitli olduğumu söyleyerek cevap verdim... İnancım o: "Türkiye, er geç, kendi geleceği için ciddi kayıplar üreten bu yanlış süreçten çıkacaktır. Bunun yolu da açılmıştır."


4 TEMMUZ 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Taşgetiren

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...