T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

R Ö P O R T A J
PROF. OKMAN': ABD, KÜRESEL ÇATIŞMAYA YOL AÇMAMAK İÇİN UZLAŞMAK ZORUNDA
Amerika savaşırsa prestijini kaybeder
AMERİKA kara harekatına giriştiği zaman bugün yakaladığı avantajı kaybeder, kamuoyu desteği azalır. Halk unsurunu hedef aldığını gösteren bir taarruzun önünü keserler. Bu Amerika bile olsa bir yeri yok etmeye kalktığında, ettirmezler.

İkiz Kuleler'e ve Pentagon'a yapılan saldırılar Amerika'nın geleneksel üstünlük alanlarının sorgulanması sonucu doğurdu mu?

Bizim Amerika'nın gücünü ifade ederken kullandığımız bazı kriterler var. Ben bu kriterleri o kadar yüksek bulmuyorum. Ama bu kriterler açısından böyle bir yargı doğru olmaz. Beyaz Saray da saldırıya uğrayabilirdi. Bunlar Amerika'nın askeri gücüyle orantılı vak'alar değil. Burnu sürtülmüş olmadı. Birdenbire geldiler ve evini yaktılar ve kaçtılar. Ama mahallede herkesin yararlandığı bir kaynak zarar gördüğü için bundan herkes etkilenecek. Ama Amerika hiç mi sorgulanmayacak derseniz, bir yapısal sorgulanmanın yapılması söz konusudur ve şu ana kadar yapılmayan da budur.

Herhalde, iç güvenlik kurumlarını sorgulanmasını kastediyorsunuz...

Mesela bir istihbarat yahut da genel olarak ulusal güvenlik yapısının sorgulanması. Bu yapının içerisinde her bütün bakanlıklar ve silahlı kuvvetler ve CIA'nın ve FBI'ın da dahil olduğu 6 istihbarat kuruluşu var. İstihbaratın amacı saldırının önlenebilmesi ve bu açıdan bir boşluk olduğunu kendilerini de kabul ediyorlar. Şimdi yöntem ve vasıtalarda bazı değişiklikleri gitmek zorundalar. Mesela, uçakların yapısında, kokpit ve kapı düzeni gibi bazı değişiklikler olabilir. Tabii, uluslararası alanda terör eylemlerinin sadece faillerini değil, destekleyenlerini de bulup onlarla mücadele etmek zorundalar. Acil tehdit ifade eden noktalar bulunduğunda ön alma taarruzu yapılır. ABD bunlara yönelecektir. Zaten, hiçbir bina korunamaz. Bu uçakların bir şekilde engellenmesini isterseniz engellenir, Pentagon'a da hiçbir şey olmaz ama o zaman New York'ta Washington'da uçak uçamaz. Kulelere yaklaşan uçağı vurursan, o zaman da Empire State'e düşer. Bu savunma değildir....

Bundan sonra neler değişmeye başlayacak?

Ekonomide, G8'ler, IMF'ler, ekonomik örgütler, karnabahar gibi iç içe girmiş bankalar sistemi vs var. Ama diğer alanlarda böyle bir girişim yok, tanınma bile yok. Avrupa buna en az önem veren sistem. Avrupalılar, ortak güvenlik politikası ve strateji perspektif geliştirecek düzeyde değil. Hepsinin tek bir politika üretebilmeleri de mümkün değil. Bunlar Balkanlar'da bile işbirliği sağlayamıyorlar. Politik birlik, ekonomik birliğin arkasından gelir ve daha da zordur. Bir yanda İsveç, Norveç, Finlandiya olacak diğer yanda Portekiz ve Yunanistan... Bu çok zor. Avrupa, yeni tehdit konularda çok polarize bir durumda. Özellikle, Ermeni ve PKK konusunda bunu gördük.

Saldırı, teknik olarak inanılmaz ama bütünüyle şaşırtıcı mı?

Aslında beklenen bir saldırıydı. Yani böyle bir trend vardı ve ABD nasıl olsa bununla yüzleşecekti. Amerika'nın ifadelerinde bu var. 1980'lı yılların ortalarında terörizm Amerika'nın gündemine bir tehdit olarak girdi. 90'lı yıllarda bu ulusal güvelik planlarına ve ulusal güvenlik stratejilerine ve nihayet başkanların açıklamalarına girdi. 1999 senesinde NATO'nun Washington Zirvesi'nde tehditler arasında 6. madde olarak uluslararası tehdit olarak kabul edildi. Bugün de işlerlik kazandı. Rusya'nın 2000 yılında ilan ettiği ulusal güvenlik konseptinde tehditler "organize suç ve terörizmdir" deniliyor.

Herkes ABD'ye destek açıkladı. Bu olay bir anlamda terörizmle mücadelenin miladı mı?

Belki ama, bugünkü terörizmin yapacağı şeyler çok arttı. Daha ileri şeyler de yapabilirler. İnsanların niye böyle terörist oldukları ayrı bir konu ama insanlar böyle oluyor. Bununla mücadele için uluslararası işbirliğinin gerçekleşmesi şart ama mesela Avrupa'nın bu konudaki sicili pek iyi değil. Mesela, Yunanistan'ın zor durumda kaldığında ne boyutta bu işlerin içinde olduğu anlaşıldı.

Biz 15 yıl PKK ile mücadele ettik. NATO'nun desteğini alamadık ama bu destek şimdi ABD için hemen devreye giriyor.

Burada yanlış anlamalar var. NATO bunu yani terörizmi ortak tehdit olarak kabul etti ama sürdürülecek harekat neyse ona uygun destek verecektir. İstihbarat olur, lojistik olur vesaire... NATO'nun topluca bir yere girmesi mümkün değil. Zaten bunlar Balkanlar'a Kosova'ya zor giriyor. Irak'a giremiyorlar, İngiltere, Amerika birlikte giriyor. Asker yığmak olmaz. Böyle bir asker yığmanın tahribatlarının da düşünülmesi gerekiyor. Bir adam aramak için bir ülkeyi işgal mi edeceksiniz? Bir ülkeyi bunun için vuramazsınız. NATO'nun en önemli yardımı Amerika'nın faaliyetlerine politik destek sağlamak şeklinde olabilir. Yaptığına itiraz olmayacak, kolay hareket edebilecek. Ama bunu sağlamak da zordur. Körfez krizinde Irak'ın beceriksizliğinden dolayı tarihi bir koalisyon oluştu. ABD bunu bir daha yapamaz.

Kara harekatı, ABD için ne gibi riskler içeriyor?

Şimdi hedef Ladin ise bunun dünyada 3 bin tane adamı olduğu biliniyor. Dolayısıyla Afganistan'da daha da az bu sayı. Adamlar anında kaçar gider, ne kara harekatı. Bunlar komik durumlara düşerler o zaman. Böyle değil de belli uçakların, belli vasıtaların düşürülmesi konusunda anlaşma olur. Sınır ötesi takipte üsleri açılır. Mesela, Amerikan, İngiliz özel timlerinin takiplerine kolaylık sağlanır. Neticede siz pire arıyorsunuz, yorganı yakamazsınız. Amerika kara harekatına giriştiği zaman yakaladığı bugünkü avantajı kaybeder. Kamuoyu desteği azalır. Terörizme karşı harekette bulunurken, başka bir yerde insan katlederek acı veremezsiniz

Benzer bir sonu Irak'ta yaşadı değil mi?

Tabii, Irak konusu da sonradan ortaya çıktı. Şimdi görünürde, sivil olmayan hedeflere yönelen bir saldırı vardı. Irak'ta her gün o kadar uçak uçtu. Askeri planlara göre o uçakların bir ay zarfında o kadar bomba yağdırmasa durumunda empoze edebileceği ölüm, kedileri bile bırakmaz orada. Saddam'ın belirli yerlerde bulunduğunu zannettiler ama o kaçtıkça bütün halkı hedef alan bombardımanlar oldu. Bugün gerçek şu ki halk unsurunu hedef aldığını gösteren bir taarruz meşruiyetini kaybeder ve keserler onun önünü. Bu Amerika bile olsa bir yeri yok etmeye kalktığında, ettirmezler.

Ya gözünü karartırsa, bu kez kendisine ve müttefiklerine yönelebilecek terörü de tetiklemiş olmaz mı?

Gözünü karartması demek arkasında kendisine destek veren devletler gibi ve onlar kadar düşünemiyor olması demektir. Biraz düşünüyor olmaları gerekir. Neticede darbeyi yemiş, olan olmuş. Zaten bir terör var ve bu hızlanıyor. Yanlış yaparsa elinde kalanı da kaybeder. Yaptı diyelim o zaman kendine yönelen saldırıları da artırır. Burada, uluslararası alanda, Arap dünyası da dahil olmak üzere işbirliği sağlamak zorunda. Bunları dışarıda bırakmak doğru bir strateji değil.

Sizce, ABD sonuçta ne yapacak?

Bunların bir kısmını yakalayacak. Ama burada kötü bir şey oldu; milliyetçilik imajı su yüzüne çıktı. Mesela, Amerika'da asker imajı hiç kabul görmez, askerler sokakta üniforma ile dolaşmazlar. Böyle bir liberal toplum. Şimdi, askeri kamyonlar geçerken insanlar alkışlamaya başladı, çocukların ellerinde bayraklar falan. Ama, İslam düşmanlığı Amerika'ya kesinlikle yaramayacak ve bindiği dalı kesmek olacak.

Gelip, Medeniyetler Çatışması'nın kapısına dayandık mı?

Globalleşmenin önündeki engel de bu. Ama, ABD, gelişmekte olan ülkelere yönelik bir uyum politikası uyguluyorsa ve İslam'ın dışlanamayacağından hareketle bir yeşil kuşak düşünüyorsa bunu da hesaba katacaktır. Böyle bir davranışın mantıklı sonuçlarını mutlaka düşünecektir. Bizim düşündüğümüzden daha fazlasını onlar düşünecektir. Amerika basını da "İslam" lafını, süzgeçten geçirerek kullanmalıdır.


 
Çok kutuplu dünya riski!
Prof. Dr. Okman, Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. Fakülteden sonra 8 yıl kaldığı Amerika'da master ve doktora yaptı. Deniz Harp Okulu'nda 13 yıl askeri strateji ve ulusal güvenlik dersleri verdi. 1987'den beri Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde öğretim görevlisi ve 4 yıldan beri de bölüm başkanlığını sürdürüyor. Okman, ABD'nin bundan sonra izleyeceği yöntem konusunda şu uyarıda bulunuyor: 'Bugün vurdun, yarın da vur. Üç dört tane transatlantiğini batır. O zaman yeni kuvvetler kimler olur görürsün. Çin, Rusya, Amerika, Avrupa... Çok kutuplu dünya. Amerika uzlaşmaya mecbur.'
Başkanı vurmaya hazır 3 bin kişi vardır
Bizim payımıza ne düşecek? Stratejik önemimiz gerçekten artacak mı?
Bir olaydan bir şey artmaz. Irak Savaşı'nda arttı denildi arkasından en büyük kazığı yedik. 90'lı yılların başından beri artık NATO politikalarını bırakıp bölgesel politikalar izlemeye başladık. Balkanlar'da da etkili olduk. Bosna'da, Kosova'da iyiydik. Özellikle Sırbistan'a karşı yaptırımların alınmasında önemli rolümüz oldu.
Bir İslam ülkesi olarak bölgedeki pozisyonumuz nasıl kanalize olabilir?
Bölge ısınmıştır. Ve Amerika bölge ülkelerine daha fazla Amerikan unsuru sokacaktır. Takip artacak ve bölge ülkelerinin desteği daha kayıtsız şartsız bir hale gelecektir. Türkiye'nin bir İslam ülkesi olması bölge için bir şansımız. Amerika'ya "Türkiye de nüfusunun yüzde 98'i Müslüman olan bir ülke. Böyle bir saldırının İslam'dan kaynaklanması mümkün değil" mesajını verebilir.
Saldırıyı, Ladin ya da başka bir İslami örgütün yaptığı kesin değil. Eylemin Amerika içinden yapılmış olması hâlâ bir ihtimal değil mi?
Derler ki, Amerika'da her zaman başkanı vurmaya hazır 3 bin kişi vardır. O toplumda, "akıllı kaçık" çok. Böyle insanlar kolay oryante olur, kolay inanır ve teröre kolay alet olur. Filmlerdeki gibi. Bu eylemin içeriden destek alınmadan yapılması zor ama bu destek eylemin dışarıdan yapılmadığını göstermez. Dışarıdan planlanma seçeneği kabul edildiğinde bana da Ladin uygun geliyor. 3 bin adamının bir kısmı muhakkak Amerika'da. Bu durumda böyle bir planın parçası olması normal.
Terörizm yeryüzünden kaldırılabilir mi?
Kaldırılamaz. Eskiden olmayan yabancılaşma bugün var. Dünyada eşitsizlikler, açlıklar, düşmanlıklar var. Dünyanın bir bölümünün zengin bir bölümünün aç olduğu bir globalleşme de gidemez.
O zaman şöyle bir yargı çıkıyor: Biz nasıl depremle yaşamaya alışmalıysak uluslararası toplum da terörizmle yaşamaya alışmalı.
Depremle yaşamanın yöntemi var. Japonlar alışmış, her türlü tedbiri almışlar. Biz ise ölmeye alışmışız. Dünyaya gelince... Avrupa'nın terörü anlaması için Manş Tüneli'nin havaya uçurulması mı gerekiyor. Dünya terörle yaşayamaya alışacak ama bunu ya Japonya'nın ya da Türkiye'nin depremle yaşadığı gibi yapacak.
17 Eylül 2001
Pazartesi
 
 
Künye
Temsilcilikler
Reklam Tarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED