T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R
Sarıkamış üstünde kar
kar altında Mehmed'im var

90 bin askerdiler Allahuekber Dağları'nda. Donanımsızdılar; elbisesiz ve yiyeceksiz. Donarak ölmüşlerdi. Tek kurşun bile atamadan. 1914 yılının çetin kışında. Yaşananlar, yakın tarihimizin unutmak istediğimiz trajedilerinden biriydi. Çok önceydi. Zaman, Sarıkamış trajedisi için de işletti hükmünü ama, bu hatıra da unutulacak gibi değil. Unutmayanlar var zaten; o günkü acıyı bugün de taşıyanlar... Özhan Eren onlardan biri. Türk Müziği'nin hemen hemen her dalında eserler üreten, ödüller alan, 'Kara Tren'le sayısız gönüle ulaşan, 'Güle Yazdım' ve 'Turnalara Tutun da Gel' adlı iki albüme imza atan sanatçı, şimdi yeni albümüyle dinleyiciyi zamanda acı yüklü bir yolculuğa çıkarıyor. Özhan Eren, DMC'den çıkan "Sarıkamış'lı Geçmiş Zaman" albümünde Allahuekber Dağları'nda rüzgarın uğultularla fısıldadığı bir hatırayı anlatıyor.

  • FADİME ÖZKAN
    Sarıkamış, bu millet için her zaman bir 'iç acısı' olmuştur. Tükenmeyen, iyileşmeyen ve türküler, ağıtlar dışında neredeyse ifade edilemeyen.. Hatta, belki tüm bunlardan, yaşanmışlıktan dolayı unutulması istenen. Size Sarıkamış'ı hatırlatan, destansı ağıtını yakmaya iten şey neydi?

    Unuttuğumuz, unutmak istediğimiz, hatta daha kötüsü yok sayacak kadar ihmal ettiklerimizin belki en başında geliyor Sarıkamış Harbi. Sizin de söylediğiniz gibi, maalesef, edebiyatımızda olsun, müziğimizde olsun çok da fazla yer vermemişiz. Hatta tarihçilerimize bakarsanız sadece Sarıkamış Harbi değil, hemen öncesindeki Balkan Harbi ve onun öncesinde '93 Harbi de çok bilmediğimiz iç acılarımızdan. Oysa ne Balkan Harbi sırasında ve hemen sonrasında İstanbul'da yaşananları bilmemezlik hakkımız olabilir, ne de Sarıkamış Harbi'nin.

    Albümü kaç yıldır taşıyorsunuz içinizde? Sarıkamış'a gittiniz mi?

    Doğrusu tam da Sarıkamış'ta başladı benim 'Sarıkamış'lı Geçmiş Zaman' yolculuğum. 2001 Ekim'inde bir konser vesilesiyle Kars'a gitmiştim, Sarıkamış'ı da görmek istedim ve ilk o zaman buluştuk. Çam ağaçlarıyla dolu bir tepede kar yağmaya başladı, mevsimin ilk karı olduğunu söylediler, işte o sıra oldu zaten ne olduysa. Biraz da erken inen akşamla beraber kasabaya doğru yol alırken 'Sarıkamış üstünde kar, kar altında Mehmedim yatar' diye bir türkü söylemeye başladım. O sırada, geçmişten neyi ne kadar hatırladığımı bilmiyorum, tarifsiz bir kedere kapıldığımı söyleyebilirim sadece. Sarıkamış'ta başlayan türkünün ezgilerini ve sonraki satırlarını ararken hayatım boyunca unutamayacağım bir yolculuğa çıktım, hayatım boyunca unutamayacağım yol arkadaşlarım oldu.

    Sarıkamış deyince zihninizde ne beliriyor? Bu bir resimse eğer, ne var o resimde? Resmi anlatın biraz. Bir isimse..., nedir o ve nedendir? Yok, bir türküyse-ağıtsa, onu anlatın lütfen...

    Benim için Sarıkamış Harbi sadece Sarıkamış demek değil, onunda ötesinde uzun bir hikaye. '93 Harbi'nde Kars'la, Batum'la beraber Ruslar'a geçmiş küçük bir kasaba. Sonrasında da bozgunda görülen fetih rüyasının belki ilk kalesi, Kars'la beraber. Balkan Harbi'nin bütün sancısını dindirme hayallerinin belki ilk hazin adımı, kırk yıla varan bir mazinin hazin sonu. Karakışın tam ortasında Erzurum'dan cepheye sırtlarında erzak taşıyan mektep çocukları... Pantolonsuz harp etmeye çalışan ve erzak bekleyen onbinlerce asker... Bütün bunlarla beraber inanılmaz bir sevda; harbe katılanlardan Hüsamettin Teğmen esir düşmüş bir vaziyette ve Rus askerlerinin eşliğinde Sarıkamış'a götürülürken uzaktan gördüğü Sarıkamış'a şöyle sesleniyor içinden; "Böyle mi gelecektim sana!" Resmi çizilecek o kadar çok hüzün var ki Sarıkamış'lı Geçmiş Zaman'da...

    Albüm bitince neler hissettiniz? İç acınız azaldı mı?

    Hiçbir acı, hiçbir keder başladığı yoğunlukta sürmüyor. Zaman hep en büyük ilaç oluyor, siz öyle istemeseniz bile... Sarıkamış da öyle. Tabiî ki o ağır hüzün biraz kabuk bağlayacak, tabiî ki o 'odun yanığı' biraz küllenecek, ama hepsi o kadar. Sarıkamış'lı Geçmiş Zaman yolculuğumun unutulmaz hatıraları var yüreğimde. Ben bu şehirde çok sabahladım, sokaklarında Sarıkamış Türküsü, Ey şehr-i İstanbul'u söyleyerek, hem de o ağır travmayı yaşayan ya da hisseden bütün yol arkadaşlarımla beraber. Onlarla dolu gecelerimi asla unutamam. Ne zaman kar yağsa, ne zaman bir yel esse soğukça ya da ne zaman bir tren sesi duysam ya da Haydarpaşa'nın veya bir demiryolunun yakınlarından geçsem, eminim ki içimde hep o türkü çalacak; 'Sarıkamış üstünde kar, kar altında Mehmedim yatar..."

    'BİR HIÇKIRIĞIN PEŞİNE DÜŞTÜM'

    Bütün açık kalpliliğimle söyleyebilirim ki, 'Sarıkamış'lı Geçmiş Zaman'ı yapmak için hiçbir amacım olmadı, hedeflediğim hiçbir şey yoktu, hâlâ da yok. Ben bir hıçkırık duydum, bir hüzünden haberdar edildim...

    İçimde bir türkü başladı, onun peşinden diyar diyar gezdim, fukara gönüller yoldaşım oldu aylar boyu. Hem okudum, hem yazdım, türkümü tamamladım. Hepsi bu.

    Ben, okuduklarıma bile tahammül edemedim...

    Albüm hazırlanırken nasıl bir ruh halindeydiniz, neler yaşadınız? O bir gecede donarak ölen 90.000 bin genç insanın ağırlığı çöktü mü omuzlarınıza? Kulağınıza kimler, neler fısıldadı?

    Sonraki günler bir taraftan müzik, bir taraftan kitaplar, hatıralarla dolu satırlar, mektuplar, şiirler, haritalar, onların müziğe dönüşmesi... Hep beraber yolculuğa çıktık; '93 Harbi, Balkan Harbi'ni yaşadık, İstanbul'dan Erzurum'a ve oradan Sarıkamış'a yürüdük. Bir taraftan Sarıkamış Türküsü oluşmaya başladı, türküyle beraber yeni kitaplar, o dönemde yaşamış yeni yeni insanlar tanıdım. Onların anlattıklarından yeni müzikler oluştu. Doğrusu hiçbir gün beste yapmak için bir çabam olmadı, her şey kendiliğinden başladı. Tabiî çok uzun hatıraları var içimde o günlerimin ama mesela şu kadarını söyleyebilirim, Stephan Lausanne'ı ve Dr. Cemil (Topuzlu) Paşa'nın hatıralarını okuyordum, çok soğuktu, her yer kardı. Biraz hava almaya çıktım, stüdyoya döndüğümde 'Ey şehr-i İstanbul'u söylüyordum. Sanki uzun yıllardır söylediğim bir şarkıymış gibi, sözlerini ve notalarını yazdım... 'Haydarpaşa'da Ayrılık' da öyle oldu. İçimde başlayan türkü beni nereye götürdüyse oraya yolculuk ettim. Harple ilgili şu kadarını söyleyebilirim, bir gecede donarak ölen 90.000 genç yok bu harpte. Öncesi hariç, 22 Aralık'ta başlamış Sarıkamış Harbi, tekrar sükunete kavuşulması 1915 Şubat'ını buluyor. İnsan iradesinin tahammül edemeyeceği şartlarda, yoklukla, açlıkla, hastalıklarla, soğukla, karla beraber sürdürülmeye çalışılan bir harp var. Doğrusu, ben okuduklarıma bile tahammül edemedim çoğu zaman.

    Sıcaktan, yemekten, hele ki uykudan kaçar oluyorsunuz, sanki onların hatırasına saygısızlık ediyormuşsunuz gibi bir his. Varın siz düşünün onların neler yaşadıklarını...

  •  
    40 yılın birikimi AKM'de
    Ülkemizin ilk kadın seramik profesörü Jale Yılmabaşer, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde açtığı sergide 40 yıllık çalışmalarını sergiliyor. Açılışı, Rahmi Koç'un birlikte fotoğraf çektirmek istememesi sonucu Yılmabaşer'in "Sen Koç'san, ben de sanatçıyım" diyerek salonu terketmesi nedeniyle olaylı geçen sergide ünlü sanatçı 40 yıllık sanat ürünlerini sergiliyor. Halen Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü'nde öğretim üyesi olan Yılmabaşer, bu serginin Türkiye'de açtığı son sergi olduğunu söyledi. Yılmabaşer, yaptığı açıklamada şöyle dedi: "Türkiye'de sanat icra etmek çok zor. O yüzden bu sergi benim son sergim olsun istiyorum. İnsanların ekmek alacak paraları yokken, sanatı nasıl alacaklar?" Yılmabaşer'in sergisi 24 Ocak'a dek görülebilir.
  • ÖMER ÇAKKAL


    El yazması eserler CD'ye aktarılıyor
    Konya Yusufağa Kütüphanesi'nde bulunan el yazması eserler CD'ye aktarılacak. Konya Kültür Müdürü Necip Mutlu, yaptığı açıklamada, Yusufağa Kütüphanesi'nde bulunan 3 bin 185 cilt el yazması eserle birlikte, 90 bine yaklaşan yazma eserin dijital ortama aktarılma çalışmalarına başlandığını kaydetti. Nadide eserlerin tespit ve tescillerinin yapılarak koruma altına alınacağını söyleyen Mutlu, CD'ye kaydedilen eserleri ilerde internet ortamına aktararak geniş kesimlere ulaştıracaklarını da sözlerine ekledi.
    Çağrıya uyanlar bu yıl 10 kat arttı
    Türkiye'de inanç ve kültür turizminde önemli merkezlerden biri olan Konya'ya gelen turist sayısında yaklaşık yüzde 10 oranında artış meydana geldi. Topkapı Müzesi'nden sonra Türkiye'de en fazla ziyaretçi alan müzelerden olan Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin türbesinin bulunduğu Mevlana Müzesi Konya'da yine turizmin lokomotifi oldu. 2001 yılında 1 milyon 53 bini yerli, 245 bin 757'i yabancı olmak üzere toplam 1 milyon 298 bin 757 turistin geldiği Konya'da, 2002'de bu rakam 112 bin 643 kişi artarak, 1 milyon 351 bin 400'e ulaştı.
    Esrarengiz yazardan ölümcül bakışlar
    Anglosaksonların yetiştirdiği en esrarengiz yazar Ruth Randell'in "Ölüme Bakan Gözler" adlı kitabı Zeynep Besen'in çevirisiyle Doğan Kitapçılık'tan çıktı. Sıradışı bir anne babanın oğlu olan, çevresindeki çirkinliklerden kurtulmaya çalışan Teddy ve annesinin öldürülüşüne tanık olmuş, üvey anne baskısından kurtulmaya çalışan Francine'in bir araya gelmesiyle gelişen roman, rahatsız edici, hayal gücünü zorlayan, unutulmaz bir kitap. Toplumdan hareketle bireyin acılarını ortaya koyan yazarın okurun farklı bakış açısıyla çevresinde olup bitenlere bambaşka bir gözlye bakmasını sağlıyor. Bilgi tel: 0 212 677 06 20
    Kutsal kitaplarda Ortak Ayetler
    Tevrat, Zebûr, İncil ve Kur'an-ı Kerim'deki ortak ayetler Üs Yayıncılık'tan çıkan bir kitaba konu oldu: "Ortak Ayetler". Dört kutsal kitapta yer alan ve tekrar edilen ayetleri titizlikle inceleyen ve karşılaştıran gazeteci-yazar Zakir Barutçu kitabı "Ortak Ayetler" için Elmalılı Hamdi'den Prof. Süleyman Ateş'e, Prof. Seyyid Kutub'tan, Prof. Yaşar Nuri Öztürk'e kadar birçok Kur'an-ı Kerim tefsir ve tercümesinden faydalandı. İlgililer için görülmesi gereken bir çalışma. Bilgi tel: 0 212 519 68 16
  • 8 Ocak 2003
    Çarşamba
     
    Künye
    Temsilcilikler
    ReklamTarifesi
    AboneFormu
    MesajFormu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Röportaj | Karikatür

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED