T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İktidar ve iktidarsızlaştırma

Çaresizlik duygusu olabileceklerin en kötüsüdür. Türkiye'yi, Türkiye'nin kamuoyunu uzun süre böyle bir ruh hali kuşattı.

AKP'nin tek başına iktidara gelmesi, bu iktidarın gerek gerek istikrar gerek toplumsal gerginlikler ve karşılıklı güven sorunu, gerekse çeşitli toplumsal kesimlerin kendi içlerinde yaşadıkları değişim açısından ifade ettikleri bu ruh halini bir ölçüde dağıttı. Kopenhag Zirvesi öncesi bu parti önderliğindeki seferberlik haliyle rahatlama daha da pekişti.

Ne var ki, insanları yıllardır umutsuzluğa sevkeden gelişmeler yavaş yavaş tekrar ortaya çıkmaya başladı.

Bu gelişmelerin başında hükümete yönelik "iktidarsızlaştırma girişimleri" geliyor.

Son vetosu bir yana, Cumhurbaşkanı'nın bürokrasideki değişiklikleri yokuşa sürme, hükümetin istediği atamaları yapmama, kadro seçimi ve tayinin de denetleyicinin ötesinde asli faktör olma gayreti bu açıdan dikkat çekici.

Sezer'in tutturduğu yol, hükümetin önerdiği, kendisinin de şu ya da bu nedenle sakıncalı bulduğu birkaç kişinin atamasını onaylamama şeklinde değil, sistematik bir direnç ve hükümete yönelik siyasi bir denetim şeklinde karşımıza çıkıyor.

Bu anlamda da sistematik bir politikayı andırıyor. Bu politika hem hükümetin bürokrasiye hakim olması ve onunla uyum içinde çalışması imkanını geçiktiriyor; hem mevcut bürokrasinin iktidar karşısında güçlenmesini, bağımsız davranma eğilimin pekişmesini sağlayacak, bunu cesaretlendirecek bir nitelik taşıyor.

Diğer taraftan YÖK Başkanı'nın ve Üniversitelerarası Kurul'un yaptığı hükümete yönelik, hükümeti neredeyse gayrimeşru ilan eden açıklama bir "Gürüz vakıası" olarak geçiştirilebilecek gibi değil.

Bu açıklama YÖK'ün kendi alınan girmeyen orta öğretim de dahil olmak üzere, üniverseteler yönelik hükümet politikalarının büyük bir dirençle ve aksi yönde siyasi kampanyayla karşılaşacağını gösteriyor. YÖK ve YÖK'ün çoğu sadık rektörleri güçlerini devletin başka mercilerinden aldıklarını ima edercesine, özerklik ötesinde bağımsızlıklarını ilan etmeye hazırlanıyorlar ve devlet şemsiyesi altında siyasi iktidara meydan okuyorlar.

YÖK'ü başka kurumların ve bürokratların takip etmesi mümkündür. Bu, elbette ülkedeki güçler dengesiyle ve bürokratı cesaretlendiren bir iklimle ilgilidir.

Bu sütunda seçimden önce de sık sık ifade ettiğimiz gibi, AKP türü iktidarların karşısındaki en önemili tehlike iktidarsızlaştırılma girişimleridir.

Bu girişimlere itiraz ettikleri, sert çıktıkları oranda daha sert tepkilerle karşılaşma riskleri vardır. Başka bir deyişle hızla üretilecek bir devlet krizi, onu takip edecek suni bir rejim krizi bu risklerdir.

Ancak bu, sadece AKP türü partilerin değil, tüm Türkiye'nin sorunudur. Hükümetin iktidar olmasına müsaade edilmemesi, vesayet altında tutulmaya çalışılması devletin demokratik işleyiş şemasını zedelemekle kalmaz; siyasal ve toplumsal gerginlikler üretir, suni devlet ve rejim krizini tahrik eder, ekonomi dahil olmak üzere tüm siyasi kararların rasyonelliğini yok eder ve ülkeyi şahinlerin dış politikadan iç politikaya kadar her alanda tutucu bürokratların ve şahinlerin eline bırakır.

Bu tür iktidarsızlaştırma girişimlerine zaman zaman iktidarlar da zemin hazırlarlar, en azından iktidar ve güç arasında ilişkileri kuramadıkça bu tür girişimleri toplum gözünde doğal hale dönüştürürler.

AKP henüz bu tür bir tuzağa düşmüş değil...

Ancak hükümetin içinden çıkan çatlak sesler hafife alınamaz. Örneğin ekonominin üç başlı hali, Dışişleri Bakanı'nın neden olduğu acemilik görüntüsü, Milli Eğitim Bakanlığı'nın hazırladığı süzgeçten ve parti denetiminden geçmemiş havası veren projeler, İhale Kanunu örneğinde olduğu gibi yasama faaliyetinde ortaya çıkan zaaflar ve sorular...

Tüm bunlar iktidarsızlaştırma gibi dış faktörlerle açıklanamaz. Ama iktidarsızlaşma girişimlerine zemin hazırlayabilir.

Ayrıca bu kadarla da kalmaz, bu hızla böyle devam ederse olacakların en kötüsü olur, hükümet kendi eliyle iktidarsızlaşır, başka ekonomi olmak üzere tüm dengeler riske girer ve bunun faturası Türkiye için acı olur.



24 Aralık 2002
Salı
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED