T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İrtica ve komplo teorisi

"Biz ve ötekiler" kendimize ne kadar "demokrat" dersek diyelim, bir türlü kurtulamıyoruz, ayırımcılığa dayanan bu tasniften. İllâ ki, birbirimize benzeyeceğiz; hep, aynı şekilde giyinip kuşanacağız.

Ülkeler ve başörtüsü

"Çağdaş" olduğunu sanan, ama çağdaşlığı İslâmî ve yerel kimliğin terk edilmesi şeklinde anlayan bir kesim "Beyaz Türk", başörtülü bakan eşlerini içine sindiremiyor.

Hürriyet gazetesi, gene "ötekileri" teşhir etmiş:

Ne güzel! Fas Kralı'nın, Ürdün Kralı'nın, Suriye ile Pakistan Devlet Başkanı'nın, Malezya Başbakanı'nın eşlerinin başı açık!!!

Ne güzel! Bangladeş Başbakanı Begüm Halide Ziya da bir kadın lider ve başörtüsü takmıyor.

"Onlar açılırken, bizler kapanıyoruz" (Hürriyet - 23.Aralık.2002)

Haberi hazırlayanlar, İslâm dikta rejimlerine ve İslâm cumhuriyetlerine adetâ gıpta ile bakıyorlar: Fas Kralı'nın eşinin kızıl saçları var; ama biz Emine Hanım'ın kızıl saçlarını göremiyoruz!!!

Keşke Tayyip Erdoğan da, bir İslâm ülkesinin kralı olsaydı ama karısı başını örtmeseydi. Öyle mi?

Aslında bu haber, İslâm devletlerinde bile, hanımların başları açık dolaşabildiklerini, dolayısıyla, bir gün herkes kapanacak diye korkulmaması gerektiğini gösteriyor.

Mısır, laik bir devlet değil, ama Hüsnü Mübarek'in eşi Suzan Hanım'ın başı açık. Pakistan, bir İslâm Cumhuriyeti, başında darbeci Pervez Müşerref bulunuyor. Müşerref'in karısı başörtüsü takmıyor. Veyahut Malezya. Bu ülke, Atatürk ilke ve inkılâplarından nasibini almamış; laik bir cumhuriyet olamamış. Fakat, gazetenin tanımı ile Başbakan Muhammed'in eşi "modern... çağdaş görünümlü" Çünkü başörtüsü takmıyor!

Çağdışı zihniyet

Laiklik, herkesin din ve vicdan hürriyetine, inancına saygı duymak anlamına geliyor.

Cumhuriyetin temel niteliklerini sıralayan 1982 Anayasası'nın ikinci maddesinin gerekçesinde aynen şöyle deniliyor: "Hiçbir zaman dinsizlik anlamına gelmeyen laiklik, her ferdin dinini, inancını istediği gibi yaşayabilmesidir. Bundan dolayı da hiç kimsenin farklı bir muameleye tâbi tutulmamasıdır."

Laklik tarifini yapan 24'üncü madde ise, "kimsenin dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanıp, suçlanamayacağını" öngörüyor.

Oysa, Türkiye'de, kendilerini bu devletin sahibi, bu milletin vasisi sayanlar var. Onlara göre, Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç ve eşi başörtüsü takan diğer bakanlar "kusurlu"

Hatta, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan'ı övenler, onun da eşinin tesettürlü olduğunu öğrenince, hayretten dona kaldılar; Babacan'a açtıkları krediden kısmen vazgeçtiler.

* * *

Bu "çağdışı" zihniyete ben öfkelenmiyorum bile; küçümsüyorum. Yarım yamalak bilgilerle donatılmış kafaları, sadece korku ve entrika üretiyor. Aydınlığın düşmanı... karanlıklar prensi bunlar.

Ve gizlendikleri yerden çıkarabilmek için fırsat kolluyorlar.

Cinayet ve irtica

Son bir hafta içinde, Türkiye'de peşpeşe tatsız olaylar cereyan etti. Bunlardan biri Doç. Necip Hablemitoğlu'nun katledilmesi.

Genelde basın, hiçbir sıfat vermeden topyekûn terörü lânetledi. Fakat, işin ucunu İslâm'a bağlamak isteyenler de var.

"...Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Çetin Emeç, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok.... Bunca aydın öldürüldükten sonra, hemen uydurulan senaryolara baksanıza bir. Bir de işin altından kimin çıktığına. Tümünde çıkan dinci terör." (Bekir Coşkun - Hürriyet - 21 Aralık 2002)

"Hablemitoğlu'nun ortadan kaldırılmasında pekalâ Fethullahçılar kullanılmış olabilir." (Mine Kırıkkanat - Radikal - 21 Aralık 2002)

"Türkiye fedakâr bir evlâdını kaybetti. Ancak hedeflenen Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı laik demokratik cumhuriyet sonsuza dek yaşayacaktır." (Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu- 21 Aralık 2002 - gazeteler)

"Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Ahmet Taner Kışlalı, Gaffar Okan cinayetleri için ne adresler gösterilmiş, kafalar nasıl karıştırılmıştı. Kafa karıştırmak, çıkmaz sokaklarda iz kaybettirmek yöntemleriyle dikkatler, asıl kuşku duyulması ve üzerine gidilmesi gereken odaklardan saptırılmaştı... Bu cinayet AKP tarafından, laisizmi korumak ve irtica bağlamında aymazlığa düşmemek için uyarı olarak algılanmalıdır." (Güneri Civaoğlu - Milliyet - 20 Aralık 2002)

* * *

Hele de bu olay, Menemen katliamının yıldönümünün hemen öncesine denk geldiği için, senaryo yazarlarına gün doğdu.

Tekrar edelim ister kendisine "İslâmcı" diyen bir örgüt olsun, ister THKPC gibi halâ komünist/marksist devrim peşinde koşsun, cinayeti işleyenler sadece taşerondur, tetikçidir.

Fehriye Erdal, Sabancı suikastında neyi amaçlıyordu? Herhalde devrim yapmayı değil...

Ya Hizbullah veya İBDC? Bu cinayet şebekeleri, ısmarlama katil üretiyor. Bu yüzden, basının büyük bölümü, kanlı olayı, herhangi bir teşkilâtla irtibatlandırmadan verdi.

"Andıç" gibi iftira

Hablemitoğlu, komplo teorileri üreten, devletin istihbarat birimleriyle dirsek teması içinde olan, kendisi de MİT'te görev almayı, hatta MİT'in başına geçmeyi bekleyen bir kişiydi.

Komplo teorisinin çılgın bir örneğine Nuh Gönültaş'ın sütununda rastladım: "...Hablemitoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Madlen Albright'a gönderdiği bir yazıda, bazı gazetecileri suçluyordu; şu ifadelere bakın: Türkiye'nin yönetiminde, mevcut etki ajanlarının aidiyet duydukları, kullanıldıkları yabancı güçleri ve kapasiteleri hakkında kaç kişi tam bilgi sahibidir? İşte birbirinden ayrı bazı sorular. Örneğin Cengiz Çandar'ın geçmişi kadar mevcut girift ilişkiler hakkında kim, ne bilmektedir? Sabah ve Doğan Grubu'nun kendi medya kuruluşlarında, etki ajanı konumundaki gazetecilere görev vermelerinin sebebi nedir? Altan kardeşler, Gülay Göktürk, Cüneyt Ülsever, Fehmi Koru, Mehmet Barlas, Mehmet Ali Birand, Nazlı Ilıcak, Etyen Mahçupyan, Kürşat Bumin, Nuh Gönültaş, Abdurrahman Dilipak, Taner Akçam gibi yazarların stratejik buluşma ve kesişme noktaları nelerdir?" (20 Aralık 2002 - Zaman)

Komplo teorisi

Liberal ve demokrat gazetecileri, topyekûn "etki ajanı" diye suçlayan bir garip insandı Hablemitoğlu. İnternet sayfasında tuttuğu ve bastıramadığı "Köstebek" kitabı ise, bir zamanlar Aydınlık'ta yer alan, fakat doğrulanmayan "Poliste Fethullahçı yapılanma" başlıklı habere dayanıyordu. Ankara Emniyeti'nde, adları "telekulak skandalına" karışan polis müdürleri Cevdet Saral ve Osman Ak'ın, kendilerini tasfiyeden korumak için poliste örgütlenen Fethullahçıların listesini yayınladıklarını hepimiz hatırlıyoruz. İşte, Hablemitoğlu'nun "Köstebek" kitabı, o eski masalın yeni versiyonu gibi.

Hablemitoğlu'nun çalışmalarını okuyunca, gerçeklerden ziyade komplo teorilerine ulaşıyorsunuz.

* * *

Bir başka tesadüf daha zihnimi kurcalıyor: Geçenlerde, Rusya Federasyonu İstihbarat Servisi Başkanı, Fethullah Hoca'yı CİA ajanı olarak suçladı. ABD'nin Fethullahçılar vasıtasıyla Müslüman "teröristleri" yönlendirdiğini belirtti. Bu haber, Hürriyet'te manşetten yer alıyor. Bir kaç gün sonra, Fethullahçıları hedef alan "Nursuzlar" sitesinin mimarı Hablemitoğlu öldürülüyor.

Acaba Hablemitoğlu'nun hizmetlerinden hangi gizli servis veya derin devlet istifade ediyordu? Hablemitoğlu kime dayanarak MİT'in başına geçeceğini eşine dostuna söylemişti? Atatürkçü ve laik cumhuriyetçi denilen biri, niçin bizim gibi dürüst ve demokrasiye inanmış gazetecilerle "Nüfuz ajanı" diye uğraşıyordu?

* * *

Türkiye'de derinden derine bir mücadele yaşanıyor.

Bataklığı kurutmak, statükoyu aşmak kolay değil.

YÖK'ün protestosu, suikast ve irtica brifingleri... Hatta Cumhurbaşkanı'nın vetosu.

İradeler çarpışıyor. AB'ye üye olmayı başarırsak, önemli bir mesafe katetmiş olacağız. İşte Kıbrıs'ın halli bu yüzden çok önemli.

........

AÇIKLAMA: 17 Aralık 2002 tarihli "Enerji dosyası" başlıklı yazıma, eski TEDAŞ Genel Müdürü Kadir Ramazan Coşkun'dan bir açıklama geldi. Açıklamada Coşkun, "İşletme haklarının devrine ilişkin ihaleye ait şartnamelerin hazırlanması, bunlarla ilgili ek adendumların yayınlanması, ihalenin yapılması, birinci komisyonca değerlendirilmesi, Enerji Bakanı'nın direktifleri ile Enerji İşleri Genel Müdürlüğü'nce eksikliklerin tamamlanması safhaları ile hiçbir ilgisinin olmadığını, bu tarihlerin çoğunda görevde bile bulunmadığını" belirtmiştir.


24 Aralık 2002
Salı
 
NAZLI ILICAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED