AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Hükümet başarısız mı?

Bazıları için bu hükümet çok başarısız; "Üç aydır Türkiye kötü yönetiliyor; hiç bu kadar kötüsü görülmemişti" diyenler bile çıkıyor. Savaşa yaklaşımı, ekonomi yönetimi, hatta atamaları eleştiriliyor hükümetin... Yeni bürokratların mesleki geçmişlerine kulp bulamadıkları zaman, "Yeni yöneticinin ilk sorusu: Mescit var mı, seccade nerede?" türü haberler icat ediyorlar...

Hükümetin genellikle 'acemi' politikacılardan oluştuğu belli; ne de olsa yeni bir hükümet bu ve Bakanlar Kurulu -genellikle- daha önce hükümetlerde yer almamış kişilerden oluşuyor. Atananların bir bölümü de bugüne kadar üst düzey yönetici kademelerinde görev almış bürokratlara fazla benzemiyor. Bu bakımdan, bakanların ve işbaşına getirdikleri bürokratların yadırganmasına anlayışla bakılabilir. Ancak, bu insanlara 'uzaylı' muamelesi yapmak? İşte bunu anlamak mümkün değil...

Ak Parti, uzlaşmalarla temsil çizgisini genişletse bile, genel hatlarıyla 'dışarılıklı' unsurlardan oluşuyor. Bütünüyle 'sistem dışı' değil bu unsurlar; ancak geleneksel elitlerin "Bizden" diyebileceği ve kendilerini özdeşleştirebileceği insanlar olmadıkları da muhakkak... Seçmene, "Bak biz de sizden fazla uzak değiliz" görüntüsü versin diye hemen her partide 'konu mankeni' olarak bulundurulan Mehmet Keçeciler tipi politikacılar bunlar... Bürokraside de, bulundukları her kademede devletin en ağır yüklerini omuzlarında taşımış devlet görevlileri, ilk kez karar alma noktalarına geliyorlar...

Benzer bir dönüşüm, bir de 1950 seçimlerinden sonra yaşanmıştı; DP, devletin soğuk yüzünü temsil eden CHP'den yönetimi devraldığında, 'poturlular' ve 'çarıklılar' edebiyatı bolca yapılmıştı. Şimdi de, 'beyaz çoraplılar' ve 'gümüş yüzüklüler' edebiyatı, seccade ve mescit muhabbeti yapılıyor. Celal Bayar, DP içinden çıkmasına rağmen 'tasfiye edilen' kadrolarla ortak paydası fazla bir politikacıydı, cumhurbaşkanı olarak DP'ye freni o koyuyordu... Ahmet Necdet Sezer de, bu iktidarın ilk gününden itibaren, benzer bir işlevi üstlenmiş görünüyor...

Aslına bakılırsa, Ak Parti, sistemi zorlama niyetinde olmadığını, seçtiği bakanlar ve bürokratlarla da dışa vuruyor. ANAP'tan gelen politikacı ağırlığı hükümette kendini hissettiriyor; bürokraside de doğru mesajlar verme çabasında... Kamu bankalarıyla ilgili son atamalara bakıldığında, 'bankalar yasası' ölçülerine sıkı sıkıya uyan, daha önce aynı sektörde sorumluluklar üstlenmiş, başarılı olabileceği düşünülen isimler hemen dikkat çekiyor... Yaygın eleştirilerin aksine, atananlar, 'nesnel' ölçülerle, getirildikleri konumu hak eden kişiler...

Peki de, her atamada neden gürültü kopuyor?

Bu sorunun cevabı yukarıda var: Sistemin kendi içinde tuttuğu ancak belli düzeyin üzerine çıkmasına geçit vermediği insanlar bunlar; yükselmek için önlerindeki tek yol alternatif arayışlar olabilmiş... Şimdi, Ak Parti ile birlikte 'sistemin özü' sayılan kurumlarda görev üstlenmeleri, kendilerini 'sistem' olarak görenleri eleştiriye sevk ediyor. Halen kritik görevlerde bulunanların da günü geldiğinde koltuklarını boşaltmak zorunda kalacakları ise tedirginliği büyütüyor.

Yaşananı daha iyi anlamamızı sağlayacak bir örnek, 3 Kasım'dan hemen sonra medyada başlayan tartışmaydı. Kendilerini 'sistem' olarak gören tipler orada da var; onlar, yeni iktidarın kendilerine 'farklı' muamele yapabileceği endişesi ile 'eşit mesafede bulunmak' ölçüsüne sarılmışlardı. Geçmişte kendilerine uygulanan 'ayrıcalıklı muamele' yön değiştirebilir korkusundaydılar. Üst düzey bürokrat atamalarında da benzer korkuların rolü büyük: "Makam sahipleriyle birlikte 'kayırılanlar' da değişebilir" korkusu bu... Lüzumsuz kayırmaların önü kesilse bile o korkunun medya için geçerli olmadığı görüldü; bürokraside farklı davranışla karşılaşılacağını düşünmek için bir sebep yok...

Türk siyaseti, 3 Kasım seçimiyle, kabuk değiştirme sürecine girdi; bunun sancıları her düzlemde hissediliyor... Partizanlığa sapmak yanlış, ancak bürokrasinin de benzer bir sürece girmesi doğal karşılanmalı. Sonuçta, bürokrasinin de uyması gereken kuralların sistemidir demokrasi.

Hükümetin başarısı ise akıllı tercihlere bağlı.


31 Mart 2003
Pazartesi
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED