T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Medeniyetler relaksı!

İstanbul, İKÖ-AB Ortak Forumu ile, hem övünülecek hem de emeği geçenlerden takdirin esirgenmeyeceği başarılı bir performansa ev sahipliği yapıyor. Forum'un, birinci hedef olan medeniyetler arası uyum konusunda sağlayacağı yararları bugünden yarına ölçebilmek mümkün değil ama dün başlayan toplantının İsmail Cem'in siyasi kariyerinin en parlak sayfalarından birisi olduğu kesindir. Dünyanın en canlı entelektüel ve politik tartışma başlığı olan "medeniyetler diyaloğu"nu 80'i aşkın bakan, temsilci ve uzmanla masaya yatırmak ve Doğu ile Batı'yı o masanın etrafında buluşturmak iyi bir fikir ve kayda değer bir iş oldu. Konuşmacılarının ifadesiyle toplantı, "İKÖ-AB Ortak Forumu"ndan çok diplomasi lisanıyla "Cem inisiyatifi" olarak kayıtlara geçti bile. Dışişleri Bakanı'nın, 2 yıldır planladığı bu toplantının 11 Eylül sonrasına ve ABD'nin Irak'a yönelik operasyon hazırlığı öncesine denk gelmesi de bu inisiyatifin popülaritesini kat be kat artırdı.

Buluşma heyecan vericiydi ve bu heyecan hem katılımcıların sözlerinden hem de forumu izlemek için gelen yerli-yabancı gazetecilerin yorumlarından gözlenebiliyordu. Bu heyecan elbette, medeniyetler arasında topyekün bir savaş ihtimalinin varlığından ve de bunun bertaraf edilmesine yönelik adımlar atılıyor olmasından değildi. Ne dün Çırağan Sarayı'nda bulunanlar, ne de bu konudaki analizler böyle bir ihtimali büyütmüyorlar. Çünkü sorun, bir medeniyetler savaşı değil, mevcut küresel duyarsızlıkların giderilmesi ve bütün kültürlerin dünyanın istikametini tayin etmede işbirliği imkanlarının "sahici" bir şekilde geliştirilmesidir.

Ama dün, İslam dünyasının bakanları ve temsilcileri bu sorunu ve sorunu aşma konusundaki önerileri cesur bir şekilde dile getiremediler. Bunun nedeni, 11 Eylül'le birlikte kurulan İslam-şiddet eşitliğinin yarattığı psikolojik baskının hâlâ devam ediyor olmasıydı. Bundan olacak birçok bakan, ayetlerle, hadislerle süsledikleri konuşmalarda, biraz da telaşla İslam'ın terör ve şiddeti onaylamadığını anlattılar. Bu konudaki tek istisna Suriye Dışişleri Bakanı Faruk El Şara'ydı. Şara, "Terörü bütün unsurlarıyla masaya yatıralım. Bunun yaparken de İsrail'in ve İsrail'i destekleyen ABD'nin sorumluluğunu da unutmayalım" diyerek temennilerle geçmekte olan foruma heyecan kattı. Yunanistan Dışişleri Bakanı Papandreu da Şara'ya atıfta bulunduğu konuşmasında, "Globalleşen dünyada kimseyi dışlayamayız ve dinlerin şiddet nedeni olabileceğini kabul edemeyiz" diyerek toplantının bir başka ufuk açıcı konuşmasını yaptı.

Küreselleşme hemen hemen bütün konuşmacıların ortak retoriğiydi. Dünyanın en geri ve en bahtsız ülkesi olan Afganistan'ın tıpkı "geçici" Devlet Başkanı Hamid Karzai gibi "şık" Dışişleri Bakanı Abdullah Abdullah da "yaşadıklarımız herkese ders olsun" dedikten sonra sözlerini küresel köy dayanışmasına yönelik temennilerle bitirdi.

İKÖ-AB Forumu'nun bir faydası da özellikle İKÖ üyesi ülkelerin temsilcilerinin karşılarında Batı'nın temsilcilerini bulmuşken içlerini dökmeleri, yani relaks olmalarıydı. Her bakan, kendi ülkesinin karşı karşıya bulunduğu aktüel sorunları dayanak yaparak medeniyetler uyumuna farklı bir açılım getirdi.

Gelelim, forumdan çıkan derslere ve muhtemel sonuçlarının ne olabileceğine ilişkin tahminlere...

1- İslam Dünyası'nı ve Avrupa Birliği'ni aynı masa etrafında ve savaşsız, şiddetsiz ve kavgasız bir dünya ideali etrafında toplayan bu forum, varoluşuyla ABD'nin kurallarını kendi koyduğu savaş stratejilerine muhalefet anlamını taşıyor. Bunun açık anlamı 75 İslam ve AB ülkesinin ABD'nin Irak'a müdahalesine bütünüyle ya da en azından prensipte karşı çıktıklarıdır.

2 – "Savaşsız bir dünya" hedefinin gerçeklik bulabilmesi için İsrail ile Filistin arasındaki sorunun Şaron'un keyfine bırakılmadan önemle ve öncelikle çözülmesi gerekmektedir. Forum'un ana teması dikkatle incelendiğinde bu gereklilik açıkça görülmektedir. İsrail bugünkü tutumunda ısrar ederken İslam dünyasının kalıcı bir dünya barışına ikna olması mümkün değildir.

3- Çırağan'daki buluşma gösterdi ki iki medeniyet bloku arasındaki diyalog imkanlarının gelişmesi, özellikle "şikayetçi ve mağdur" olan İslam dünyasının lehine bir süreci başlatacaktır. Benzer forumların sayısının artması bu buluşmayı daha da anlamlı hale getirecektir.

4- Son ders de Türkiye'ye... Bir yanda ABD-İsrail ekseninde dans eden bir yanda da İKÖ-AB buluşması gibi görkemli bir projeye imza atan Türkiye'nin bir kafa karışıklığı içinde mi, yoksa "yüksek siyaset" peşinde mi olduğunu anlayabilmek zor. Bu konudaki soru işaretlerinin kalkması ve dünkü buluşmanın tesirinin yaygınlaşması için Türkiye'nin özellikle bölgesel aktivitelere devam etmesi gerekiyor.


13 Şubat 2002
Çarşamba
 
MUSTAFA KARAALİOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED