YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Çakıl taşı

Önemli günlerden geçiyoruz. Hem demokrasi rayına bir türlü oturamadı; hem de halâ Fazilet Partisi, husumet odağı olmaktan kurtulamadı. Elimden geldiği kadar, bu özgürlük ve hukuk mücadelesine yardımcı olmağa çalışırken, ayağıma bir çakıl taşı takıldı. Adı, Mir Dengir Fırat. FP Adıyaman milletvekili.

Önce Hürriyet, sonra Milliyet ve Gözcü

Bugüne kadar, Genel Başkanımız Recai Kutan'ın talimatına uyarak, gruptaki olayı basına yansıtmadım; cevabımı da, bir kaç satırla sınırlı tutmağa özen gösterdim. Ama ben sustukça Fırat, aleyhimdeki kampanyayı genişletti. Önce Hürriyet'te, FP grubunu karıştırdığım, Dengir Fırat'ın beni ajan provokatörlükle suçladığı haberi çıktı. Kutan'ın arzusu istikametinde hareket ettiğim için, gazetecilerin sorularını cevaplandırmamıştım. Bu yüzden olay, tek taraflı olarak yansıdı basına. Meselâ Fırat'ın bana hücum etmesinin sebebi anlaşılamadı. Ardından, Fırat'ın Milliyet'teki demecini (1 Temmuz 2000) görünce iyice şaşırdım. Grupta beni ajan provokatörlükle suçlaması yetmiyormuş gibi, Milliyet gazetesine de, "karanlık ilişkilerim olduğunu" söylüyordu. Aynı demeci Gözcü "Karanlık kadın" başlığı ile kullandı.

Ateş cirmi kadar yakar; lâkin, çakıl taşı bile, ayakkabınızın içine girmişse, sizi rahatsız eder.

Dengir Fırat, Milliyet ve Gözcü gazetelerine verdiği demeçte özetle şöyle konuşmuştu:

"Nazlı Hanım'ın girişimiyle Mehmet Ağar iki dakikada aklandı. Taban, kendisine Mehmet Ağar'ı aklama konusunda yetki vermiş mi? Ağar ve Ilıcak, sürekli samimi pozlar veriyorlar. Bütün olayların çözümü Susurluk'tadır. Nazlı Hanım, Meclis'te hep Ağar'ın dokunulmazlığının kaldırılmaması yönünde oy kullandı. İbrahim Şahin'i hastanede ziyaret eden FP'li tek milletvekili Ilıcak'tır"

Ağar nasıl "aklandı"?

Aslında, Mehmet Ağar'ın, iki dakikada aklanmasının organizatörü diye takdim edilmek hoşuma gitmedi değil. "Ben neymişim!" diye mırıldandım kendi kendime. 5 partinin grubunu kıskıvrak yakalamışım; bütün sözcü milletvekillerinin konuşmalarını engelleyip, Parlamento'da tek başıma büyük bir hâkimiyet sağlamışım!

Şu Dengir Fırat, benim güya "karanlık ilişkilerimi" kovalayacağına, isimleri Meclis Başkanlığı'na bildirilmiş olmasına rağmen, hiçbir milletvekilinin neden konuşmadığını, sorup araştırsa ya. Acaba kim ne telkinde bulundu? Ve neden hiç kimse, Mehmet Ağar'ın lehinde çıkan soruşturma komisyonu raporunun oylanabilmesi için, önerge vermedi?

Susurluk'un aydınlanmasının, Ağar'ın yargılanmasına bağlı olduğunu düşünen Dengir Fırat, bir zahmet Meclis'i teşrif edip, rapor sonuçlarına uyulmamasını talep eden bir önergeyi, neden kendisi vermedi? Ve madem çeteler konusunda, bu kadar hassas bir milletvekili Dengir Fırat, acaba niçin Mesut Yılmaz'ın çetelerle ilişkisinde önerge verilmesine karşı çıktı?

(Soruşturma komisyonunun çete raporu olumlu neticelendiğinden, Parlamento'da oylanması, ancak bir milletvekilinin önerge vermesiyle mümkündü. Grup Başkan vekillerinin izniyle, önergeyi Bursa milletvekili Çete Komisyonu üyesi Faruk Çelik ile birlikte verdik)

Hem çete, hem Türkbank dosyalarında, Meclis kulisinde oturmasına rağmen, Genel Kurul salonuna gelmeyerek ve oy kullanmayarak, Anap liderine niçin pasif destek verdi Fırat?

(Mesut Yılmaz'ın Yüce Divan'a gönderilebilmesi için 276 kabul oyu gerekliydi. Dolayısıyla oy kullanmayanlar, Yılmaz'ın Yüce Divan'a gitmemesi istikametinde bir tavır sergilemiş oluyor.)

Ne yazdım?

Zaten Mir Dengir Fırat'ın grupta bana durup dururken saldırmasının temelinde galiba bu suçluluk duygusu yatıyor.

24 Haziran 2000 tarihli Yeni Şafak'ta oylamayı değerlendiren bir yazı yazmıştım:

"Bir âlemdi, evvelki akşam Meclis'teki oylama.

Hırsızlığı, yolsuzluğu tescillenmiş olmasına rağmen, "vatan, millet, hizmet" kelimelerini ağzından düşürmeyen ne pişkinler gördük!

El altından Anap'a geçme pazarlıkları yapan veyahut üç beş kuruşa tenezzül eden ne pislik insanlarla karşılaştık!

Ne kulisler, ne dönmedolaplar döndü! Ne pazarlıklar ayaküstü bağlandı! Demokrat maskeler ardında gizlenen ne çirkin suratlar sergilendi evvelki akşam!

Ve siyaset bu muymuş demekten kendimizi alamadık. Elbette güzel, dürüst, namuslu, milletin hizmetine soyunmuş, ahlâklı insanlar da gördük."

İsmi makalemde hiçbir şekilde belirtilmemiş olmasına rağmen, bu satırları okuyunca Dengir Fırat, büyük bir öfkeye kapılmış.

Türkbank oylamasında tam 33 FP'li Genel Kurul salonunda bulunmamıştı; hiçbiri, yukarıdaki satırları üzerine alınmadı.

Sadece Fırat, "el altından Anap'a geçme pazarlıkları yapan veyahut üç beş kuruşa tenezzül eden pislik insanlar" tarifinin içinde görmüş her nedense kendisini.

Oysa, aynı makalemde, "güzel, namuslu, milletin hizmetine soyunmuş, ahlâklı insanlardan da" söz etmiştim. Acaba Fırat, neden bu kategoride yer aldığını hiç düşünmemiş?

Yoksa bizim bilmediğimiz, ama onun vicdanını rahatsız eden bir şeyler mi var?

Sahi niçin Mesut Yılmaz'ın Yüce Divan'a sevk edilmesine karşı çıktı Fırat? Karşı çıkmakla kalmadı, bazılarına bu istikamette oy kullanılması telkinini yaptı. Bir süre önce FP'den Anap'a geçen Haşim Haşimi, oylama günü hep bizim milletvekillerinin arasında dolanıyordu. Bir ara, acaba yanlış mı gördüm, Dengir Fırat ile mi konuşuyordu?

Bizim gönlümüz, Fırat'ı ve herkesi güzel, namuslu, milletin hizmetine soyunmuş, ahlâklı insanlar kategorisine koymayı ister. Yazık, Dengir Fırat, niçin diğer sınıfa ayırıyor kendisini?

Fırat'ın suçlamaları

İşte grup toplantısında o öfkeyle, belki de eziklikle çıktı kürsüye, açtı ağzını yumdu gözünü ve dedi ki:

"Süleyman Demirel "ajan provokatör" suçlamasını yapınca, bu sözün muhatabı hususunda kafam karıştı. Merve Kavakçı'nın Genel Kurul tenhalaştıktan sonra yemin ettirilmesi kararı alınmıştı. Bir kadın, onu salona getirdi ve etrafı birbirine kattı. Demirel, öyle bilmeden konuşmaz. Onun, ajan provokatör dediği kişi, Kavakçı'yı Genel Kurul salonuna getirendir. Geçmişinde, farklı yerlerde bulunmuştur. Mazisi de karışıktır, karanlıktır. Üstelik bu kadın ırkçılık yapmaktadır, bütün Kürt kökenli milletvekillerini satılmış olmakla suçlamaktadır. Çete raporunda önerge verirken ne pazarlıklar yapıldığını biz biliyoruz..."

Fırat konuşurken, bir iki milletvekili onu susturmaya çalıştı. Bilhassa, "önerge verilirken pazarlık yapılmıştır" iddiası bardağı taşıran damla oldu.

Cevabım

Grupta bu suçlamaları cevaplandırdım:

1) Merve Kavakçı, sanki bir suçluymuş gibi, geç vakit Genel Kurul'a girmek istemedi; sırası gelince herkes gibi o da yemin etmeyi arzuladı. Şahidimiz FP milletvekili Zeki Ünal ve Temel Karamollaoğlu'dur. Ben Merve'ye "Sana sahip çıkacağıma dair söz verdim. Kararına uyarım; İstanbul milletvekiliyiz, beraberce girip yemin edelim" dedim. Bunun neresi ajan provokatörlük?

2) Geçmişte de bugün de, hep aynı çizgiyi muhafaza ettim. Demokrat çizgi. DP-AP ve DYP saflarındaydım. 12 Eylül sonrası, Demirel'in demokrasi mücadelesinde yanı başındaydım. Onun yasaklarının kalkmasına ve başbakan olmasına hizmetim geçti. 28 Şubat'a kadar ilişkilerimiz iyi idi. Sonraki tavırlarını beğenmedim ve aramız açıldı.

3) Çiller, başbakanken DYP'den uzaklaştım. Oysa onu siyaset öncesi, hem de çok iyi tanırdım. Bazı davranışları kafama uymadığı için, birlikte olmadık. Ama Refahyol haksız yere devrilince, Çiller ile eski dostluğumuza avdet ettik.

4) Güneydoğu milletvekillerini "satılmış olmakla" suçlamadım. Sadece, bazılarının, çete ve Türkbank'ta Mesut Yılmaz'ı aklama istikametinde oy kullanacaklarını öğrenince uyardım: "Zaten çeşitli söylentiler var; sebebini izah edemez ve şaibeli duruma gelirsiniz" dedim.

Saldırının sebebi ne?

Halâ düşünüyorum. Bu çakıl taşı neden ayağıma takıldı? Böyle bir saldırıya niçin muhatap oldum?

Bir suçluluk telâşı mı? Yoksa küçük tirajlı gazetenin çok satan bir yayın organıyla dalaşıp, satışını ve şöhretini arttırma planı mı?

"Kim bu Dengir Fırat?", "Nazlı Ilıcak'a ajan provokatör diyen adam" Böylece ismini bilmeyen kimi çevrelerde kendini tanıtacak.

Belki de daha derin sebebler var. Acaba bazı girişimlere zemin hazırlamak için mi, sun'i bir geçimsizlik ve gerginlik yaratılıyor? Bir yerlerden talimat aldığından dolayı mı, mücadelemize taş konuluyor?

Bizim ırkçılık yapıp yapmadığımızı, kendisi ile aynı soyadı taşıyan, Şeyh Sait'in torunu Melik Fırat'tan öğrenebilir Dengir Fırat. Allah'a şükür her çevreden dostumuz vardır. Mehmet Ağar'dan, İbrahim Şahin'den, Çiller'e, Melik Fırat'tan, Aydın Güven Gürkan ve Altan Öymen'e kadar. Yüzlerce...binlerce sevenimiz, sayanımız var.

Ne de olsa, iyi yontulmamış bir çakıl taşı değiliz.


4 TEMMUZ 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazlı ILICAK

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...