AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Siyaset bir tercihtir...

Hepimiz ekran karşısında dudaklarımızı ısırarak, gözlerimiz yaşararak, "tek dişi kalmış medeniyet"e lanetler yağdırarak cepheden gelen canlı görüntüleri izliyoruz. İzlediğimiz bir sinema filmi veya televizyon dizisi değil gerçek bir savaş; yani silah ve teknoloji üstünlüğünden kaynaklanan gücün, ülkesinden binlerce kilometre uzaklıktaki ülkeleri, şehirleri, kasabaları ve ekonomik zenginlikleri işgal girişi ve onun "ölüm makinesi" silahlara mukavemet etmeye çalışan yerlilerin savaşı!

Olayın kendisini ve saldırganların tavrını değil Türkiye'nin tutumu ve politikası nedeniyle başlatılan bir tartışmanın içinde bulduk kendimizi. Tartıştığımız hükümetin Amerika Birleşik Devletleri'nin talepleri karşısında izlediği politika, zikzaklar ve en son gelinen noktadaki durum.

Olup bitenleri yeniden hatırlatmama gerek yok.

Siyaset yapmak tercihte bulunmaktır...

Bu tartışmaları yürütürken bir hususun özellikle altını çizmek gerekiyor. Eğer bir siyasetten söz ediyorsak, daha doğrusu siyasete konu olan bir gelişmeyi konuşuyorsak orada tercih edilecek farklı alternatifler var demektir. Karar verme pozisyonundaki kişi veya kurumların bu alternatiflerden birini tercih etmeleri "siyaset yapma" eylemidir.

Elbette ki her karar alıcı gibi hükümetler de seçeneklerden birini tercih ederlerken pek çok faktörden etkilenirler. Dayandıkları toplumsal taban, halka verdikleri sözler, ideolojik zihin dünyaları, mevcut şartlar gibi pek çok unsur karar almada etkili olur.

Unutmamak gerekir ki hiçbir siyasi karar, toplumun tümünü tatmin edemez ve toplumun bütün kesimlerince paylaşılmaz. Tercih edilenin dışındaki seçeneklerden yana olanlar, tercihi beğenmeyenler, ülke ve toplum şartlarına uygun görmeyenler olacaktır. Bu son derece normal bir durumdur.

Siyaseten hiçbir konunun sadece tek bir çözüm yolu yoktur. Eğer sadece tek bir çözüm yolu söz konusuysa orada siyaset yapılamaz; yani bir tercih ve değişik alternatifler içinden birini benimseme diye bir şey yoktur.

Türkiye bir tercihte bulunmuştur...

Bu açıdan gelişmelere bakılınca Türkiye, evet sadece hükümet değil Türkiye devleti, bir tercihte bulunmuştur ve değişik alternatifler içerisinden birini tercih etmiştir. Bu tercih beğenilmeyebilir, bundan dolayı da eleştirilebilir, ama bu kararı alanları karalamanın, küçük düşürmek için akla hayale gelmedik argümanlar ileri sürmenin, toplumun bütün kesimlerinin büyük bir hayal kırıklığı yaşıyormuş gibi göstermenin makul ve anlaşılabilir hiçbir yanı yoktur.

Eğer bu ülkede iyi kötü bir demokrasi varsa, bu çerçevede siyaset yapılıyorsa böyle tercihler yapılacak ve bu tür kararlar alınacaktır.

Evet tekrarlıyorum ki siyaset değişik alternatifler içerisinden en optimum olanı tercih etme eylemidir. Tercihte bulunanlar kendi bakışlarına göre birinden yana kararlarını vermektedirler.

Unutulmaması gereken diğer bir önemli nokta ise gelişmelerle ilgili tercihleri ve kararları sadece hükümet değil Türkiye devletinin vermiş olmasıdır. Bugün tartışmanın odağında hükümet var, hatta Ak Parti var.

Hükümet tezkereyi hazırlayarak TBMM'ne sevk etmiş, Meclis bunu reddetmiştir. Bu bir demokratik süreçtir ve herkesin buna saygı duyması gerekmektedir. Neticede milletvekili de, parti de, hükümet de siyaset yapmakta, farklı alternatifler arasından en uygununu seçmektedir. Demokrasi diye bir sisteme inanıyor ve bunu siyasi yönetimin en rasyonel biçimi olarak kabul ediyorsak bunlara alışmamız gerekir. Mecliste çekimser oy veren üç milletvekili de evet oyu vermiş olsalardı bu tartışmaların hiçbirini yapmayacak ve farklı bir uçta olacaktık. Bu hoş değil ama demokrasinin sonucudur, buna herkesin katlanması gerekir.

Tartışmaların yanıltıcı bir başka boyutu herkesin Türkiye'nin kaybettikleriyle ilgilenip kazandıklarını gözden kaçırmasıdır. Ekran karşısında dudaklarımızı ısırarak, gözlerimiz yaşararak, lanetler yağdırarak izlediğimiz olayın içerisinde olmamak, sıra sıra dizili masum çocukların, kadınların, halkın cesetleriyle birlikte anılmamak, "çeteler, paralı askerler..." çerçevesine girmemek az bir kazanç mı?

Tarih boyunca Ortadoğu topraklarına nice bölge dışı güçler geldi, geçtiler. Hepsi eninde sonunda geri gittiler, ama biz buradayız ve bu bölgedekilerle beraber olacağız. Türkiye'nin tercihi bir ABD gibi, bir İngiltere gibi, bir İspanya, bir Polonya gibi olamaz. Olmamalıdır! Biz bölgenin ev sahibiyiz.


25 Mart 2003
Salı
 
DAVUT DURSUN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED