AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Paşam aslında ne demek istiyor?

Paşam çok dolu, çok birikimli, çok entelektüel... Ekonomiden siyasete, tarihten sosyolojiye, her konuda fikri var.

  • Alırsın yeşil boyayı, basarsın kağıda, al sana dolar...

  • İslamda hacı-hoca yoktur, mezhepler yoktur, Alevilik yoktur.

  • Öcalan'ı asmayarak cezalandırıyoruz; çok kötü şartlarda yaşatıyoruz onu, hali perişan.

  • Bizi AB'ye almayacaklar. Zaten 33 bin insanımızı da AB öldürdü, PKK örgütünü AB kurdurdu.

  • Düğüne giden dindar bir kadın ısrar üzerine oynamaya başlar; önce 'Allahım günah yazma' der, müzik hızlanınca da 'Allahım ister yaz, ister yazma' der...

  • Dünyanın hiçbir yerinde rastlamadığım yobazlığı Brüksel'de gördüm; bayanların pantolon üzerine etek giydiği tek yer burası.

  • Başörtünün dinle alakası yoktur.

  • Duydum ki içinizde az da olsa basın mensubu varmış; sizi dışarı çıkarmıyorum, ama konuşulanları dışarı sızdırmaya kalkmayın, başınızı belaya sokmayın.

    Ne diyebiliriz ki?

    Pes...

    Bundan bir yıl mukaddem, "Bu Avrupa Birliği bize yaramaz, varıp Amerika'yla ve bölgede yalnızları oynayan Rusya'yla iş tutalım, hatta gerekirse İran'ı yanımıza alalım" dediğinde kıyamet kopmuş, Türk entelijansiyası Paşa'nın aslında ne demek istediğini tartışmıştı haftalarca.

    Paşa'nın ne demek istediği açıktı oysa.

    Bugün de aynı şeyleri söylüyor.

    "Türkiye AB hedefinden vazgeçsin..."

    Avrupa Birliği'nin olanca iğvasına karşılık, Paşa'nınki, nasıl derler, "daha rasyonel" bir teklif gibi görünüyor.

    Ben de karar mekanizmalarında söz sahibi olsam, dış politika rotasını öncelikle "bölgesel güç" olmaya doğru çevirir, uzak-yakın komşularımla ittifak yolları arardım.

    Ama bu, öyle görünüyor ki, "Avrupa Birliği ve demokrasi karşıtlığı" temelinde gündeme gelen (getirilen) bir ittifak arayışı.

    Buradaki belirleyici güç, her zaman olduğu gibi, Amerika.

    Dostumuz Amerika'nın demokratikleşmeye, hak ve özgürlüklere, hatta Avrupa Birliği sürecine karşı, içeride "tarihsel konsensus"un canlandırılmasına yönelik bir "manipülasyon" içinde olduğu artık sır değil.

    Paşam, geçen yılki konuşmasında, Avrupa Birliği'nin bir "hırıstiyan kulübü" olduğunu söylemişti.

    Prof. Erol Manisalı'dan da referans getirmişti.

    Oysa, Manisalı'dan çok çok önce başka profesörler de, örneğin Prof. Necmettin Erbakan da, bugün girmeye can attığımız Avrupa Birliği'nin bir "hırıstiyan kulübü" olduğunu söylemiş, bunu söylediği için de, bugün Orgeneral Tuncer Kılınç'la aynı stratejik hedefe atış yapan mensuplar tarafından tasfiye edilmişti.

    11 Eylül'den sonra yeni dünyada ortaya çıkan "Özgürlük mü, güvenlik mi?" tartışmasında, Amerikan kamuoyunun tercihini güvenlikten yana kullandığı ve bundan sonra ABD'yle ittifak yapacak ülkelerde "asayiş" mantığının ön plana çıkacağı/çıkarılacağı göz önüne alınırsa, Kılınç'ın sözleri yerini bulacaktır.

    Çünkü, Paşa'nın sözleri, kim ne derse desin, tarihi bir kırılma noktasına işaret ediyor.

    Türkiye, bu tarihten sonra, dış politika tercihlerini değiştirmek, AB hedefinden vazgeçmek ve "demokrasi" konusundaki referanslarını gözden geçirmek zorunda kalabilir...


  • 28 Nisan 2003
    Pazartesi
     
    MEHMET E. YAVUZ


    Künye
    Temsilcilikler
    ReklamTarifesi
    AboneFormu
    MesajFormu

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Röportaj | Karikatür
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED