YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan


  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Koç'tan Çinli mantığı

Fantezi belki ama, Çinliler bir savaş ihtimalini şöyle değerlendirirlermiş: Diyelim 250 milyon nüfuslu bir düşman ülke... Savaş anında karşılıklı 250'şer milyon insan öldürülse, düşman nüfus sıfırlanırken daha geride 750 milyon Çin'li kalacak... Yani nüfusu güçlü olan kazanacak.

Rahmi Koç da "nüfus"tan değil belki, "nefes"ten bahsederek benzeri bir şey söylüyor: "Nefesi güçlü olan yaşayacak, nefesi yetmeyen tasfiye olacak."

Koç Holding Tüketim Grubu Başkanı Cengiz Solakoğlu da aynı tonda konuşuyor: "Çok sayıda şirket geldi ve bizi alın dedi, Ama ilgilenmiyoruz....Bankaların eline geçecek çok sayıda şirket olacağını sanıyorum."

Anlıyoruz ki Koç, ne kadar kaybetse ayakta kalacak, ama öte yanda müthiş bir tasfiye-yok oluş süreci yaşanacak.

Geçen yıl İzmir'de 5 bin işyeri kapanmış. Hazır giyimde 30'un üzerinde fabrika ve 350 fason atölyesi devre dışı kalmış. Son altı ayda 120 bin insan işini kaybetmiş.

Bunlar suyun içine başı sokulup da nefesi yetmeyenler...

Solakoğlu'nun sözlerine bakılırsa, önümüzdeki dönemde daha pekçok şirket, kredi aldığı bankalara gelecek ve "Bittim, neyim varsa senin olsun" diyecek.

Görülen o ki meydanı en güçlülere bırakan bir tasfiye süreci yaşanıyor.

Yakında Türkiye'nin büyük çoğunluğu en güçlülerin işçisi ya da fason üreticisi haline gelecek.

Sadece mahalle bakkalı ya da organize sanayi bölgesi esnafı değil yok olmakta olan, KOBİ'ler topun ağzında... Anadolu Aslan'ı, Kaplan'ı suyun altında nefesi yetmeyenler arasına girecek...

Aylık 32 milyonla yaşayanların yüzdesi büyüyecek Türkiye'de...

Yani açlık sınırının altında yeni milyonlar oluşacak.

ATO Başkanı Sinan Aygün'ün serzenişini kim görmezden gelebilir:

"Bizim sırtımızda oksijen tüplerimiz, ayaklarımızda yüzgeçlerimiz yok. Biz küçük tüccarlarız. Sayın Koç'a kırıldığımızı belirtmek istiyorum. Türkiye Rahmi Koç ve iki kişiye kalırsa ne olur!"

Ne olur?

10 milyonu Koç'un, 10 milyonu Sabancı'nın, bilmem ne kadarı Karamehmetler'in ve Doğan Grubu'nun işyerlerinde çalışan bir Türkiye olur...Geride daha milyonlar olduğuna göre, eldeki işçinin hiçbir pazarlık gücü bulunmaz... "Geçinemiyorum" diyenin yerine milyonlarca işçi sıraya girer... Onunla da terbiye edilemezse sırada eski Doğu Bloku ülkelerinden gelip aylık 20 dolara çalışan milyonlar çağırılır... Yeme de yanında yat!

Bizim medyadan biliyoruz.

Can Ataklı şimdi nereye gitsin, ya da Ahmet Vardar? Sabah'tan ya da TGRT'den atılan yüzlerce basın işçisi...

Bunun peşinden sosyal sancılar sökün edecek...

"Aç insan"ın patlaması yaşanacak.

Hükümet açısından, Koç açısından mevcut programı uygulamanın bir anlamı olabilir. Ne de olsa Koç, tünelin öteki ucunu görüyor. Ama tünelin öteki ucunu göremeyen milyonlarca insan var Türkiye'de... Hepsinin sonu suyun altında boğulmaksa, böyle bir programı uygulayıp boğulmanın ne anlamı var, diye sormakta haksız sayılmaz insanlar.

ATO Başkanı boşuna çığlık atmıyor:

"İşçimizi atacaksak, fabrikamızı kapatacaksak, ben bu programı desteklemiyorum."

Böyle bir çığlığın cevabı "Nefesiniz yetmezse boğulmaya mahkumsunuz" olmamalı. Koç'un söylemine bir de sinsi bir gülüş ekleseniz, olan bitenden kendi hesabına müthiş sonuçlar bekleyen bir para babasının profili ile karşılaşırsınız.

Sabancı bile, nefesi güçlülerden olduğu halde "Türkiye'nin gerçeklerinin tepesinde açlık, işsizlik var. Yatırımlara muhakkak devam edilmeli. Yalnız yatırım değil, ihracata dönük yatırımlar sürmeli" diyor.

Türkiye bir çığlıklar ve "altta kalanın canı çıksın" ülkesi haline geldi.

Hitler'in gaz odalarını anlatan bir tiyatro eseri okumuştum. Bir gaz odasına insanlar çoluk çocuk, kadın doldurur, kapılar kapanır ve gaz verilirmiş. Sonra kapılar açıldığında en altta çocukların, onun üstünde yaşlıların, daha üstte kadınların, en üstte de güçlü kuvvetli erkeklerin bulunduğu, ama hepsinin can verdiği görülürmüş.

Koç'un nefes dayanıklılığı testi böyle bir dizilişi andırıyor. Koç'un kendisini "nefesi güçlüler"den saydığı muhakkak. Ve bu durum, insani planda gerçekten sakil bir görüntü arzediyor.

Ekonominin dümen başındakiler de Koç gibi mi görüyorlar programın sonunu ve toplum olarak nasıl bir bedel ödeyeceğimizi planlıyorlar, bunu bilmek isterdik. Yani ne kadar insan işçileşecek, ne kadarı işsizleşecek, ayakta kaç kişi kalacak ve onlarla Türkiye nefes alabilecek mi? Yani Koç nefes alınca bizler de almış olacak mıyız?

Bir bilen varsa söylesin lütfen!

Sayın Ecevit, Sayın Bahçeli, Sayın Yılmaz, siz sorumlu musunuz bu olan bitenlerden lütfen ses verin!


19.ŞUBAT.2001


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Taşgetiren

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...