T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Yoksullarını çabuk unut Türkiye

Dünyanın yeni düzenine ayak uydurmaktan ne anladığı bugünlerde ortaya çıkıyor Türkiye'nin... Ülke kaynaklarının ezici bir ağırlığının haberleşme ve enerji sektörlerine aktığına tanıklık etti herkes. İstanbul'u bir "finans merkezi" yapmanın yolu bu zannedildi. Ankara'nın "hantallığına" karşı İstanbul'un "işlevselliğini" öne çıkaracak olanın bu olduğu pompalandı.

Bu pompalanırken Türkiye'nin tarihsel birikimi ve sosyal yapısı gereği finansal hareketlerin serbest sahnesine dönüşmesini kaldırıp kaldıramayacağını hesap eden olmadı. Zaten Türkiye'nin tanımı da değişti. Ankara "asayiş-güvenlik" denklemi içinde bir Türkiye tanımı yaparken, İstanbul dükalığı "finansmankâr" denklemi içinde bir Türkiye haritası çizmeye başladı.

Merkez ülkelerine daha fazla kaynak aktarılmasından başka bir işlev görmeyen finansman serbestisi 80'li yılların "dört eğilimi birleştirmeciliği"nden bugüne miras kalan tek şeydir. Mali yapıya yeni yüklenen bu misyon sayesinde artık paradan daha fazla para kazanmanın dışında bir Türkiye gerçeği olmaması gerektiği varsayılmıştır adeta. Kısa dönemli kâr amaçlı spekülasyonlar, Türkiye'yi ideolojik unsur niteliği belirsiz küreselleşmenin, ve bunun karşısına dikildiğini zanneden, gücünü "modelsizliğinden" alan içe kapanmacı milliyetçi tepkilerin "harman yeri"ne çevirmiştir.

Böylece yabancı sermaye, birikimi yetersiz Türkiye'nin ekonomik ve beşeri birikimini artırmamıştır. Tam tersine Türkiye'yi daha da "kırılgan" hale sokmuştur.

Zaten neoliberal düzende paranın böyle bir işlevi olmasını beklemek hayaldir.

Yurt içi ve dışı finansal hareketlerinin 80'li yılların sonunda serbest bırakılmasını özgürlük ve demokrasi girdisi zanneden Türkiye, bugün felç durumdadır. IMF'nin "tek bir refleksi" ülkeyi tamamen kilitlemektedir.

Böylece, ekonomik yapıyı özgürleştirmek adına dışa bağımlı hale getirmenin, siyasal yapıyı özgürleştireceği/demokratikleştireceği tezinin "alaturka bir masala" dönüşmesi gecikmedi.

Ekonomik yapı dışa bağlandıkça, siyasal yapı kompradorlaştı.

Böylece, Ankara'nın güvenlik refleksleri ile İstanbul'un finansal refleksleri arasında "unutulan" koskoca bir "öteki Türkiye" çıktı.

Adına, artık, "sınıf-altı gruplar", "marjinal sektör" ya da "risk grupları" denen topluluklar buradan çıkıyor.

Devlet kurumlarının, hareketliliklerine bakarak "sosyal patlama" sinyali verdiği gruplar bunlar.

Giderek daralıyor Türkiye.

IMF karşısında, "küreselleşmeci" ve "milliyetçi" refleksler birbirine giriyor.

Ve bu arada, kendi yoksullarını unutarak, kendini unutuyor Türkiye...


5 Temmuz 2001
Perşembe
 
ÖMER ÇELİK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED