T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Othello da Türk tezini destekliyor ya..

Bülent Ecevit, yine, DSP'li milletvekillerini ağlatan bir grup konuşması yaptı dün..

Mesela dedi ki..

-Bizi başbaşa bıraksalar, Kıbrıs konusu iki toplum için de, iki millet için de, bir sorun olmaktan kolaylıkla çıkabilir..

Daha neler söyledi biliyor musunuz?

-Kıbrıs yüzyıllarca Türkler'in yönetimi altında barış içinde yaşadı. 16'ncı yüzyılda, William Shakespeare, "Othello"da Kıbrıs'ın Türkler için öneminden söz etmiştir. Düşünün ki, 16'ncı yüzyılda bir İngiliz ozanı, Kıbrıs'ın Türkler için öneminden söz ediyor. Ama bugünkü İngiliz yöneticileri maalesef aynı anlayışı göstermiyor!..

Ecevit bu konuşmayı Ankara'da, DSP grubunda değil, İngiltere'de Shakespeare'in kenti Stratford-on-Avon'da yapsaydı, sanırım oralı halk da ağlardı..

Açıkçası DSP'li bir milletvekili olmak kolay değil..

"Kıbrıs sorunu"nu anlamak için, "Othello"yu, "Hamlet"i, "Venedik Taciri"ni falan da bilmeleri gerekiyor..

Biz konuyu dağıtmadan, Türkiye'nin haklı davasını savunan "çikolata renkli" kiralık asker Othello'ya dönelim..

Kuzey Afrika'lı (Mağribî) General Othello, Venedik'in hizmetindedir.. Venedik Senatörü Brabantio'nun kızı Desdemona da, Othello'ya aşıktır ve gizlice evlenirler..

Bu sırada Türkler (yani Osmanlı) Kıbrıs'a saldırır.. General Othello da, Ada'yı savunmakla görevlendirilir.. Desdemona ile birlikte, kuşatılmış Kıbrıs'a giderler.

Sonra işler, Hamlet'tekinden beter karışır.. Birbirlerini çekemeyen İago, Casio, Roderigo isimli kişiler, çeşitli entrikalar çevirirler.. Othello, Desdemona'yı, İago Roderigo'yu ve Emilia'yı öldürür.. Sonra Desdemona'yı haksız yere öldürdüğünü ve lüzumsuz bir kıskançlık sonucu katil olduğunu anlayan Othello da, kendini öldürür..

İlk defa 1604 yılında sahnelenen bu oyunu izleyen İngilizler, acaba bizim Namık Kemal'in "Vatan Yahut Silistre"sindeki gibi, "Othello" bitince, sokaklara çıkıp, "Kıbrıs Türk'tür, Türk kalacaktır" diye sloganlar atmışlar mıydı?

Bütün bunlar, tiyatro-sever DSP milletvekillerini ilgilendiriyor..

1610 yılının 30 Nisan gecesi Othello'yu izleyen Würtemberg Prensi Fredrik, acaba Kıbrıs konusunda ne gibi görüşler edindi?

Ama siz, Bülent Ecevit'in konuşmasının çevirisi Londra'ya ulaştığı zaman, bunu okuyan İngiliz politikacıların ve diplomatların içine düşeceği şaşkınlığı hayal edin..

-Sir.. Ekevit of Turkey, Othello the Moor'u, Kıbrıs anlaşmazlığında arabulucu olarak önermiş..

-Sir.. Anlamadım.. Othello the Moore, acaba Kofi Annan'ın yardımcısı mı? Türk taraftarı bir Faslı'yı arabulucu göstereceklerse, biz de Türk düşmanı Lord Byron'u heyete sokup, dengeyi koruyalım.

Bahtsız İngilizler.. Onlar Ecevit'i anlasalardı, İngiltere de Türkiye gibi esenliğe çıkardı zaten..

Bir nokta daha var.

Dün Ecevit, ideal arkadaşı Othello'yu överken, TÜSİAD'ı da, Kıbrıs'lı Türkler'e fiilen ambargo uygulamakla suçladı..

Aslında kimse, TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan'ın, Shakespeare ve Othello, hatta Hamlet kadar vatansever olduğunu zaten düşünmüyordu..

TÜSİAD'çılar Ecevit'in gözünde, sadece "Venedik Taciri"ndeki Shylock olabilir.. Antonio'nun etini, alacaklarına teminat olarak ister onlar..

Shakespeare'de köy-kent konusunu bulamadığımız için üzgünüz..

ŞAKA

Yeri mi yani?

TBMM'nin "Yeraltı Kaynaklarını Araştırma Komisyonu"nda, MHP'liler ile ANAP'lılar kavga etmiş..

MHP'li Mükerrem Levent, Enerji Bakanı ANAP'lı Zeki Çakan için, "Böyle bakanlarla nereye kadar gidilir" demiş..

ANAP'lı Halil İbrahim Özsoy da, MHP'li milletvekilini azarlamış..

-Burada siyaset yapmayın, demiş..

Doğru söylemiş..

TBMM'de siyaset yapılır mı hiç? Koray Aydın oylamasında siyaset mi yapıldı sanki?

TEBESSÜM

Emekli boğanın telaşı!..

Çiftçinin boğası yaşlanmış.. Çiftçi gitmiş yeni bir boğa satın almış.. Genç boğayı, çayıra, ineklerin arasına salmış..

Emekliye ayrılmış olan boğa, genç boğayı görünce, burnundan dumanlar çıkartmaya, yeri eşelemeye, ağaçlara boynuz atmaya başlamış..

Çiftçi, emekli boğanın yanına gidip, kulağına fısıldamış:

-Neden bu gösterileri yapıyorsun?.. Senin emekliye ayrıldığını bütün inekler biliyor..

Emekli boğa, çiftçiye şöyle bir bakmış:

-Patron ben bu gösteriyi ineklere değil, yeni genç boğaya yapıyorum.. Beni hareketsiz görüp de, inek zannetmesin diye yapıyorum bunları, demiş..

Türk siyaseti de, biraz bu çayırdaki görüntülere sahip bu günlerde..

Özellikle AK Parti'nin seçmen katında beğeni kazanması ve DYP'nin iktidara aday bir hareketlilik içine girmesi üzerine, eskimiş ve emeklilik çağı gelmiş bazı partiler "Reform Programları" falan açıklamaya başladılar.. Hatta bazıları, "iktidardaki muhalefet" rolü bile oynuyor..

Ama çaresiz, tabiat ve siyaset, hükmünü icra edecektir.


30 Kasım 2001
Cuma
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED