AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Kürt sorunundan tesettür meselesine

Kürt sorunu, tesettür meselesi, imam-hatipler tartışması Türkiye'nin yaşadığı değişim dalgasının içinde bir "korunmalı adacık" oluşturuyor. Ve ülkede biteviye siyaset bu adacık içinden yapılıyor.

Türkiye, önündeki en önemli engelleri bu "toplumsal-siyasal sorun öbeği"ni nasıl aşacak?

AB yolunun ya da üyeliğinin bu konuda sisteme yardımcı, yol gösterici olacağını sanmak hayalcilik olur. Sorun da çözümü de içeride, iç dinamiklerde yatıyor; Türkiye'nin siyasi araçlarla merkeziyetçi, üçüncü dünyacı bir zihniyetle demokratik hesaplaşmasından geçiyor.

Fiilen kamu sahasını işgal etmekte olan kimliklerin siyasi bir çerçeve olarak dikkate alınması önerisi bazılarını hep rahatsız etti bu ülkede.

Uluslararası alanda ve ülkede yaşanan değişimin çok-kültürlü toplum modeline işaret etmesi, bu model ile çağdaş demokrasi anlayışı arasındaki paralelliği göstermesi bile yetmedi.

Zihinlerindeki sorun sürüp gitti.

Yeni ortak noktaların, değişimin ortaya çıkardığı ayrım noktalarını dikkate alarak üretileceğini görmek istemeyince, önce, değişim fikrini reddettiler.

Ardından değişimin dinamiğine işaret eden "hetorojen toplum" anlayışından, yani her toplumun farklı topluluklardan oluştuğu fikrinden çark ettiler.

En nihayet, değişimin ardında yatan toplumsal talepleri su yüzüne çıkarıyor diye siyasi kararlar ile toplumsal talepler arasındaki temsil ilişkisini ifade eden klasik demokrasiden bile taviz verdiler.

Askeri çıkışları, müdahaleleri bu yolla meşrulaştırdılar. Türkiye derin bir siyasal, toplumsal ve kültürel kriz içine düşmesinin fikri mimarları oldular.

Çok kültürlü bir toplum inşaası, devletin bu çok kültürlülüğü dikkate alarak yeniden yapılanması fikri bu çevrelere rahatsızlık vermeyi sürdürüyor.

Gazete, ve üniversite köşelerinde sık rastlanan bu "diğerleri", sıradanlığın, vasatlığın, fırsatçılığın, ilkesizliğin ve bunların ayrılmaz parçası olan şarklı kompleksinin sıradan ürünleridir. Belki haklarında kalem oynatmaya değmez.

Ama dinozorların, işin mimarlarının durumu farklı.

Onların içinde bulundukları hal ciddidir.

Siyasi olduğu kadar psikolojiktir.

Onlar korku, endişe ve tedirginlik üzerine inşa ediyorlar varlıklarını...

Her totaliter zihin gibi ara nokta bilmeksizin ya korku vermek istiyorlar ya korkuyorlar... Ya endişe saçmaya çalışıyorlar ya endişe ediyorlar...

Korkular, endişeler belki meşrudur.

Ama, bir zamanlar ünlü profesörün "çağdaş, demokrat, özgürlükçü olacağız derken insanları din, mezhep ve dil kavgalarıyla dolu bir Yeni Ortaçağ'a sürüklemenin uçurum kenarlarında dolaşan yerli ve yabancı salaklar..." ifadesinde olduğu gibi siyasi bir üslup, bir varoluş koşulu haline getirilmemişse meşrudur.

Belli...

Dil, mezhep, dil kavgaları ve içine kapalı topluluklardan duyulan bir korku var ortada... Çokkültürlülük anlayışına itiraz, bunu savunanlara açılan, başta 'pusu' olmak üzere her tür şark kalleşliğini içeren 'kan davası' bu yüzden...

Oysa, az buçuk bilgisi ya da siyasi sezgisi olan her insan, kimliklerin içine kapanma eğilimiyle çokkültürlü toplumun aynı şey olmadığını bilir. Tersine; çokkültürlülüğün içe kapanma tehlikesinin panzehiri olduğunu, aşırı cemaatleşmenin çokkültürlü toplumla aşılabileceğini görür.

Çokkültürlü toplumsal düzen karşılıklı kabule dayandığı oranda bireyi yeniden tanımlar ve ait olduğu dünya içinde ve o dünyaya karşı özgürleştirir, çünkü.

Doğru orantı içe kapanma ile çokkültürlülük arasında değil; içe kapanma ile dışlanma arasındadır. Kimlikler karşılıklı oluşur. Hiçbir birey kendi kimliğine tarih dışı, toplum dışı bir hattan ve kendisi üzerine düşünerek ulaşmaz. Onu tanımlayan, tasnif eden başkalarının tavırları ve davranışlarıyla ulaşır.

Kısacası, aşırı cemaatleşme eğilimi, kimliklerin birbirini karşılıklı olarak reddettikleri bir düzenin adıdır. Çokkültürlü toplum ise bu kimliklerin birbirlerinin karşılıklı olarak kabul ettikleri toplumun adı.

Bugün yaptıkları ise, korktuklarını, yani cemaatleşmeyi besleyerek demokrasiye, özgür zihne ulaşmamızı geciktirmekten başka bir şey değildir.


20 Ağustos 2004
Cuma
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED