IMF'den kredi alabilmek için sunulan niyet mektubunda 2004 yılana kadar devam edecek acı reçeteler ortaya konuldu.

Hükümet, IMF'ye 10. gözden geçirme incelemeri kapsamında sunulan 30 maddelik niyet mektubunda, 2002-2004 yıllarına kapsayan yeni bir istikrar programı hazırladığını belirterek, bu programa IMF'den destek vermesini istedi. Hükümet, sözkonusu niyet mektubunda, 2002 yılında ilişkin kemerleri daha çok sıkma sözü de verdi.

IMF'ye verilen mektupta, "11 Eylül olayları nedeniyle 2002-2004 dönemini kapsayan yeni bir güçlendrilmiş program hazırlanıyor. Program yıl sonundan önce tamamlanıp IMF'ye sunulacak" denildi. Programla birlikte, enflasyonun 2002 yılı sonunda yüzde 35'e, 2003 yılı sonunda yüzde 20'ye, 2004 yılı sonunda da yüzde 12'ye düşürülmesi öngörülüyor.

Zam, vergi, emeklilik sözleri

IMF'ye sunulan ek niyet mektubunda, 2002 yılına ilişkin çok ağır sözler de verildiği görüldü. Örneğin, sadece aralık ayında KİT'lere 100 trilyon liralık zam yapılırken, KİT zamları 2002 yılı boyunca da devam edecek. ATV, Motorlu Taşıtlar Vergisi, Özel İşlem Vergisi oranları reel olarak arttırılacak. Doğalgazın metreküpüne 12.500 liralık ATV getirilecek. TCDD'nin, THY'nin, DHMİ'nin zarar eden hat ve alanları kapatılacak.

Ek niyet mektubunda, Başbakan Ecevit karşı çıktığı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün İl Özel İdareleri'ne devredilmesi konusunda söz verilmesi de dikkat çekti.

Derviş: Umutsuz olmamak lazım

Devlet Bakanı Kemal Derviş, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (ASAD) dergisinde yer alan röportajında, yaşanan ekonomik kriz ve ülkenin geleceğine ilişkin değerlendirmeler yaptı. Programın başarıyla uygulanması sonucunda ekonomide istikrarın sağlanacağını, uzun vadede sürdürülebilir büyüme ortamının hazırlanacağını ifade eden Derviş, şu değerlendirmeyi yaptı: "Enflasyonsuz bir Türkiye'de toplumun bütün kesimlerinin refah düzeyleri daha sağlıklı biçimde yükselecek, istihdam ve verimlilik artacak, gelir dağılımı daha adil olacaktır. Umutsuzluğa kapılmak yerine artık ranta dayalı sistemi terk edip, üretime dayalı bir modele geçme zamanı gelmiştir. Hep beraber inanır, güvenir ve eşgüdüm içinde çalışırsak, Türkiye gelecekte yükselen pazarların ve sanayileşmiş dünyanın adayları arasında lider olacaktır."