AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Yerli olan kim?

Amerikan askerlerinin Silopi'den gerisin geriye gidişinden üzüntü duyanların zihin aidiyetini çözebilmek hayli güç. Hele hele kendi ülkesinin bir başka ülkenin zoruyla savaşa sürüklen/e/memesi durumu karşısında felaket tellallığı yapanların konumu Türkiye'nin temel açmazını açık ediyor.

Bağımlılık psikolojisi sonuçta kendine özgüveni olmayan toplumların ortak durumuna işaret eder. Kayda değer hiçbir önemli iş başaramamış, hep hegemonik gücün açtığı alanda varolabilmiş ulusların alacakları her tarihi karara bu bağımlılık psiklojisinin gölgesi düşer.

Savaş gibi, ekonomik kriz gibi maddi, somut ve katı gerçekleri psikolojiye indirgeyerek açıklamak gibi bir niyetim olamaz. Ancak, insan unsurunun devrede olduğu her olayda 'maddi olan'ı aşan boyut sanılandan daha belirleyicidir. Sadece, ulus veya ümmet hatta aşiret olarak birarada bulunma iradesi bile salt maddi gerekçelerle izah edilemeyecek insanlık durumunnun adıdır.

Onbinlerce Amerikan askerinin ne kadar süreyle olduğunu kimsenin kestiremediği üs kurmasına alkış tutanlar, bu zihin arkeolojisini, aidiyet psikolojisini ciddi bir testten geçirmenin laboratuar imkanı sundu. Bu ülkenin geleceğini belirlemede şu ya da bu şekilde etkin olan kimi zevatın ve çevrenin Türkiye'nin Amerikan askeriyle birlikte neden Irak'ı vurmadığına hayıflananlar, dahası neden Türkiye'nin Amerikalılar'ı küstürmüş/kızdırmış olmasından endişe duyanlar/tehdit edenlerin bu durumdan kimi sorumlu tuttuklarına bakarak çıkarsama yapabiliriz.

Türkiye'nin ABD ile savaşa girerek Irak'ta akacak kana suç ortaklığı yapılmasına karşı çıkanları Türkiye'nin milli menfaatlerini gözetmemek, üstü örtük Arapçılık yapmakla itham etmek bu zamana kadar çok iş görür bir argümandı. Amerikancılığı Türkiye'nin çağdaşlık göstergesi sayan bağımlı entelijansiya, ele geçirdiği medya imkanıyla halkın bilinç akışını teslim alacağını umuyordu. Hatta bu üstü örtük Arapçılık suçlamasını İslamcılık-ümmetçilik ve bir adım ileriye geçerek irtica gibi ideolojik platforma kaydırarak konumunu pekiştirecek, resmi meşruiyet kazandıracak avantaja dönüştürmeye çalıştığını ibretle seyrediyoruz.

Türkiye'nin Amerika Birleşik Devletleri'nin yanında Irak'ta öldürülen insanların kanına elini bulaştırmasına karşı çıkmanın ne anlama geldiğine bakalım ilkin. Böylesi bir analiz yapılmadan kimin yerli, milli, kimin bağımlılık dürtüleriyle durum aldığı ortaya çıkmaz. Irak saldırısına medya destekli alkışçılık yapmanın şahsi ve aşiret çıkarlar adına yapılıp yapılmadığı da hangi uluslararası aktörlerle, lobilerle yan yana durduğu görülmeden anlaşılmaz.

Şu birkaç basit ama bir türlü konuşulmayan birkaç gerçeği tespit etmekte yarar var:

1- Türkiye'ye gelmesi istenen en az 60 bin Amerikan askerinin konuşlanacağı alan sadece Irak sınırı olmaktan ibaret değildir. Bu bölge Ortadoğu'nun geleceğini belirlemede en temel faktörlerden biri olan su sorunuyla doğrudan ilişkili GAP bölgesidir. Türkiye'nin jeostratejik bakımdan en hassas bölgesidir.

2- Irak'ın ve bölgenin alacağı muhtemel yeni şekillenmede en doğrudan etkilenecek ve taraf olacak jeo-kültürel bölgedir.

3- Böylesine stratejik bir bölgede, ne kadar süre kalacağını kimsenin kestiremediği sayısı yüzbinlere varan bir yabancı gücün varlığından bu ülkeye, bu bölgeye aidiyeti olan herkes kuşku duymak zorundadır.

4- ABD'nin Irak saldırısıyla açtığı yeni sayfa bölgedeki siyasi haritaların değişimini bile içermektedir. Bu hassas bölgeye yerleşecek yüzbinlere varan silahlı Amerikan varlığının yarın İran'a, Suriye'ye karşı kullanılmayacağını kimse garanti edemez. Üstelik Amerika bu yönde açıktan mesajlar vermektedir.

5- Amerika'nın en önemli asli hedeflerinden biri bölgedeki petrol ve su kaynaklarının doğrudan denetimin ele geçirmektir. Çünkü küresel gücünün inişe geçtiği bir dönemde bu kaynakları doğrudan denetim altına almak zorunluluğunu hissetmektedir

6- Amerika bölgede İsrail karşısında tehdit unsuru olabilecek her türlü gücü safdışı yapmayı hedeflemektedir. Parçalanmış ve güçsüzleşmiş bir Ortadoğu hedeflenmektedir.

7- 11 Eylül sonrası stratejinin bir devamı olarak bölgedeki İslami potansiyel terörle mücadele adına silinmek istenmektedir. Bu strateji silahla desteklenen ama uzun vadeli kültür politikalarını içermektedir.

Şimdi bu gerçekler karşısında Silopi'den gerisin geriye çekilip giden Amerikan askerlerinin arkasından ağıt yakmanın zihin arkeolojisini değil, ekonomik kalıntılarını ortaya çıkaracak bir kazı yapmak gerekmez mi?

Bunca zamandır koparılan fırtınaya rağmen şu artık ortaya çıkmıştır: Amerika'sız yaşanamayacağına bu milleti ikna edenlerin eli boş çıkmıştır. Her şeyden önce bu sorun temelde bir zihin sorunudur ve bu milletin yarınına ilişkin özgüven sorudur.


25 Mart 2003
Salı
 
AKİF EMRE


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED