YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Tehlikeli bir yöneliş

Amerika'nın durduk yerde Bağdat'ı vurması elbette 'sembolik'; bunu ilgili taraflara önbilgi sunmadan yapması da öyle. Başbakan Bülent Ecevit bu bilgilendirme eksikliğinden haklı bir alınganlık içerisinde; ABD, Irak'la en geniş sınırlara sahip 'stratejik müttefiği' Türkiye'ye bu saldırıyı önceden duyurmalıydı. Acaba ABD neden böyle bir ihmalde bulunmuş olabilir?

Bu sorunun bir genel cevabı var: ABD sadece Türkiye'yi değil –İngiltere dışında– bütün müttefiklerini askeri harekâtla ilgili karanlıkta bırakmayı tercih etti. Onay almak bir yana, BM yönetimini haberdar etmediği de biliniyor. Bu saldırı, yeni Amerikan yönetimi açısından, "Ben istediğimi yaparım" mesajının ilgili başkentlere ulaşması amacıyla düzenlenmişe benziyor.

Türkiye'nin askeri harekât konusunda bilgilendirilmemesinin bize özgü sebepleri olduğunu da kabul etmemiz gerekiyor. Türkiye, Batı ittifakı içerisinde bulunup da Bağdat'ta büyükelçi düzeyinde temsil edilen tek ülke. Epey uzun bir süre ambargonun delinmesine direndiği halde, son zamanlarda çeşitli vesileleri kullanıp Irak'la yakınlaşmanın yollarını aradığını belli ediyor. Başbakan Ecevit'in Irak yönetimine sempati ile baktığı (hiç değilse antipati duymadığı) biliniyor. Bağdat'a inecek uçaklara hava sahasını kullandırıyor Türkiye ve 'insani yardım' mazeretiyle kendi uçaklarını da gönderiyor. ABD yönetiminin saldırıdan Türkiye'yi haberdar etmemesine, bu açıdan, fazla şaşmamak gerekiyor.

Aslına bakılırsa, Türkiye, Irak politikasını, onbin kilometre uzaktaki ABD'den bağımsız olarak belirlemekle yanlış bir iş yapmıyor. Irak bizim komşumuz. Türkiye, Irak'a, doğru dürüst kaydı tutulmayan sınır ticareti hariç yılda iki milyar dolarlık ihracat gerçekleştiriyordu ambargo öncesinde. Irak'la ticaret Güneydoğu Anadolu ekonomisi için hayati değerde. Ambargo yüzünden çalışmayan Yumurtalık boru hattının getirdiği kayıp da büyük. Irak halkının ambargo yüzünden uğradığı mağduriyet, gıdasızlık ve ilâçsızlıktan meydana gelen ölümler, tahammül edilemez boyutlarda. Körfez Savaşı öncesi Irak'a her türlü silâhı satan, biyolojik ve kimyasal silâhlar için gerekli hammaddeyi sağlamakta nazlanmayan ABD'nin, şimdilerde Saddam Hüseyin'i bahane olarak kullanması da rahatsız edici.

Sorun şu: Türkiye, ABD ve Batı sistemiyle ittifakı yüzünden Irak'a, Irak'la olan ekonomik ve sıhriyet bağları yüzünden de Batı'ya karşı görevlerini yerine getiremiyor. 'Arasat'ta manzarası, üstünlük olarak kullanabileceği ilişkilerini, Türkiye'nin aleyhine işletiyor. Oysa, benzer bir durumda olan Ürdün, Irak'la bağlarını Batı'ya, Batı'yla samimiyetini de Irak'a karşı 'üstünlük' olarak kullanabilen iyi bir örnek...

Saldırının dünyadan habersiz gerçekleştirilmesinin Türkiye'ye bakan yüzü bu. Ancak, daha ilk günden dünya basınında yer alan bir başka iddia var ki, herkesi telâşlandırması gereken asıl o: Amerikan askeri yönetiminin, 'no-fly zone' olmayan bir bölgeye yapıldığı için 'rutin' sayılmayacak bu saldırıyı, George W. Bush'a haber vermeden başlatması... İddiaya göre, Meksika'yı ziyaret etmekte olan Bush, tıpkı Bülent Ecevit gibi, saldırıyı televizyondan öğrenmiş...

Bizzat George W. Bush tarafından itiraf edilmedikçe doğruluğundan emin olamayacağımız bu iddia, eğer kırıntı miktarı gerçekliğe sahipse, nicedir endişesini taşıdığımız bir olumsuz gelişmeyi akla düşürüyor. Bu gelişme, Türkiye'de yaşanan sivillerin geri plana çekilmesi sürecinin hiç akla gelmeyecek başka ülkelere de sıçraması ihtimalidir. 'Kuvvetler ayrılığı' ilkesinin geçerli olduğu, başkanlık sistemi sayesinde erklerin birbirine müdahale edemediği bir yönetim tarzını başarıyla sürdüren ABD'de, Irak'a 'rutin dışı' bir saldırı sivil yönetime duyurulmadan yapılabiliyorsa, bu iyiye doğru bir gidiş sayılamaz.

Türkiye'nin, 'yeni dünya düzeni' için bir deneme alanı olarak kullanıldığı kuşkusunu, epey bir süredir, içimizde taşıyoruz; Irak'a saldırı o kuşkuyu pekiştiriyor. Yeni düzen arayışları için Türkiye'yi kobay olarak kullananlar, aynı süreç içerisinde Türkiye'nin hayati bütün dengelerinin yerlebir olduğunu da, umarız, dikkate alıyorlardır.

Sonra, onun adı 'yeni düzen' olamaz; bayağı uzun zamandan beri Irak öyle bir sistemle yönetilmiyor mu zaten?


19.ŞUBAT.2001


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...