|
|
Terör kimin terörü Adalet kimden gelecek
Dünyanın son üç aydır içinde bulunduğu sıkıntıların nedenlerine bakan Tezkire ısrarla soruyor: Terörün ve adaletin ardında 'kim' var?
İki aylık düşünce dergisi Tezkire'nin son sayısında 11 Eylül saldırıları ve ABD'nin Afganistan'a saldırısı üzerine soğukkanlı değerlendirmeler yer alıyor. Derginin kapağındaki "Kimin Terörü? Kimin Adaleti?" başlığı, konuların hangi eksen etrafında tartışıldığını işaret ediyor. Amerika ve ötekiler ikileminde kalmadan ve serinkanlı analizlerin yer aldığı Tezkire'de, savaşın arkaplanına ilişkin önemli bilgiler veriliyor. İslam fobisi canlandı Tezkire'de 11 Eylül'ün ardından Avrupa ve ABD'de İslam'a, müslümanlara, doğululara karşı gösterilen olumsuz tutum, ABD'den Havva Güney, Almanya'dan M. Yılmaztürk, Hollanda'dan Ayşe Güveli'nin yerinde gözlemleriyle okurlara sunuluyor. Dergide Prof. Ahmed Davudoğlu ile 11 Eylül ve sonrası üzerine geniş bir röportajın yanı sıra ünlü İspanyol müslüman Abdulkadir es-Sufi'nin Taliban ve Usame bin Ladin'le ilgili oldukça ilginç bir yazısına da yer veriliyor. Dergide Gökhan Özcan "28 Şubat değil, Global 12 Eylül", Sadık Güneş "Küresel Savaş-Küresel Medya", Cemalettin Haşimi "İnsanlık ve Terör: Liberal Hurafeler Dünyası", Murat Güzel "Terörün Adaleti", Recep Karagöz ise "Türkiye'den Almanya'ya göçün kırk yılı başlıklı" yazılarla katkıda bulunuyorlar. 11 Eylül bahane Hasan Kösebalaban "Taliban, Petrol ve Çin" başlıklı yazısında Afganistan'a yönelik müdahalenin arkaplanında doğalgaz başta olmak üzere enerji kaynaklarının denetimi politikasının bulunduğunu belirtiyor. Amerikan şirketlerinin doğalgaz boru hattı projesi çerçevesinde Afganistan'daki faaliyetlerinin yanı sıra Taliban'ın Çin ile ilişkilerinin de ABD müdahalesini hızlandırdığını ifade eden Kösebalaban, Çin'in İran ve Pakistan'la iyi ilişkiler içerisinde olmasının ABD'yi tedirgin ettiğini, bu nedenle ABD'nin başta bölgede kalıcı üsler elde etmek için bir askeri müdahale imkanı aradığını kaydediyor. ABD'nin Afganistan operasyonunun zamanlamasının iyi ayarlanmış olduğunu belirten Kösebalaban, Afanistanda istikrarın sağlanması ve bu istikrarı sağlayacak rejimin Amerikan güdümünde olmasının Orta Asya'daki Amerikan çıkarlarının sürekliliği açısında önemli olduğunu vurguluyor. Askeri operasyon sonucunda Pakistan ve Özbekistan'a yerleştirilecek ABD ve İngiliz askeri varlığının Orta Doğu'daki gibi kalıcı olacağını belirten yazar, "11 Eylül olayları Amerika'ya gerekli bahaneyi tam da ihtiyacı olduğu bir zamanda sağlamış oldu" diyerek noktalıyor yazısını. Tarihin petrole bulanmış en kirli savaşı İbrahim Karagül ise 11 Eylül'den sonra ABD'nin küresel bir savaş deklarasyonunda bulunduğunu, Afganistan'a yapılan müdahalenin aslında Ladin'le ve Taliban'la ilgili olmayıp dünya düzeninin yeniden kurgulanmasıyla ilgili olduğunu vurguluyor. Karagül, ABD'nin İslam dünyasında da yeni bir yapılandırma projesini yürürlüğe koyduğunu savlıyor. Buna göre İslam dünyası yakın gelecekte küresel bir 28 Şubat ile yüzyüze. Savaşın Afganistan'la sınırlı kalmayacağını, Irak, Somali, Yemen gibi ülkelerin de sırada olduğunu belirten Karagül yazısında Amerika'nın devlet siyasetini yönlendiren ya da etkileyen güçleri de analiz ediyor. Bush'un kadrosunu 'Şahin Kadro' olarak niteleyen Karagül, kadroda soğuk savaşın kurtlarından pek çok ismin yer aldığını hatırlatıyor. Türkiye ve İran'ın bölgedeki rolünü de tartışan Karagül, iki ülkenin yer aldıkları ittifaklar bağlamında avantajlarını ve dezavantajlarını irdeliyor. Türkiye'nin Mavi Akım projesiyle Rusya'ya bağımlı hale geldiğini, bölgede Rusya'nın elinin güçlendiğini ifade eden Karagül, "Mavi akım projesi Türkiye ile Orta Asya ülkeleri ve enerji kaynakları arasına Rusya'yı öyle bir yerleştirdi ki, Ankara'nın Moskova'nın referansı olmadan bölgeye ulaşması imkansız hale geldi" ibaresini kullanmayı yeğliyor. Anglo-sakson dünya hegemonyası ile petrol ve silah lobilerinin yeni bir sömürge savaşı başlattıklarını belirten Karagül, "Afganistan'da başlayan ve bütün Orta Asya'yı ve Orta Doğu'yu etkisi altına alacak olan bu savaşın dünya tarihinin en kirli savaşlarından biri" olacağını vurgulamadan geçemiyor.
|
|
|