AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

D Ü N Y A

Fedakarlık

  • Osman Sönmez

    Hatırlanacağı gibi 1998 yılına kadar Rusya'da ekonomik ve siyasi krizler hiç dinmedi. Bir dönem enflasyon yüzde 300'lerde seyretti. Birkaç kez devalüasyon yaşandı. En son 1998 yılındaki devalüasyon yüzde 400 civarında oldu. Tabiri yerindeyse petrol fiyatlarının tabana vurmasıyla Rusya dibe vurdu. Bununla beraber siyasi krizler yaşandı. 6 ay gibi bir süre içinde 3 başbakan değişti. İstikrarsızlık başını almış gidiyordu.

    Halk ise endişeliydi, daha çok gıda maddesi için marketlere akın ettiği gözleniyordu. Anlaşılacağı gibi siyasi ve ekonomik hayat toz-duman olmuştu. Devlet yaklaşık 8 ay maaş vermemişti. Açlıktan ölen insanların olduğu bir ülke olmuştu Rusya... Olabildiğince ülke kötü yönetiliyordu. Böyle olmasına rağmen ilginç olan hiç kimse demokratik haktır diye sokaklara çıkıp devletini zafiyete uğratmadı. Hiçbir iş adamı televizyonlarda boy gösterip başkasının tokmağıyla davul çalmadı. Halk ülkenin kötü yönetildiğini iyi bildiği halde huzur ve istikrarsızlığı bozmamak için hassas davranıyor kendi içinde meseleyi çözmeye çalışıyordu.

    İşte zor ve sıkıntılı bir dönemden geçen Rusya'daki halkın bilinci, kısa sürede meyvesini verdi ve ülke bugün ekonomik olarak ferah içinde olmasa da siyasi bir refah içinde olduğu gözler önünde. Bunu halkın metaneti ve ülkesine olan bağlılığının kanıtı olarak görmek mümkün.

    Diğer taraftan Türkiye'ye gelecek olursak, kötü yönetimlerin yanı sıra kötü bir halk hareketinin olduğunu gözlemliyoruz. Bunlardan da kötüsü, Türkiye'de lobileşmiş, sadece ve sadece kendi geleceğinden endişesiyle mümkünse memleketi başkalarına devretmeye hazır olan ve onun bunun tokmağıyla davul çalan işadamı ve aydın diye geçinenlerin mevcudiyetlerinin olması...

    İşte bu lobiler, zaman zaman onun bunun tokmağını alıyor kürsülerde atıp tutuyorlar. Ülkenin geleceğinden çok, kendi servetlerine servet katmama endişesi yaşıyorlar. Bunlar yetmemiş gibi beğenmedikleri yöneticileri işin başından uzaklaştırma cüretinde dahi bulunuyorlar. Köşeye sıkıştıklarında Anglo-Sakson kurnazlığıyla ''devlet elden gidiyor" ya da "demokrasi tehlikede" safsatalarıyla birilerine davetiye çıkarıyorlar.

    Bunların dışında yine demokratik hakkımızdır diyen diğer bir lobi de, sendikacılar. Her ne kadar patron karşıtı olsalar da aslında birbirlerinden farkı yok bunların. Siyasi ve ekonomik gelişmelere paralel olarak patronlar kürsülerde onlar meydanlarda istikrarı bozacak hareketlerde bulunuyorlar.

    Tabii ki, başkalarının tokmakçılarının yanı sıra, memleketini seven onun için canını verecek olan Sanko Holding'in sahibi Abdulkadir Konukoğlu ve Zorlu Holding gibi iş adamlarımızda yok değil. Konukoğlu ve Zorlu 'nun bu kriz ortamındaki tutumları kayda değer. Canımızla ve malımızla fedakarlığa hazırız demeleri, özlenen bir tabloyu bize hatırlattılar. Ülkenin içinde bulunduğu krizi fark eden Konukoğlunun sözleri manidar. "Iraktakiler ülkesini korumak için canıyla bedel ödüyorlar. Bizde bu ortamda malımızla mücadele vermeliyiz ve yatırımlarımıza hız vermeliyiz" diyen Abdulkadir Konukoğlu aslında tarih yazdı.

    Diğer taraftan daha önceki dönemde ülkenin kötü yöneltildiğini hepimiz biliriz. Şimdiki hükümet ise tabiri yerindeyse adeta enkaz devraldı. Bunlar yetmemiş gibi, Avrupa süreci, Kıbrıs meselesi ve en önemlisi komşumuzdaki savaş yangınıyla karşı karşıya kalındı. Savaş yüzünden en önemli gelirlerin önüne setler çekildi. Adeta kapana sıkıştırıldı.

    Bu ortamdan sıyrılmak için hükümetin elinden geleni yaptığı aşikar. Dışardan gelecek olan yardımlardan çok meseleyi içerden halletme yolunu tercih eden hükümet, bir taraftan ülkenin istikrarını bozmamaya özen gösteriyor, diğer taraftan da kurtlar ve tilkilerle mücadele ediyor.

    Şimdi, başta yazarlar,çizerler ve aydınlar olmak üzere hepimize büyük görevler düştüğü muhakkak. Hep beraber fedakarlığa hazır olmamız gerek.

    Evet ülkemiz çok büyük badirelerden geçiyor. Etrafımız iğneli fıçılarla donatılmış. Birlik ve beraberliğimizi bozacak içten ve dıştan bir çok kötü niyetli insanların olduğunu hep beraber görüyoruz. Rus insanı gibi yapmalıyız, ülkemiz için hep beraber fedakarlık yolunu tercih etmeliyiz. Hainlere meydanı bırakmamak kaydıyla meseleyi barışçıl yollarla çözmeye çalışmalıyız. Daha dört ayını doldurmadan patronlar kulübü tarafından eleştirilere hedef olan hükümete yalnızca geleceğimiz için yardımcı olmalıyız. Haklarımızı sokaklarda arayacağımız yerine, daha çok çalışarak elde etmeliyiz.



  • 31 Mart 2003
    Pazartesi
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Reklam Tarifesi
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Röportaj | Karikatür

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED