Esnaf hem yetim, hem de öksüz

Yozgat Esnaf Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Uğur Bektaş diğer esnaf temsilcileri başkanlarına göre biraz daha temkinli ve idare-i maslahatçı gibi geldi bana.. Aslında esnaf ve sanatkarlar Ahi Evran felsefesine göre yetiştikleri ve Anadolu terbiyesi gördükleri için, hem devlet ve milleti, hem de camiaları için hırçın davranmayı kendilerine yakıştıramıyorlar diye düşünüyorum. Uğur Bektaş'ın durumu biraz daha farklı... O aynı zamanda Türkiye Esnaf Sanatkarlar Konfederasyonu'nun da yönetim kurulu üyesi. Böyle olunca da kafamda bir istifham bırakıyor; "Acaba devletten yana mı, milletten yana mı; hatta devletin de ötesinde; devleti, özellikle (28 Şubat kararlarıyle yanlış yönlendirenler ve yönetenlerle birlik yapıp) bugünkü ortamı hazırlayanlardan yana mı?" Bu ne demek oluyor?..

Derviş Günday kötü örnek

Bu şu demek oluyor; o günlerde hatırlanırsa halk tarafından beşli çete diye adlandırılan kuruluşların arasında TESK de vardı ve şu anda başkanları Derviş Günday... Derviş Günday gibi bir adamın yönetiminde yer alıp da, huyundan ve suyundan etkilenmemek mümkün değildir; ülkenin ekonomik krize girmesinde ön ayak olan bu gibi kuruluşlarda görev alan Yozgat Esnaf Sanatkarlar Birliği Başkanı Uğur Bektaş'ın da tozundan dumanından mutlaka etkilendiği kanaatindeyim. Dün ve önceki günkü yazımda, Ortadoğu'nun en büyük sanayi kuruluşu olan OSTİM'in başkanı Orhan Aydın'ın Günday ve TESK için söylediklerini hatırlayınca doğrusu ne kadar iyimser olmak istesem de başaramıyorum.. Hatta bu konuda beni, Denizli Esnaf Sanatkarlar Birliği Başkanı da etkilemeye çalışmıştı da ikna olamamıştım.

Esnaf susturuldu mu?

Aslında esnaf susturuldu, ama esnafın tepesinde görev alanlar bunu kabullenmek istemiyorlar... Aynı tedirginliği Yozgat Esnaf Sanatkarlar Birliği Başkanı Uğur Bektaş'ta da hissediyorum, sayın başkan bakınız bu konuda nasıl fikir beyan ediyor: "Enflasyonun yüksekliği ve Halk Bankası'nın verdiği kredilere uyguladığı yüksek faiz sistemi esnaf kesimini bezdirdiği için istemeyerek de olsa sokağa çıkmış, mitingler yapmıştık. Aslında şimdiye kadar sokaklar bizim mekanımız olmamıştır. Bizler Ahi Evran geleneğini yaşamış atalarımızın torunlarıyız. Kavga için, vurmak, kırmak ve yıkmak için değil, yapmak için, onarmak için var olmuşuzdur. Zaten istemeden yapılan, ancak demokratik bir tavır olarak hükümetin dikkatini sorunlarımız üzerine çekmek için düzenlenen mitingler başka güçler tarafından provoke edilince de durdurulması şart olmuştur."

Kararlar esnaf yararına değil

Sayın başkanın açıklamaları böyle, ancak ben merak ediyorum; bu hükümet hangi esnafın sorununu ele alıp değerlendirmiş ve esnafı sanatkarı nefes alacak bir noktaya getirmiştir?.. Hükümetin aldığı kararlar ve çıkardığı kanunlar esnaf yararına mı olmuştur, yoksa parası olan ve devletin yükünü zorlaştıranların, devletin faiz borcu olan kişi ve kuruluşları memnun etmek için midir?. Ben Anadolu'yu bir baştan diğer başa gezen bir gazeteci olarak "Halimden memnunum" diyen esnafa rastlamadım, veya hükümetin kanun ve kararlarından memnun olan esnaf görmedim; ya benim kulaklarım sağır ve gözlerim kör, veya başkanın yaklaşımı Derviş Günday anlayışıyle...

Sayın başkan "Esnaf susturuldu mu?" sorusuna cevaben bakınız daha neler söylüyor: "Mitinglerimiz ülkenin esenliği ve refahı için durmuş oldu, daha doğrusu sağduyu yeniden galip geldi."

Devletle kutuplaşmayız

Ben de şu cevabı vermek istiyorum, bunun adına sağduyu denmez sayın başkan, bu düpedüz yağcılık ve esnafa ihanettir, çünkü esnaf susturulmuş, adeta şırınga vurularak uyuşturulmuştur. Bu Günday işbirlikçisi, sizleri kandırmakta ve aldığı tavırlar halkın yararına değil, bazı gizli odakların buyrukları doğrultusundadır.

Sayın Bektaş, "Derviş başarılı olabilecek mi?" şeklindeki sorumu ise şöyle cevaplandırıyor: "Herkes biliyor ki Türkiye'nin sorunları yeni oluşmuş değil. Yılların birikimi ve yanlış popülist politikaların eseri. Ama artık öyle değil, Türkiye uyandı; aslında 'uyandırıldı' da diyebiliriz. Zira Derviş'in elinde de yılların sorun yumağı için çözüm yumağı olabilecek bir iksir yok; ama görülen net gerçekler var. İşte hortumlanan kamu bankaları, zarar eden KİT'ler ve pekçok örneği olan bunlara benzer konular. Derviş'in olağanüstü bir programı yok zaten; kendi alanında çok başarılı olmuş gelebileceği yere gelmiş bir teknokrat. Uygulanan programa güvenmek zorundayız, zira yaşanan siyasi güvensizlikle ülkeyi daha da kötü günlere götürebiliriz. Bu ülke bizim.. En küçük bireyine kadar sorumluluğumuz var. Bizler de devletle kutuplaşmaya gidemeyiz."

Yozgat Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı ve TESK Yönetim Kurulu üyesi Bektaş'ın son sözleri, bana göre düşünülerek ve hakkaniyet içinde söylenilen sözler olarak görüyorum, bakınız Sayın Bektaş neler söylüyor:

"Şu bir gerçek ki devlet yıllarca İstanbul'dan ileriye gitmemiş, Anadolu'yu hem öksüz hem de yetim bırakmıştır. Bizler kendi sermayemizle ne kadar büyüyebilirsek o kadar oldu. Sermayemize devlet desteği yerine birçok bürokratik engel getirildi. İlimiz Yozgat için Kalkınmada Öncelikli İl statüsünü almak yıllarımıza maloldu. Zaten zor yaratılan istihdam bu krizle yeniden darbe aldı. Küçük esnaf zaten öldü."

Derviş'in etkisinde kalmış

Yozgat Esnaf Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Sayın Uğur Bektaş'ın saf, tertemiz ve ne kadar vatanperver olduğunu son paragrafta yer alan ifadeleriyle anlıyoruz, ancak devletçiliği esnafın sorunlarına tercih ettiği de daha önceki ifadelerinden anlaşılıyor. Belli ki Derviş Efendi'nin etkisinde kalmış, yoksa o saygıdeğerliliğini hiçbir zaman yitirecek ve onurundan taviz verecek bir karakter yapısına sahip insan değil, o boz toprağın efendisi ve tam güvenilir bir insan.