AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
'Adını bıraktım bir saat öteye'

"Sen geliyorsun ayak seslerinden belli
Ayaklarının yerleri öpüşünden belli
Ki o öpüşler deniz dalgalarına vergi
Ayaklarında menekşelerden bir sergi
Menekşeler mi seni bana getiren."
(Ayak Sesleri)

Hece dergisinin 76. Nisan sayısının dosya konusu, Türk şiirinin en naif ve içtenlikli kompozisyonlarından olan yukarıdaki mısraların sahibine, şair Alaeddin Özdenören'e ayrılmıştı. Dosyada Rasim Özdenören, Ömer Lekesiz, Faruk Uysal, Mustafa Aydoğan, Mehmet Solak, Halil Güney ve Muhiddin Bilge'nin yazı ve değerlendirmeleri yanında, şairle yapılmış (ve fakat kendisinin rahatsızlığı dolayısıyla yarım kalmış) bir söyleşi de yer alıyordu.

Hece yayınları, bilindiği gibi, geçtiğimiz yılın sonunda da şairin toplu şiirlerini "Bütün Şiirleri" başlığı altında kitaplaştırmıştı.

Dolayısıyla, Hece ailesi, söz konusu tutumuyla hem Alaeddin Özdenören gibi şiire 45 yılını vermiş bir şaire sahip çıkma ameliyesini, hem de örnek alınacak sorumlu bir tavrı ('Bu yaka'nın oldum olası ihmalleri arasındadır, söz konusu yaklaşım!) gerçekleştirmiş oldu.

Alaeddin Özdenören'in şiiri, içimde, ritm hissini sürekli koruyan/besleyen bir ana damarın, hayatın belli başlı yapı taşlarını ve unsurlarını işaretlemek, kat etmek arzusunu dillendirmesi bakımından, lirik temelli bir şiirdir. Lirik söylem, şiirin yapılaşmasında öne çıkan 'ses' tutkusunun, şair tarafından, âdeta bir 'hamle'ye dönüştürülmesinin de neticesidir aynı zamanda.

Eşyayı algılayış, dünyaya bakış ve hayatı sorgulayış biçimindeki 'tazelik' arayışının, şiirdeki 'his kümelenmeleri'ne bir taraftan yön verirken, diğer taraftan bu kümelenmelerin 'basınç'ına maruz kalması, bana göre Alaeddin Özdenören şiirinin özgün nitelikleri arasında kayda değerdir.

Bu bakımdan, örneğin,
"Ve sen nereme baksan
Oramda bir kalp çarpıyor"
(Hüzün Uçurumları)

gibi, okuyucu nezdinde algı kamaşmasına yol açabilecek imgelere dönük mısralarla kendini bulan şairin, şiir hayatı boyunca gezindiği en önemli kulvar, Aşk hissine/hassasiyetine dair ünsiyet olmuştur. Ve zaten, lirizmin fazlasıyla koyulaştığı alan da burasıdır: "Adını soyuyorum. Bu kenti dize getirmek için. / Bu kenti ve her şeyi. Soyuyorum adını. Geriye bir kimsesizliğin kalıyor. / Onu alıp yüzüme gözüme sürüyorum. Kalbime. / Hiç uğrak vermeyen kalbime. / Adını kesiyorum. Yalaz bir bıçakla." (Yıkandıkça Azgınlaşan Bir Ateş Gibi)

Alaeddin Özdenören'in şiiri, kendi doğallığı, rahatlık ve akışkanlığı içinde serpilip gelişen, yer yer parçalanmış izlenimi uyandıran bütünlüğünü sağlarken de, çapını 'cesaret'ine borçlu olan bir şiir coğrafyasını içerir. Öte yandan, şiirin mütemmim cüzü olan 'yalnızlık dokusu'nun, hayat karşısında, şair ufkuna ateşleyici bir mekanizma, yeni bir hararet unsuru biçiminde yansıdığı gözlerden kaçmaz.

Alaeddin Özdenören'in "Bütün Şiirler"i toplam 144 sayfa.. 9 forma tutan bu birikim, 45 yıllık bir şiir deneyimi için az sayılabilir. Ve şair de bunun farkında ki; hemen hemen her görüşmemizde bana, "Yazacak çok şey var!" demeyi sürdürüyor..

"Adını bıraktım bir saat öteye" gibi, fizikötesi duyumu kuvvetlendiren ve doğrusu insanı heyecanlandıran bir mısranın şairinden de, biz okuyucuları bunu bekliyoruz zaten...


28 Nisan 2003
Pazartesi
 
İHSAN DENİZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED