|
|
Saddam değil PETROL' DSP lideri Ecevit, "ABD ümidini Türkiye'nin desteğine bağlamıştı. Hükümet destek vermezse ABD harekat yapamaz. Mesele Saddam meselesi değil, ABD'nin petrol hesapları" dedi.
DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Türkiye'nin tutumu nedeniyle ABD'nin Irak'a müdahale konusunda tereddüte düştüğünü söyledi. Ecevit, "Öyle anlaşılıyor ki, ABD yönetimi bütün ümidini Türkiye'nin böyle bir askeri harekata katılmasına bağlamıştı. Fakat, Türk toplumunda buna karşı yoğun tepki ortaya çıktı ve şimdi bu harekat tavsadı gibi görünüyor. Bu gelişme savaşın çıkmaması konusunda umut verici. Hükümet direnirse, ABD bir askeri harekatı yapamaz" dedi. Ecevit, ABD'nin Irak'a olası müdahalesinden, hükümetin girişimlerine ve Kıbrıs'a kadar herşeyi Yenişafak'a anlattı: ABD'nin Irak için Türkiye'den de talepleri oldu. Durumu nasıl görüyorsunuz? Bu konuda ABD'ye destek veren hiç bir ülke yok bildiğimiz kadarıyla. Öyle anlaşılıyor ki ABD yönetimi bütün ümidini Türkiye'nin böyle bir askeri harekata katılmasına bağlamıştı. Fakat, Türk Toplumunda buna karşı tepki ortaya çıktı ve şimdi bu harekat tavsadı gibi görünüyor. Bir kararsızlık içinde ABD yönetimi. Özellikle Türkiye'nin katılmayacağı belirgin hale geldikçe, ABD de tereddüte giriyor. Çünkü Türkiye olmadan böyle bir askeri harekattan olumlu sonuç alınması çok zor. Bizim de bunu kabul etmemiz mümkün değil. Harekat için bizim topraklarımızdan uçakların kalkmasına tepki olacaktır. Turizm büyük ölçüde aksayacaktır. Daha ileri ölçüde bunun içine sürüklenirsek, can kaybı da olacaktır. Onun için ABD'yi böyle bir harekattan vazgeçirmek gerekiyor. Biz oralı olmuyorduk BM kararı olmadan ABD'nin Irak'a müdahalesi mümkün olabilir mi? Hukuki açıdan doğru olmaz. O açıdan da ABD'nin tereddüde girdiğini tahmin ediyorum. Irak'a müdahele fikri sizin hükümetiniz döneminde de başlamıştı. ABD bize isteklerini iletiyordu. Biz de inceliyoruz diyorduk. Oralı olmuyordunuz.. Evet.. Deyim yerindeyse, öyle. Kırmak da istemiyorduk. ABD dostumuz ve müttefikimiz. Ne istediler somut olarak sizden? Biz hükümette iken, harekat için Türkiye'deki başlıca havaalanları ve limanları kullanmak istediklerini söylediler.. Hangi limanlar? Samsun, Trabzon dahil kullanmak istediler.. Peki ne yapmak istiyorlar? Herhalde bu sadece Saddam Hüseyin'i bertaraf etmek için yapılan bir plan değil. Çok mantık dışı olur bu. ABD yönetimi İncirlik'ten Irak'ı etkili bir denetim altında tutuyor. Irak geçmişte bölge ülkelerine çok zarar vermiştir. Halepçe'de kendi halkına zarar vermiştir. Onun için, Irak'a karşı dikkatli olmak gerekir. Fakat, Irak'ın bir silahlı harekat yoluyla herhangi bir devlete zarar verecek durumu kalmamıştır. BM'nin bütün isteklerini yerine getirmiş gibi görünüyor. Onun için meseleyi bir Saddam meselesi olarak görmüyorum ben. Bellli ki, petrol hesapları gibi, ABD'nin petrol hesapları da işin içine giriyor olsa gerek. Bölge haritasını yeniden şekillendirilme olasılığı var mı? Var tabi. Zaten bu günkü Ortadoğu'nun coğrafyası doğal değil. Türkiye ve İran dışındaki bölge ülkelerinin haritaları sınırları cetvelle belirlenmiştir. Bunlarda değişiklik yapma ihtiyacı da duyuyor olabilir ABD. Kürt milliyetçiliğini hep tahrik etmiştir ABD. İngiltere ve bazı batılı ülkeler bunları da tahrik etmiştir. ABD müdahele ederse bir Kürt devleti kurulma ihtimalini güçlü görüyor musunuz? Zaten bildiğiniz gibi, Kuveyt olaylarından sonra Kuzey Irak'ta bir siyasal boşluk oluşturdu batılı ülkeler, başta ABD ve İngiltere olmak üzere. Ve, fiili bir Kürt yönetimi, kendi içinde çelişkiler olmakla birlikte ortaya çıkmıştır. Bunun daha da ileri götürülmesine ve resmileştirilmesine Türkiye elbette izin veremez. Hükümetin ABD'nin isteklerine direndiklerini düşünüyor musunuz? O izlenimi veren davranışları var yeni hükümetin. Ama kesin bir durumu ortaya çıkarılamadı henüz. Fakat hükümet bu konuda direnirse, ABD bir askeri harekatı yapamaz. Hükümet kesin tavırla biz bu işte yokuz derse, bu ABD'nin direncini kırabilir. Saddam da BM şartlarını ciddi olarak uygularsa, harekat olasılığının ortadan kalkacağını umuyorum.. Saddam'a ne önerirsiniz? BM'nin koşullarına tam olarak uymalalılar. Bazı Irak'lı yetkililere şunu da hatırlattım: İkinci dünya savaşından sonra Japonya ve Almanya'ya ağır ambargolar konuldu. Hemen her türlü silahlanma yasaklandı. Ve bundan Almanya ve Japonya karlı çıktılar. Dünya'nın en büyük ekonomilerine sahip oldular. Sizin de büyük ekonomik olanaklarınız, petrol zenginlikleriniz, iyi yetişmiş teknokrat kadronuz var. Siz de silahlanma hevesini bir yana bırakırsanız ve ambargodan kurtulmayı kolaylaştırırsanız, çok kısa sürede gelişmiş bir ülke olabilirsiniz dedim. Türkiye'nin Musul-Kerkük yönetiminde inisiyatif alması söz konusu olabilir mi? Ortaya çıkacak gelişmelerin ışığında elbette bazı tedbirler alınır. Ama Musul ve Kerkük Irak'tan koparılıp başka bir devletin merkeziymiş gibi muamele görecek olurlarsa, buna elbette Türkiye razı olmaz. Rumlar Kıbrıs'ta yeni bir Bosna olayı yaşatabilir Anan Planı çerçevesinde Kıbrıs sorunu 28 Şubat'a kadar çözülecek gibi görünüyor mu? 28 Şubat Allah'ın emri değil. BM genel sekreteri Türkiye ve KKTC'nin kabul edemeyeceği bir plan hazırladı. Benim görüşüme göre bu planın düzeltilecek bir tarafı bile yok. Rötuşla uygulansa bile orada Türk diye bir şey kalmayacak. 60 bin Türk bölgeden göç etmek zorunda kalacak. Rumlar bölgeye gelecek. Ayrıca açtıkları davalar var. Eski gerilimler yeniden ve daha ileri boyutta canlanır. Bazı yazarlar çizerler, 'Artık dünya şartları değişti. AB var. Soykırım girişimlerde bulunamaz Rumlar' diyorlar. Dünya ne kadar değişmiş olsa da çok acı olaylar oldu. Bosna'da, Kosova'da. Sırplara getirilen ambargoları uygulamayan Kıbrıs Rumlarıydı. O açıdan Rumlara güvenilmez. KKTC yalnız Kıbrıs'lı Rumların güvenliği açısından değil, Türkiye'nin güvenliği açısından da önemli. Bakü-Ceyhan boru hattı hizmete girince bu daha da önem kazanacak. O açıdan Annan Planı'nı benimsememiz mümkün değil. Kıbrıs sorunu AB'yi de ilgilendiren bir şey değil aslında. Kıbrıs'ı ilgilendiren üç devlet var. Türkiye, İngiltere ve Yunanistan. AB bunu çok yapay olarak gündemine aldı. AB, hukuku da çiğneyerek Rum devletini üyeliğe alırsa, biz de başımızın çaresine bakacağız. Benim düşündüğüm, dünyada 'özerk yönetim' altında ilginç ülkeler var. Örneğin İngiltere ve Danimarka'ya bağlı özerk devletler var. Bunlar içişlerinde tamamen bağımsız ama güvenlikleri bakımından ana ülkeye bağlı. Bunun benzeri Türkiye'de de olabilir. Zaten fiilen böyle bir durum var. KKTC'nın güvenliğini ve ekonomik gereksinmelerini Türkiye sağlıyor. Türk pasaportunu kullanabilirler. Bence AB ile görüşmelerimizde Kıbrıs konusunu gündemden çıkarmamız gerekiyor. Siz 74 harekatının başbakanıydınız. Sayın Kenan Evren, 'fazla toprak aldık' dedi... İşgal niyetimiz olsaydı, harekatı iki üç gün daha uzatsaydık, Kıbrıs'ın tümü Türk denetimi altına girerdi. Sayın Evren'in o sözü çok üzücü ve tepki de uyandırdı. KKTC'deki Rumları da biz Güneye itmedik, kendileri istediler. 1975'te bir anlaşma imzalandı. Nüfus mübadelesi için. Rumlar bunu içlerine sindirilebilirdi, AB devreye girmeseydi. Ama şimdi, 'ben sırtımı AB'ye dayadım artık kimse bize söz geçiremez' havası içinde Rum tarfı ve her türlü çözüm olanağını reddediyor. AB tarafı elini çekse çözüm bulunabilir. Bahçeli 'Devlet Adamı' oldu Sayın Özkan, Derviş veya Cem'e kızgınlığınız var mı? Ben o defterleri çoktan kapattım. Tartışmasına bile girmek istemem. Sayın Yılmaz ve Bahçeli ile görüşüyor musunuz? Sayın Bahçeli ile telefonla görüştük. Çok dostane ilişkimiz var. Ama sayın Yılmaz'la görüşmedim. Aramızda hiç bir sorun yok. Sizin devlet adamı tanımınız içine girer mi sayın Bahçeli.. Evet, Devlet adamı tanımı içinde yerini aldı sayın Bahçeli... MUSTAFA KARAALİOĞLU-SAMİ GÖKÇE
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv Bilişim| Dizi | Röportaj | Karikatür |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |