|
|
Özgürlük için son tartışma
TCK'nın 312. ve 159. maddelerinin değiştirilmesi tasarısı, İskele Sancak'ta. Yazar ve aydınlar, hemen her sözün suç kapsamına girebileceği tasarıyı tartışıyor. Son günlerin baş gündem maddesi olan ve Türkiye'nin yazar ve aydınlarını ayağa kaldıran, Türk Ceza Kanunu'nun 312 ve 159. maddelerinde yapılması tasarlanan değişiklik bu kez de İskele Sancak'ta tartışma masasına yatırılıyor. Program, AB'ye uyum için hükümet partilerinin hazırladığı ve tüm kesimlerden hatta hükümet ortağı ANAP'tan bile büyük tepki alan, TCK'nın 312 ve 159. maddelerinde değişikliği öngören yasa tasarısıyla gündeme gelen düşünce özgürlüğü tartışmasını ekranlara taşıyor. Yapılacak değişikliğin bir mini demokrasi paketi olmayıp eskisini aratacak anti-demokratik bir yasa olacağını iddia eden pekçok aydını, gazeteci ve yazarı buluşturacak olan İskele Sancak, eğer kabul görürse, artık hükümeti ve icraatlarını eleştirmek bile bir suç kapsamına girebilecek, kamu düzenini bozma olasılığı olan, yorumlanan söz ve fiillerin de suç kapsamına girebileceği bu yasayı demokrasi incelemesine alıyor. Düşünce özgürlüğünü ortadan kaldırıcı keyfi ifadelerin bulunduğu iddia edilen yasa tasarısının, demokrasiyi daraltıp daraltmayacağının tartışılacağı İskele Sancak programında, başörtüsünden Kürtçe eğitime kadar Türkiye'de yıllardır tartışılan pekçok konu yeralıyor. Ahmet Hakan Coşkun'un sunduğu programa, Saadet Partisi'nden Mehmet Bekaroğlu, Liberal Demokrat Parti'den Besim Tibuk, İstanbul BARO Başkanı Yücel Sayman, gazeteci Nazlı Ilıcak, gazeteci Mustafa Karahasanoğlu, yazar Abdurrahman Aslan, gazeteci Ergun Göze, gazeteci Aslan Bulut, Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili Mustafa Verkaya, İşçi Partisi'nden Hasan Yalçın ve hukukçu Kezban Hatemi konuk oluyor. Kanal 7 / 22.30
Eğrisiyle doğrusuyla geçmiş muhasebesi
SEYRİ ŞAHANE 'Keşke'lerle dolu bir seyir... Havva Setenay İlhan ekran yorumlarını sürdürüyor: "Onca yerli dizi çekilmesine ve yeni yerli yapımlara start verilmesine rağmen ülkemizdeki bayan izleyicilerin ezici çoğunluğu atv'deki Maria Mercedes ile Kanal D'de yayınlanan Vahşi Güzel adlı dizilere kilitlenmiş durumda. Bu dizilerde sık sık boy gösteren 'çöplükten çıkıp lüks bir konağa yerleşmiş dişli ve aynı zamanda bahtsız kadın kahramanların öyküsü, yoksulluğa artık tahümmülü olmayan ve ezilen kadınlarımızı- uç bir örnek de olsa- teselli etse gerek, kadınlarımız yıllardır bu dizilerden bıkmadı. Fakat keşke gerçek hayatta da 'yoksul' ve 'zengin' arasındaki ayrım, pembe dizilerde olduğu gibi çok kolay olabilse... Gerçek dünyadaki yoksulluk da, kahramanlarının üzerindeki kıyafeti değiştirmesi gibi sona erse keşke. Yırtık pırtık elbiselerin yerine ışıltılı gece kıyafetleri giyince bütün sorunlar ortadan kalksa... Asıl yoksulluk teknolojiye hakim olamamak, anti-demokratik uygulamalara, şiddete maruz kalmak, iyi bir eğitimden mahrum kalmak, ucuz işçi olmak ve güdükleşen siyasete karşın depolitize olmak. Yoksa hayatımızdaki sorunlar pembe dizilerdeki gibi ak-siyah olarak ayrıştırılabilecek cinsten olsaydı, yaşam çok daha kolay olurdu..."
|
|
|