T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Futbolu özlemek

Haftalar geçiyor, şöyle heyecan dolu, zevk veren "evet, işte bu" diyebileceğiniz bir maç seyredemiyorsunuz. Stadyumdan veya T.V. başından tatmin olmamış bir ruhun isyanı, bezginliği-bıkkınlığı ile ayrılıyorsunuz.

En kötüsü bu işte.

Futbolun içinde yaşayıp futbolsuz kalmak.

Sezonun son derbi maçında Fenerbahçe ile Trabzonspor bize futbol heyecanını, futbol zevkini doyasıya yaşattılar. "Böyle oyna, gözümün yağını ye!"

Fenerbahçe yıllardır yaşadığı ve son günlerde doruk noktasına ulaşan kaos ortamından kurtulmak için; yönetimi-futbolcusu-hocası-taraftarları ile el-ele vermişti.

Gösterilen ilgi Oğuz'un gözlerini yaşarttı. Bu bir yana, bu maç, bu yıl için bir dönüm noktasıydı. Herkes biliyordu bunu. Ya kazanıp yarışı sürdürme şansını yakalayacak, ya kaybedip yarıştan uzak kalacaktı. Kendi sahasında, seyircisi önünde oynayacağı bu maç öncelikle Fenerbahçe için kader maçıydı.

Bir süre önce Göztepe ile karşılaşmış; hayal kırıklığı yaşamış, bu kırıklık taraftarda yer yer öfkeye-isyana dönüşmüş; Ceyhun ıslıklanmış, "Yönetim istifa" sesleri yükselmişti. Trabzon ise Samet Aybaba yönetiminde tam bir devrim yaşıyordu. Önümüzdeki yılların çekirdek kadrosu kuruluyor, bu kadronun geçleri umulmadık bir performans gösteriyor, peş-peşe maçlar kazanıyor, bazılarınıda "tecrübe noksanlığı" yüzünden kaybediyordu.

Trabzon'un ilk yirmi dakika içinde fırtına gibi estiğini, bir de gol bulduğunu görünce bu "yenilenme"nin ne mânaya geldiğini anlıyordunuz. Fenerbahçe'de Göztepe maçındaki silik karakteri üstünden atmış, o da rakibine ayak uydurmuştu. Atılan gole beş dakika sonra cevap verdi. Ardından son dakikaya kadar sürecek bir futbol ziyafeti yaşadık.

Top bir o kalede, bir bu kaledeydi; tam bir pozisyon zenginliği yaşanıyordu. Tuncay ile Serhat'ın yaptıkları hücum-pres, Fenerbahçe'nin nasıl bir forvete ihtiyacı olduğunu ortaya koyuyordu.

Aranan kan bulunmuştu: Tuncay.

Ve genç Tuncay üç gol birden atarak kariyerinin en görkemli futbolunu oynadı.

Fenerbahçe bu futbolcuya gereken, ihtimamı göstermeli, en az Ortega kadar değer vermelidir.

Sezon arasında bir santrafor alınacağı söyleniyor ki; bu futbolcunun da mutlaka Tuncay ve Serhat kadar hırslı, hareketli, süratli olması arzu edilir. Trabzon da tecrübe eksikliğini giderdiği takdirde çok iyi bir takım olma yolundadır.

Şimdi bir bu maçı düşünün, bir de bundan bir iki saat önce oynanan Samsunspor-Galatasaray maçını.

Hepsi takımda doğrudan yer alan yedi futbolcusundan yoksun Samsun ile Galatasaray arasında çok bariz bir kalite farkı vardı.

Buna rağmen Ayhan olmasa idi sarı-kırmızılılar Samsun'dan belki de kayıpla döneceklerdi.

"Bitse de gitsek" denilecek bir maç seyrettik.

Şimdi maçlara ara verildi. Takımlar transfer atağına kalkacak, eksikliklerini tamamlayacak. Bizlerde bir süreliğine futbolu özleyeceğiz. Bari ikinci yarı bu özleme değer maçlar ile geçse diyoruz.


18 Aralık 2002
Çarşamba
 
MUSTAFA KUTLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED