T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Savaşa hayır, çünkü...

Savaşa hayır, çünkü bu bir emperyalist savaş... Teammüden bir tecavüz tasarımı... Temelinde sadece Amerika'nın ve onunla görüş birliği içinde olan İsrail ve İngiltere'nin çıkar hesapları bulunan, Amerika'nın global hakimiyet teorisinin uzantısı bir savaş bu. İnsani hiçbir boyutu bulunmayan, daha kötüsü, insani duyarlılıkları bile sömüren bir savaş. Dünyadaki "Kitle imha silahı" hassasiyetini, demokrasiyi, insan haklarını, Irak'ı vurmayı meşrulaştırmak için kullanan, onun için de Irak'ta mutlaka bir kitle imha silahı izi bulmak için çırpınan, bunun için BM'yi kullanmaya yeltenen, bunun için silah denetçilerini zorlayan, hatta bunun için Saddam'ın varlığına ihtiyaç duyan bir azman gücün operasyonu bu. Bu, gücü kutsayan., gücün, işine geldiğinde her şeyi meşrulaştırabileceği mantığını hayata geçirmeye çalışan bir savaş...

Dünyadaki tüm güçlülere, gözüne kestirdiği ve güç merkezlerinin göz yummasına mazhar olabildiği ölçüde vahşileşme, kendi emperyalist tutkkularını gerçekleştirme ümidi, arzusu veren bir savaş... Amerika Irak'ı vuruyor, Çin Doğu Türkistan'ı, Rusya Çeçenistan'ı, İsrail Filistin'i, Hindistan Keşmir'i... Amerika'nın gücü kutsayan çizgisinde ikinci sınıf emperyalist oluşumların önünü açan bir savaş bu...

Savaşa hayır, çünkü geride sadece kan ve gözyaşı bırakacak, binlerce, onbirlerce çocuğun, kadının, savaş dışı insanın canına mal olan, buna karşılık süper güç odaklarına petrol taşıyan bir savaş bu...

Savaşa hayır, çünkü bu, uzun vadede neleri hedeflediği, bölgede nasıl değişiklikler, düzenlemeler getireceği kestirilemeyen, en azından Türkiye'nin ödeyeceği bedelin bilinemediği bir savaş...

Savaşa hayır, çünkü bu, Türkiye için komşu bir ülkenin vurulması, vurulmasına ortaklık edilmesi, en azından göz yumulması anlamına geliyor. Irak'la Türkiye arasında hiçbir manevi - kültürel - tarihi bağ olmasaydı bile, sırf komşuluk hatırına bu savaşa karşı durmak gerekirdi. Dünyanın öbür ucundan geleceksiniz ve Türkiye'nin yanıbaşında bulunan bir ülkeyi vurmak için, üstlenecek toprak isteyeceksiniz... Bu gerçekten insani hiçbir hassasiyetin onaylamayacağı bir ahlaksız teklif...

Kaldı ki, Irak'la Türkiye arasında Müslümanlık gibi bir manevi bağ bulunuyor. En olmaması gereken şey, iki kardeş ülkenin birbiriyle savaş ilişkisi içinde bulunması, ya da bir Müslüman ülkenin ötekisi için düşman güçlerin üssü haline gelmesidir. En anlaşılmayacak şey, Müslüman Türkiye'nin, Amerika'nın emperyalist çıkarları için Müslüman Irak'a karşı kullanılır durumda olmasıdır. İki ülkenin "Müslümanlığı"nı gözardı etmesi ve bir başka format içinde bir savaşta taraf haline gelmeleri çağrısı, ancak, zihni bir alabora geçirmesi halinde mümkündür. Eğer böyle bir şey yoksa, Türkiye'nin de bu savaşta rol almaması gerekir.

Savaşa hayır, çünkü bu, Türkiye'nin de içinde yer aldığı İslam coğrafyasına yönelik üslenme amaçlı bir saldırıdır. Bu coğrafyayı uzun vadede yeniden tanzim operasyonunun bir parçasıdır. Bu coğrafyanın zenginliklerini sömürme amaçlı bir saldırıdır. Bu coğrafyayı, bu coğrafyanın zaaflarından istifade ederek, Birinci Dünya Savaşı yıkımı ve Lozan düzenlemesinden bu yana yeniden ve emperyalist güçler hesabına, onların inisiyatifiyle yeniden biçimlendirme, bölgeye yeniden el koyma girişimidir. Bu coğrafyadaki, sömürge statüsünden kurtulma ve halk iradesinin belirleyici olması ölçüsünde kendi siyasi sistemini ve yönetim kadrolarını Batı denetimi dışında yeniden belirleme iradesini ezme, kontrol altında tutma girişimidir.

Böyle bir operasyona göz yummak, bunun Türkiye veya bölgedeki herhangi bir ülkeyle hiçbir organik bağının bulunmadığını düşünmek herkese kolay gelse de, işin gerçeğinin böyle olmadığı, bu coğrafyada olan biten her şeyin, Doğu Türkistan'dan Balkanlar'a, Afrika'nın Batı uçlarına kadar yer alan tüm ülkeleri yakından ilgilendirdiği açıktır. Bu coğrafyada olan biten her şeyin Türkiye'yi ilgilendirdiği de açıktır. Ahmet Davudoğlu'nun ifadesiyle bu coğrafyadaki "stratejik derinlik" her İslam ülkesi için önemlidir, Türkiye açısından ise çok daha fazla önemlidir. Amerika'nın bu operasyonda Türkiye'yi yedeğine almak istemesi, ayrıca Türkiye'nin bölge ile stratejik ilişkilerini torpilleme hüviyeti de taşımaktadır. Bir anlamda kendi coğrafyasına yabancılaştırma hesabıdır bu... Türkiye, son barış girişimi ile bu hesabı önemli ölçüde bozmuştur. Ancak Amerika ve bu büyük gücü kendi hesabı için kullanan güç odakları, her halü kârda bölgeyi kontrol etmeyi hayati olarak değerlendirdiği için baskıyı sürdürüyor. Türkiye, kendisini - ve belki de Amerika'nın planlarına karşı- savunmak dışında, Irak'a karşı bir savaşın parçası olmamalıdır.

Neredeyse bütün dünya "Savaşa hayır!" diyor. Amerika'da bile yüzbinlerce insan, "Savaşa Hayır" çığlıklarıyla sokağa dökülüyor. Amerikan psikolojik savaş makinası, bütün gayretine rağmen, "savaşa hayır" çığlığının büyümesini önleyemiyor. "Savaşçı" çizgi, sürekli güç kaybediyor. Amerikan çıkarına bağlı olmayan dünya ve insanlar ise, neredeyse bütün halinde savaş karşıtı... bu bir insanlık buluşması... Amerika - İsrail - İngiltere çizgisi yapayalnız. Bu yalnız çizgi ile ülkemizi bütünleştirmek ne kadar tarihi bir hata olur...

AKP iktidarının bu konudaki hassasiyeti biliniyor, bu kadro ne bir komşu ülkeye, ne bir Müslüman komşu ülkeye ve ne de Amerika'nın emperyalist çıkarları için savaş kararı vermez. Bunu söylemek zor değil. Ama Amerikan abanışı karşısında boyun eğilmemesi için de canlı bir kamuoyu etkinliğine ihtiyaç bulunmaktadır.

Gün, "Savaşa hayır" çığlığını güçlendirme günü...


21 Ocak 2003
Salı
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED