T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Hayat risk dolu

Deprem tehlikesi var, ev almanın zamanı değil; sonra zararlı çıkarız.

Memleketi gezip dolaşmak iyi fikir ama, kendi arabamızla çıkarsak, yorgunluk ve aşırı sıcaklar yüzünden, uzun yollarda kaza yapma ihtimalimiz yüksek.

Yolculuklarda diğer vasıtalar da daha az tehlikeli değil. Otobüsler aşırı hız ve hatalı sollama yüzünden kaza yapıyor, trenler devriliyor, uçaklar düşüyor...

Bol köpüklü kahvenin yanında bir sigara içmek elbette keyifli ama, sigaranın ne kadar zararlı olduğu malum.

Yaz sıcağında temiz bir deniz bulup girmek, serinlemenin en güzel yoludur, kabul; fakat boğulma tehlikesini mutlaka dikkate almak lazım. Kramp girebilir, köpek balığı gelebilir, büyük dalga çıkabilir.

Bisiklete binmek iyi bir spor olabilir de hızla giden bir arabanın altında kalma ihtimalini dikkate almalıyız.

Elektrikli ev aletlerini kullanmanın büyük kolaylık olduğunu biliyoruz bilmesine de evdeki elektriğin bir yangına sebebiyet verebileceğini hiçbir zaman unutmamak lazım.

Seninle satranç oynardım oynamasına ama, ya beni yenersen?

Şimdi yapılacak bir seçim ülkedeki sıkıntıların çözülmesine katkı sağlayabilir ama, seçimin ne kadar çok masraflı bir şey olduğunu düşünmeliyiz.

* * *

Bütün bunlar birer görüş şekli. Hani "O da bir görüş" dedirten türden.

Bu pasif, korkak, riski göze alamayan bakış açısı sahipleri için yaşamak bile külfet sayılabilir.

Öyle ki onlardan birisi çıkıp "Yaşamak güzel ama, yaşayan herkes için ölüm tehlikesi var önünde sonunda. Acaba en iyisi hiç doğmamak mıydı?" derse, hiç şaşmayın.

Muhsin Yazıcıoğlu, masraflı olduğu için seçimden korkup kaçanlara hitaben önemli bir açıklama yaptı: "Seçim, hükûmetten daha zararlı değil."

Önemli günün önemsiz ayrıntısı

Hiç unutmam, "Acentanıza bu günü 'hayatımın en önemli günü' şeklinde yazabilirsiniz rahatlıkla" demişti birisi.

Evet, gün önemli bir gündü de, onun kastettiği acenta değildi.

Aslında "Ajanda" demek istiyordu.

Zaten bizim herhangi bir acentamız da yoktu.

Olsaydı bile, acentaya öyle bir yazı yazılmaz; en uygun tabela asılabilir sadece.

Vatandaş, ismini anmak istemediğim, daha doğrusu lüzum görmediğim birisi.

Okumuş, yazmış, üniversite mezunu...

Bir yayınevinin sahibi ve yöneticisi...

Bir derginin editörü...

Bazı kurulların üyesi...

Kimi zaman mahkemede bilirkişi, kimi zaman bir konferansta konuşmacı...

Bir yerde danışman, bir başka yerde metin yazarı vs.

"Acenta" ile "ajanda"yı karıştıran bu muhterem, "Karsona söyle de bir gaşık versin" diyen taşralı birine tepeden bakar, iyi mi?!.

Meşksiz

Kulaktan dolma, burundan barbunya usullerle, meşketmeden, yeterince çalışmadan, sözüne sazına dikkat etmeden şarkı söylersen, sözü de unutursun, yanlış da söylersin, detone de olursun, betone de olursun!..

Asgarî ücret

Halkın, telaffuzda asgarî ücret ile askerî ücreti karıştırması bir mana ifade etmiyor.

Asgari ücret TL bazında arttı, dolara göre düştü. Yani durum, her zamanki gibi.

Profesyonellik nedir?

CNN Türk'te bir "uzman", Türk Telekom'un borçlarını uzun süredir ödemeyen Hazine'nin telefonlarını kesmesiyle ilgili olarak, profesyonel yönetim anlayışının, Hazine'nin telefonlarını kesmek olmadığını anlatıyor.

Demek profesyonellik, kamu kurumlarının borcuna kalem çekmekten geçiyor!


5 Temmuz 2001
Perşembe
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED