YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan


  Arşivden Arama

 

 

Alaca karanlıktaki Türkiye

Ne kadar yoğun günler yaşıyoruz. Türkiye telaş içinde, alaca karanlıkta bir yerlere akıp gidiyor. Her gün yüreğimiz daha hızlı çarparak uyanıyoruz, acaba bugün hayatımızın önüne ne tür "utanç" duvarları örülecek, geleceğimiz üzerine ne yalanlar söylenecek diye ödümüz kopuyor. Görüldüğü gibi, Türkiye kalbi olanlar için son derece "riskli" bir ülke. Aman kalbinize dikkat!

Kimi zaman, "galiba hukuksuzluk bitiyor, Türkiye ayaklarının üzerine dikilerek küresel dünya ile buluşuyor" diye umutlanıyoruz. Kimi zaman da, tıpkı "Susurluk" davasında olduğu gibi, kala kala elimizde "küçücük bir Susurluk" kalıyor ve bütün umutlarımız yerle bir oluyor. Meğer, Susurluk diye bildiğimiz, o devletin kılcal damarlarına kadar sızmış olan "çete-mafya-siyaset" üçgeni, birkaç adamdan ibaretmiş...

Meğer, zihinlerimizdeki Susurluk sorularının ardındaki karanlık bağlantılar, "derin cinayetler" birer masaldan ibaretmiş.

Meğer, MİT'ler, JİTEM'ler, Yeşil'ler bir başka ülkeden tatil için Türkiye'ye gelip, "muhabbet" olsun diye ortalarda dolaştıktan sonra "hayal" ülkelerine geri dönmüşler.

Belki, Türkiye'nin Susurluk diye bir ilçesi bile hiç olmamıştır. Eminim, o ünlü kazada hurdaya dönen muhteşem Mercedes'in bagajından çıkan "Uziler" de, "hayal ülke"nin emniyetine aittir.

Öyle anlaşılıyor ki, toplumsal bir hafıza kaybıyla karşı karşıyayız. Sahi, birkaç yıl önce gazete manşetlerinden inmeyen, ismi dilden dile dolaşan emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ü hatırlayan var mı? Peki, 28 Şubat'ın ünlü paşası emekli general Teoman Koman diye birisini duydunuz mu? Duymadınız, çünkü onlar hiç olmadılar... Kimse de onları görmedi, duymadı, bilmiyor...

İşte, küçücük bir Susurluk... "Devletimiz varolsun, milletimiz sağolsun..."

Toplumun hukuk tanımaz yöneticilerin insafına terkedildiği, yasaların sadece güçsüzlere uygulandığı "alaca karanlık Türkiyesi", sadece bunlardan ibaret değil elbette.

Örneğin, iki HADEP'li yöneticinin 25 Ocak 2001 tarihine Silopi Jandarma İlçe Komutanlığı'na gittikten sonra ortadan kaybolması, müthiş bir ürküntünün habercisi gibi duruyor önümüzde. Türkiye'yi nasıl bir geleceğin beklediğinden emin değiliz hiçbirimiz.

Peki ama, kim ülkeyi yıllardan beri süren bu "utanç"tan kurtaracak? Ülkemizden, insanlarımızdan, yöneticilerimizden emin olamayacak mıyız?

Yoksa, her gün bir başka yerde, bir başka Susurluk'u yaşamak kaderimiz mi olacak?

Bu kadar umutsuzlukların yaşandığı bir ülkede, "Hiç mi umut ışığı yok" derseniz, elbette var. Örneğin, son dönemde toplumsal güvenin simgesi haline gelen Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in bir hukuk adamı olarak sergilediği çağdaş demokratik çizgi, içinde yaşadığımız karanlık tabloda bir umut ışığı olarak önümüzde duruyor. Yeni dönemde, beleşçiler ve hukuksuzluğa alışanlar için, saydamlığa ve hukukun üstünlüğüne alışmak kolay olmayacak elbette. Ama küresel dünya vatandaşı olmanın başka bir yolu da yok.


19.ŞUBAT.2001


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet Ocaktan

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...