YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Gün doğmadan

Bütün insanlığı yeniden "Diriliş"e çağırarak, sanat ve düşünce dünyamıza evrensel boyutlar kazandıran Sezai Karakoç, daha önce dokuz kitapta yer almış şiirlerini "Gün Doğmadan" adı altında topluca yayınladı.

Sanattan kültüre, ekonomiden politikaya kadar her alanda İslam'la Batı'nın kıran kırana hesaplaştığı bir dönemde, Karakoç, sanatta olduğu kadar düşünce ve eylemde de büyük bir çığır açtı.

Anadolu'da geleceğin düşünce, sanat ve eylem ustaları, geriye dönüp baktıklarında, onun açtığı yolda, onun tuttuğu ışıkla ilerlediklerini görecekler.

İki büyük savaş sonrasında Batı, Asya ve Afrika'daki üstünlüğünü yitirince, Albert Camus "Avrupa ya yeni bir medeniyet bulacak ya da toptan yok olacak diyordu."

Aynı dönemde, Karakoç, "İnsanlık tekrar medeniyet muhasebesini yapmak ve peygamberlerin yolu olan hakikat medeniyetine dönerek yenilenmek, tazelenmek, yeni bir ruh ve hayat kazanmak, dirilmek zorundadır; insanlığın ruhu bu yeniden doğuşa gebedir" diyor.

Karakoç, Batı'nın yıkılmaya yüz tuttuğu bir dönemde, Asya ve Afrika'nın Türkiye gibi, kendi medeniyetini inkâr ederek, kurtuluşu Avrupa'da aramasının, bütün dünyayı nasıl bir kaosa sürükleyeceğini, şiiri, düşünce yazıları ve eylemiyle ortaya koymaya çalıştı.

O, Akif gibi, İkbal gibi, Yahya Kemal gibi, Necip Fazıl gibi, bir kültür ve medeniyet savaşçısıdır. Onlar İslam dünyasının yitirdiği Cennet'in Batı'da değil, kendi medeniyeti içinde aranması için, sanat ve düşünceleriyle birlikte hayatlarını ortaya koydular. Onlar düşünce ve sanatı "gerçek medeniyet"i arama işi olarak gördüler.

Karakoç'un düşünce dünyası gibi, şiir dünyası da oldukça zengindir. O düşüncesiz şiir, şiirsiz düşünce olmayacağının bilincindedir. Bu yüzden, düşünce kitaplarının hacmi, şiirlerinin hacminden daha büyüktür. Şiiri aslında düşüncesinin özü ve özetidir.

Onun düşünce çalışmalarını bütün boyutlarıyla kavramadan, özellikle "Hızırla Kırk Saat", "Taha'nın Kitabı" ve "Gül Muştusu" gibi uzun şiirlerinin engin dünyasına girmek mümkün değildir.

Zor dönemlerde şairin yükü ağırlaşır. Kritik dönemle de şair yalnızca şiir ve düşünce çalışmasıyla yetinmez. Karakoç gibi, siyasal eyleme geçme zorunluğu da duyar. Onun için "Düşünce sanatla eylem arasında köprüdür." Bu yüzden o hiçbir zaman düşünce için düşünce ya da sanat için sanat peşinde olmadı.

Karakoç'un "İslamın Dirilişi" isimli kitabında ortaya koyduğu gibi, hiçbir düşünce köklü bir sanat birikimine dayanmadan uygulama alanına geçemez. Düşünce akan su gibi, toplumun ruhunda yankı bulursa canlılığını korur.

Karakoç düşünce zenginliğini şiirine, şiirini de eylemine yansıtmasını bilen, ender ustalardan biridir.

"Gün Doğmadan" onun elli yılı bulan düşünce ve eylem dünyasının toplamıdır.

Nobel Edebiyat Ödülleri siyasal amaçlı olarak ülkelere verilmemiş olsaydı, Karakoç çoktan bu ödülün sahibi olurdu.


4 TEMMUZ 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazif Gürdoğan

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...