Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde bir ayı aşkın süredir devam eden başörtüsü yasağını yakından takip eden Mazlum-Der, Hak İhlalleri İzleme Komitesi yasakla ilgili bir rapor hazırladı. Raporda öğrencilerin yasak yüzünden uğradıkları haksızlıklar ve yasağın geldiği boyut gözler önüne serildi. Her gün öğrencilerle birlikte Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin kapısında bekleyen ve öğrencilerin karşılaştıkları her türlü haksızlığı yetkililerle ve öğrencilerle görüşerek rapor haline getiren Mazlum-Der Hukuk Danışmanı Av. Gülden Sönmez ve Aydın Durmuş, raporda hak ihlalleriyle ilgili şu görüşe yer verdiler:

Kronik bir hak ihlali

"Derneğimiz, yıllardır süregelen ve şu anda İlahiyat Fakülteleri'nde yaşanmaya başlayan başörtüsü yasağının, açıkça kronik bir insan hakları ihlali olduğu görüşündedir. Ülkemiz insanının seviyesi insanlığa birçok kazanımlar getirecek bir düzeyde olmasına karşın, bu tür ilkel yasaklar ve tahammülsüzlükler yüzünden önümüz tıkanmış durumdadır. Derneğimiz bir an önce bu sorunun ortadan kaldırılması için yaşanan hak ihlallerini bir rapor haline getirmiştir". Üç ana başlık altında toplanan raporun giriş bölümünde başörtüsü sorunu ve durum tespiti, ikinci bölümde yasakla ilgili yapılan çalışmalar son bölümde ise Mazlum-Der 'in yasakla ilgili görüşleri yer alıyor.

Sesimizi yükseltelim

Mazlum-Der hazırladığı raporda Marmara Üniversitesi'nde uygulanan başörtüsü yasağı ile ilgili yaptıkları çalışmalar sonucunda elde ettikleri gözlem ve sonuçları ise şöyle sıralıyorlar:

"Yapılan araştırmalar sonucu, artık her kesimden insan ortak olarak, İlahiyat Fakülteleri'ne kadar sıçrayan başörtüsü yasağının üniversitelerde sona ermesini istemektedir. Yine aynı şekilde hemen her kesimce bilim ve öğrencilerin özgürlüğü için engel kabul edilen YÖK'ün kaldırılması talep ediliyor. İlahiyat Fakülteleri'nde ve diğer üniversitelerde yaşanan başörtüsünün temelinde YÖK'ün rol aldığı ortadadır. Ayrıca üniversitelerde yapılan keyfi uygulamalar neticesinde eşitlik ve adalet ilkesi ihlal edilmektedir. Bireyler arasında dil, din, ırk, renk ve cinsiyet ayrımı yapılamaz koşulu bu yasakla birlikte kökten dinamitlenmiştir.Yargı yolları kapatılarak hukukun yolu tıkanmıştır. Yargı ve yürütme erki Türkiye'yi bu ayıptan kurtarmak için acilen harekete geçmelidir. Bu anlamsız yasağın sona ermesi için herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Bu konuda en yoğun çalışmayı da en başta sivil örgüt temsilcileri yapmalı, seslerini yükseltmelidirler"

Tercihe zorlandılar

Marmara Üniversitesi'nde yasakla ilgili durum tespitleri yapan avukat Gülden Sönmez ve Aydın Durmuş'un ortaklaşa hazırladıkları rapordan çarpıcı gerçekler:

KAMPÜSE GİRİŞ YASAĞI: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde 10 Ocak itibariyle eğitim ve öğretim durmuştur. Yaklaşık bin 500 kız öğrenci bugüne kadar devam ettikleri okullarına başörtüsü yasağı yüzünden alınmamış, kampüs girişinde bekleyen polisler tarafından, öğrenciler kapıdan geri çevrilmişlerdir. Bunun üzerine bin 100 erkek öğrenci de kız arkadaşlarına yapılan bu uygulamayı hukuka aykırı bularak yasak sona erinceye kadar derslere girmeme kararı almışlardır.

MUHATAP BULAMAMA: Öğrenciler okul önüne geldiklerinde okula artık alınmayacaklarını beyan eden güvenlik görevlilerine gerekçe sorduklarında okulun kampüs giriş duvarına asılmış kağıt gösterilmiştir. Bu kağıtta herhangi bir imza veya mühür olmadığı, hiçbir resmiyet içermeyen bir beyandan ibaret olduğu tarafımızca tespit edilmiştir. Öğrenciler hiçbir şekilde içeri girip idari makamlarla, okul yetkililerince görüşme imkanı bulamadıklarını beyan etmişlerdir.

HUKUKİ YOLUN BAŞLATILMASINA ENGEL: Hukuki süreçte hakkını aramak ve yargı yoluna başvurmak isteyen öğrenciler, idari dava açmaları için öncelikle idari makam ile fakülte dekanlığı ile yazışmaları gerekmektedir. Ancak bu haklarını kullanmaları fiilen engellenmektedir.

TERCİHE ZORLANMA: Öğrencilerin yoğunlukla şikayetçi oldukları konuların başında okul idaresi tarafından inanç ve eğitim hakkı konularında herhangi birine tercih etmeleri hususunda zorlanmaları olmuştur.

SAĞLIK PROBLEMLERİ: Okula alınmayarak her gün sabahtan akşama kadar öğrencilerin okul önünde bekletilmeleri fiziken sakıncalıdır. Bu arada bazı öğrencilerin aileleriyle başörtüsü yasağı yüzünden sorunlar yaşadıkları ve bu öğrencilerin üzgün ve huzursuz oldukları gözlenmiştir.

EMNİYET GÖREVLİLERİNİN BASKISI: Öğrenciler okul önünde haklarını aramaya çalıştıkları halde, sürekli polislerle karşı karşıya geldikleri ve bu baskıların erkek öğrenciler üzerinde çok daha fazla yoğunlaştığı tespit edilmiştir.

AYRIMCILIK YASASI İHLALİ: Yasak yüzünden uzun süredir ortak kullanılan ana kapının kız öğrenciler için iptal edilerek bir ayrımcılık yapıldığı ve kız öğrencilerin okulun yan kapısından alınmak istendiği görülmüştür.

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINA ENGEL: Yasak ile ilgili görüşmek istediğimiz okul yetkilileri tüm girişimlerimizi reddetmiştir. 4 hafta süren ısrarımızın ardından dekan vekilinin yardımcısı ile Hukuk Bölüm başkanı ile görüşerek sorunları karşılıklı konuşabildik.