GÜLŞAH N. MARAŞLI
Dünyada her şeye karşı alternatif çözümler üretilebilir. Siyaha karşı beyaz, büyüğe karşı küçük, okula karşı kurs, diplomaya karşı sertifika. Bazı mesleklerde, mesleğin kendisi usta-çırak geleneği içerisinde çok daha iyi öğrenilebildiği için, okul bitirme şartı aranmaz. Tıpkı sinema ve televizyon gibi.

Türk sineması ve televizyon sahasında usta-çırak çarkının döndüğü pek söylenemese de, kurumlar artık bu alanda istihdam edeceği elemanlarda sinemayla ilgili bir okul ya da bir kurs bitirme şartını öncelemekteler. Peki bu işi gerçekten yapmaya ve 'meslek' olarak sürdürmeye aday kimselerin seçimi nasıl oluyor?

İşte bu noktada üç alternatif var. Ya zorlu bir ÖSS sınavından geçip herhangi bir üniversitenin ilgili bölümüne gideceksiniz, ya da bu alanla ilgili herhangi bir kursu tercih edeceksiniz, veya gönüllüsünü bulabilirseniz bir yönetmenin yanına asistan olarak girip ayak işlerinden yönetmen yardımcılığına kadar her şeyi yapacaksınız. Şimdilerde görünen o ki, sinema-tv dünyasında iş yapmaya namzet adayların en ziyade tercih ettikleri yol, bu eğitimi iyi verdiğine inandığı bir kursa gidip, en azından bir 'sertifika'ya sahip olmak.

Peki verilen sertifikaların piyasada geçerliliği nedir? Diploma kadar değer taşıyor mu? Bu kursların şu an ki durumu ne vaziyettedir? Gerçekten sanıldığı kadar sinema-tv kurslarına ilgi ve talep yoğun mu? Ve bu kurumlar gelecek vadeden meslektaşlar yetiştirebiliyorlar mı?

Kimi bu sorulara olumlu cevap vererek düzenlenen kurslara sıcak bakıyor, kimi bazı kursların yalnızca 'seminer' düzeyinde kalmasından yakınarak insanların aldatıldığını savunuyor. Kursiyerlerin ise kafası tamamen karışık. Pek azı piyasada gerçekten iyi iş bulabiliyor, kalan çoğunluk ise kendine göre bir yer edinmekte hayli zorlanıyor.

Kurs düzenleyen kurumların bakış açısı ise oldukça iyimser. Ve herkes kendi alanında en iyisini yapmaya gayret gösteriyor. Aslında gerçek o ki, onlar sinema-tv eğitimi alanında büyük bir açığı kapatıyorlar. Günümüz Türkiye'sinde her gencin üniversiteye giremeyeceği muhakkak olduğuna göre, kurslar kaçırılmaması gereken muazzam bir fırsat. Fakat burada önemli olan, seçilen kursun teoride öğretileni pratiğe uygulama imkanlarının olup olmaması.

Sinema-tv alanında en iddialı kurs, herhalde Türker İnanoğlu Vakfı (TÜRVAK) Sinema-TV Okulu'dur. Kavacık'taki nezih yerinde hizmet veren vakıf, Türk sinema ve tiyatrosu üzerine muazzam bir müze, 15 bin kitaba sahip dev bir kütüphane gibi kompleksleri de bünyesinde barındırıyor. Kurs ise ayrıcalıklı bir bölüm. Usta hocaların ders verdiği bölümle ilgili İnanoğlu şöyle diyor:

"Türk sineması ve televizyonculuğunda daima ilkleri gerçekleştirmeye çalıştım. Sinema hayatım oldu. TÜRVAK'ın amacı ihtiyaç sahibi olan sanatçı ve çalışanlara gerekli destekte bulunmak, genç sinemacılar ve televizyoncular yetiştirmek, okullar, kurslar açmak. Kursumuzun amacına ulaştığını düşünüyorum. Şu anda bir çok tv kanalında, sinema yapımlarında mezunlarımız çalışıyor. Ustalar çıraklarını TÜRVAK'ta yetiştiriyor."

ATÖLYEDEN AKADEMİ

Sinema-tv kursları deyince bir de Akademi İstanbul akla geliyor. Akademi İstanbul, son dönemlerde özellikle sinema - oyunculuk alanında iddialı bir çalışma içinde. Bölümün kuruluş amacı, okullarda sinema oyunculuğu bölümlerinin olmaması, var ise de yetersiz olması. İki yıldır sinema-oyunculuk bölümünün başkanlığını yürüten Harun Özakıncı, amaçlarının oyuncu adayına oyunculuğu, yönetmene de oyuncu rejisini eğitimini verebilmek olduğunu söylüyor ve şöyle diyor: "Eğitimimiz üniversite eğitime alternatiftir. Çünkü oralarda eğitim çok tematik. Biz ise atölye zihniyetinde olduğumuz için öğrenci çok rahat bırakılıyor. Zorunluluklar yok. Burada sinema tarihini öğretiyoruz ve mezunlarımızı sine-manyak yapıyoruz."

ŞİMDİ Uğur Böceğiyle okuma zamanı

İLKOKUL birinci sınıfı bitirip aldıkları karneleriyle huzurlu bir tatil geçiren minikler için okumanın sürekliliği elbette önemli. Yıl boyu süren çabalarla sökülen okumanın unutmaması ve hatta yeni öğretim yılına ilerletilmiş olarak girilmesi gerekli. Uğurböceği Yayınları, Selçuk Yıldırım'ın hazırladığı "Okuma Zamanı" adlı dizisiyle okur-yazarlar arasına katılan miniklere hitap eden dört kitap yayınladı: Altın Bahçesi, Kanatlı Çiçekler, Kibar Horoz Pat, ve Küçük Yağmur Bulutu. Bilgi tel: 0 212 512 80 80

ANNE BABALARA BİR REHBER KİTAP

MUTLU bir çocuk yetiştirmenin yolunun mutlu bir yuva kurmaktan geçtiğini söyleyen Dr. Süleyman Doğan, Selis Kitapları'ndan çıkan "Mutlu Aile Mutlu Çocuk" adlı kitabında yararlı pratik bilgiler sunuyor. Çocuğa verilebilecek en güzel armağının anne-babanın birbirine sundukları sevgi olduğunu vurguluyor ve sevildiğini hissetmeden büyüyen çocuğun hayata bağlanamayacağı, aile ortamındaki sevgisizliği ömür boyunca çevresine yansıtabileceği hususunda tesbitlerde bulunuyor. Bilgi tel: 0 212 520 05 57