T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Bir adım ilerisi karanlık

"Kapadokya'dan esinlenerek özel inşa ettirdiği" mağaralarda ele geçmemeye çalışan Üsame bin Laden'in, Afganistan dağlarında 40 'nükleer araştırma tesisi' olduğunu duydunuz mu? Her iki bilgi de dünkü Türk gazetelerinde yer aldı. Savaş gücünden geri kalmayan 'muazzam propaganda gücü' eşliğinde, ABD, hiçbir itiraza aldırmadan, başta konulan hedeflere doğru adım adım yürüyor. İkinci hedef Irak; ABD, dünyanın en güçlü propaganda mekanizmalarını kullanarak, saldırısına moral zemin hazırlamakla meşgul.

Üsame bin Laden ve el-Kaide Afganistan'daki savaşın gerekçesiydi; "İşte kanıtlar" denilerek sunulanlar arasında, 11 Eylül'deki uğursuz eylemler ile el-Kaide örgütü arasındaki organik bağı somut biçimde ispatlayan, müthiş ikna edici kanıtlar bulunmadığını biliyoruz. Şimdiyse, 11 Eylül ile Irak arasında kurulmak istenen irtibatı besleyecek malzeme bulunamadığı için, ABD, Saddam Hüseyin'i köşeye sıkıştırıp dünya kamuoyunu arkasına takacak yeni bir bahane buldu bile: "Irak'ın elindeki kitle imha silâhları..." ABD, 11 Eylül'ün kendisine verdiği 'açık kartı' kullanarak, denetçilere ülke kapılarını açmaya yanaşmayacağı anlaşılan Irak'ı silâh gücüyle dize getirmek niyetinde...

Afganistan ve Irak'dan sonra Sudan, Yemen, Libya gibi ülkelerin de hedefte olduğuna dair senaryolar ABD basınından Türk medyasına da yansıyor. ABD'nin dur durak bilmeyen, sınır tanımayan öfkesi, elindeki savaş ve propaganda güçleri sayesinde, kendine başka hedefler bulmakta zorlanmayacaktır. Washington yönetimi, çerçevesi kimbilir ne zaman çizilmiş bir 'büyük dizayn programı'nı hayata geçirme şansını yakaladığına inanan bir grubun yönlendirmesiyle, yayılmacı emelleri gerçekleştirmeye hazırlanıyor.

Irak senaryosunda en önemli unsurun Türkiye olduğuna kuşku yok. Bu sebeple, yönetime yakın kalemler, Afganistan savaşıyla eşzamanlı başlattıkları propaganda faaliyetlerinde, Türkiye'nin ağzına çalınacak balı telâffuz edip duruyorlar: Musul ve Kerkük petrolleri ile Türkmenlerin Kuzey Irak'ta oluşan yönetime ortak edilmesi... IMF'nin uzattığı sürpriz desteği de unutmayalım. Bu arada, Türkiye'nin, Kıbrıs, AGSK, AB adaylığı gibi sorunları da, kimi 'havuç' kimi 'sopa' olarak, köşe başında hazır bekletiliyor. Ankara'dan şu sıralar 'aykırı' sesler çıkıyor ama, ABD'nin öfkesi Irak'a yöneldiğinde, Türkiye'nin ittifakta yerini alacağını tahmin etmek zor değil. Başlarda, "ABD'nin Irak mâcerasında yer almayı düşünmüyoruz" diyen İngiltere kısa sürede görüş değiştirdi; aynı durum Türkiye'nin de başına gelebilir.

Garip, ama gerçek: Amerika'yı yayılmacı yaklaşımından vazgeçirecek tek bir güç var, o da yine Amerika... Washington yönetimi içerisinde 'Afganistan sonrası' senaryoları yazan ve hedeflerin en başına 'Irak' adını yerleştiren bir klik olduğu biliniyor. Klik, başkan yardımcısı Dick Cheney, savunma bakanı Donald Rumsfeld ile adalet bakanı John Ashcroft üzerinde müthiş etkili Paul Wolfowitz, Richard Perle, James Woolsey gibi isimlerden oluşuyor. O muazzam propaganda gücü aslında bu kliğin emrinde ve Afganistan'la ilgili gelişmeleri hızlandıran da, vakit uzarsa 'Afganistan sonrası' senaryolarının çıkmaza gireceğini düşünen bu klik... İngiltere veya Türkiye gibi ülkelerin gelişmeleri durdurmada fazla bir kıymet-i harbiyesi yok; yönetimde çok güçlü temsil edilen bu 'savaşkan' odağı, ancak ABD sistemi durdurabilir...

Dünyayı fethe kararlı odak sınırlamalarının da elbette farkında ve kendisini durduracak iç dinamikleri felce uğratmak üzere bir dizi düzenlemeyi gerçekleştirmeyi becerdi. Geçmişte hiçbir 'monark' tarafından rüyası görülmemiş olağanüstü yetkilerle donatılmış bir başkanı var ABD'nin bugün ve başkanın tercihleri hepimizin hayatını etkileyecek sonuçlar doğurabilecek. Amerika'nın muhalif geleneğe sahip akademik çevreleri, aydınları, McCarthy dönemini andıran yeni düzenlemelerin kıskacı altındalar. Dünya ve ABD, âmiyaâe deyimiyle, tam bir 'kulampara sarması'na alınmış durumda.

Türkiye bu mâceracı odağın oyuncağı haline gelmemelidir. Dünyamızı koyu bir karanlığa mahkum edecek, insanlık onurunu zedeleyecek bir hayatı herkese dayatacak politikaları durdurmak için bir yol bulmak zorundayız. Uzun tarihi boyunca, dünya, bir avuç mâceraperest karşısında hiç bu kadar âciz duruma düşmemişti.

Ne yapıp edip bu çemberi kırmak gerekiyor.


30 Kasım 2001
Cuma
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED