YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

 

 

Bu yıl da olmadı

Sivas'ta 37 aydının hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan 'hayırsız olay', her yıl bir öncekinden daha ileri ölçüde kapsamlı yıldönümü törenlerine vesile oluyor. Geçtiğimiz pazar günü, ülkenin bir çok köşesinde "Sivas'ı unutmadık" toplantıları düzenlendi, anma törenleri yapıldı. Alevi kuruluşları ve bazı partilerin önderlik ettiği etkinliklerde, Sivas'ta meydana gelen olaydan hareketle, belli kesimlerin suçlandığı dikkat çekiciydi...

Sivas'ta yaşananın yakın tarihimizin en 'hayırsız' olayı olduğuna hiç kuşku yok; bırakın 37 kişinin alevler içinde veya dumanlar arasında can vermesini, tek bir kişinin canının yanması bile kabul edilemez... Madımak Oteli'ni ateşe veren elleri kimse savunamaz... Nitekim, bir kaç 'farklı olma meraklısı' dışında, ülkenin bütününden, sonucu tasvip ettiğini söyleyen kimse çıkmadı. Sivas olayı, daha ilk günden, Alevisi ve Sünnisi ile ülkenin bütün kesimlerini üzen bir olaydır...

Burada olaya yol açan sebepleri kaşıyacak ve sonuca mâzeret çıkaracak değilim. Bunlar geride kaldı. Dahası, olayda artık herkesin açıklıkla gördüğü 'resmi ilgisizliğe' işaret edip, dönemin iktidarını, devletin yerel düzeydeki temsilcilerini suçlamak da bir anlam taşımıyor. (O günlerde suçlanan dönemin Sivas valisi, Sadettin Tantan'ın içişleri bakanlığında müsteşar yardımcısı koltuğunda oturuyor.) Hatta, yargılama safhasındaki garipliklere, ya da Sivas'taki olaydan üç gün sonra komşu Erzincan'daki Başbağlar köyüne düzenlenen terörist baskınında neredeyse aynı sayıda insanın öldürülmesiyle Madımak olayı arasında paralellikler aramanın da zamanı değil...

Bu yılki 'anma törenleri', bazı çevrelerin, Sivas'ı unutturmama bahanesiyle ülkenin geleceğini karartabilecek bir yanlışlığı sürdürmek niyetine çekilebilecek bir 'aşırılıkta' geçti. Tarihin kendine özgü şartları içerisinde olup bitmiş başka olaylar hatırlatılıp, konu, toplumda esasen mevcut farklılıklar temeline oturtulmak istendi. Daha da kötüsü, törenlerde yapılan konuşmalarla suçlanan kesime mensup insanların, olayda hayatını kaybedenlerin yakınlarının duyduğu acıyı aynıyla paylaştıkları halde, bu muameleye mâruz bırakılmalarıdır...

Sivas'ta yaşananı sürekli canlı tutmak ihtiyacı duyanların unutmaması gereken bir nokta var: 28 Şubat sürecini mümkün kılan olayların en başında o 'hayırsız olay' geliyor; bir yönüyle bakılırsa, Sivas olmasaydı, sadece bireysel terör olayları veya bir kaç siyasetçinin maksadı aşan konuşması bahane edilerek, demokrasiye 'post-modern' müdahale gerçekleşemezdi. O müdahale ise, ocaklar söndüren, hayat karartan baskıcılığıyla çok geniş kitleleri mağdur etti. Ancak, mağdur kitlelerin kendi dışındaki çevreleri suçlama eğilimine girdikleri söylenemez; o kitleyi oluşturan insanlar çok ciddi bir özeleştiri süreci içerisinden geçiyorlar...

Bu 'ruh temizleme' sürecinin, Sivas'taki hayırsız olayı her yıl yeniden canlandıran çevrelerce fark edilmek istenmemesi hiç de akıllıca bir davranış biçimi değil. İyi niyetli olduklarından kuşku duymadığım çevrelerin, tarihin hesabını bugün görmeye kalkışan gözü dönmüş bağnazlara âlet olmamaları gerekiyor. Bugünü yaşanır kılmanın, yarını umutla beklemenin yolu düşmanlıkları ön planda tutmaktan değil, uzlaşma noktalarını keşfe çalışmaktan geçiyor. Buna da, Sivas'ta yaşanan karanlık olayı kaşıyarak ulaşamayız...

Ben, şahsen, Sivas'ı yeniden yaşamak istemiyorum. Sivas'ta yaşananları mümkün kılan bir siyasi ve sosyal zemin de arzulamıyorum. Sivas'ta bir otele kapanmış insanları kendi başlarına terk eden bir devletten asla râzı değilim. Ölen insanlar üzerine baskıcı politikalar geliştirilmesine ses çıkartmayanları da anlamıyorum. "Sivas'ı unutmadık, unutursak hatırlatırlar" diyenler de, ne kadar aksini iddia ederlerse etsinler, fazla samimi gelmiyorlar bana. "Sivaslar tekerrür etmesin" arzusu bir dostluk eli halinde bana kadar ulaşırsa, bu, değerli bir niyetin tezahürüdür...

Bu yılki törenlerde böyle bir elin varlığını sezmedim; ama gelecek yıldan umutluyum...


4 TEMMUZ 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...