T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

K Ü L T Ü R
Yaradan'ı seviyor,
bir de sinemayı...

Sinema düşünürü ve senarist Ayşe Şasa'nın 1990'lı yıllara damgasını vuran ünlü kitabı "Yeşilçam Günlüğü", geliştirilmiş ikinci baskısıyla yeniden yayınlandı. Çıkar çıkmaz da ortalığı birbirine kattı. Bir kuşağı derinden etkileyen eser, şu soğuk post-modern medya çağında daha bir anlam kazanan manifestosuyla şimdi de ikibinlerin gençlerine ışık tutmaya aday...

  • ALİ MURAT GÜVEN
    1941 yılında İstanbul'da doğan Ayşe Şasa, batı burjuvazisinin hayat tarzını model almış son derece varlıklı bir ailenin çocuğu olarak mürebbiyeler elinde büyütüldü. Arnavutköy Amerikan Kız Koleji'nden mezun oldu, Robert Kolej'in İdari İlimler Bölümü'ne devam etti. 1963'de senaristliğe başladığında hayattaki ideolojik duruşunu da sonsuza dek değişmeyecek bir biçimde seçtiğini düşünüyordu. O artık düşüncelerini sinema yoluyla kitlelere anlatmayı hedefleyen bilgili ve inançlı bir Marksistti. Bu dönemde Kemal Tahir ile kurduğu güçlü dostluk onun düşünce dünyasını ve bu arada da sinema anlayışını derinden etkiledi. Meslek hayatında, aralarında Son Kuşlar, Ah Güzel İstanbul ve Gramofon Avrat'ın da bulunduğu bir çok kalburüstü filmin senaryosuna imza attı. Başından iki evlilik geçti ki; ikincisi sinemamızın ünlü yönetmeni Atıf Yılmaz ileydi.

    'Büyük dönüşüm'e doğru

    1980'li yıllarda ağır bir ruhsal çöküntü yaşayan Şasa, evinde derin bir inzivaya çekildi. Söylendiğine göre, o bir "şizofreni hastası" olmuştu. Bu can yakıcı süreçte bir gün, o zamana dek sektörde "banal bir sinema anlayışının temsilcisi" olarak görüp her fırsatta aşağıladığı kadim rakibi senarist Bülent Oran'ı yardıma çağırdı. Ve halk filmlerinin unutulmaz senaristi Oran her daim güleç yüzüyle bu çağrıya icabet ederek koşa koşa ona geldi. Üçüncü evliliğini yaptığı bu insan için kitabında "rakibim ve kurtarıcım" ifadesini kullanıyor Ayşe Şasa...

    Kur'an-ı Kerim'in büyüleyici müjdelerinden "Sizin hayır bildiğiniz işte şer, şer bildiğiniz işte hayır vardır" mesajının hikmeti işte tam o buhran yıllarında tecelli eder. Kainatı Engels'in "Beyin bir kastır, düşünce ise beynin bir salgısıdır" fetvasından hareketle tanımlamaya çalışan Ayşe Şasa, kendisine şah damarından daha yakın olan "Yaratıcı"yı farkeder. O güne kadar 'solcuların Ayşe'si' olan Ayşe Şasa, dindar kitlelerin gündemine ise bu dönemde, yani "yeniden doğuşuyla" birlikte girecektir. Okumayı seven dindarlar onu da okur ve severler. Amerikan Koleji'nden mezun o ateist kız, sinemayla haşır neşir bütün genç Müslümanların dizinin dibine oturup "irfanî sinema"yı konuştukları Ayşe ablaları olmuştur artık.

    Bu süreçte, yaşadığı onca zorlu serüven içinde şizofreni hastalığını da adım adım yenecektir. Hoş, bize sorarsanız, aslında bu hastalığın belleğinden çekilip alınması gibi verilmesi de büyük bir armağan sayılmalıdır kendisine.

    1993 yılında, geliştirdiği yeni sinema anlayışının manifestosu niteliğindeki 'Yeşilçam Günlüğü'nü yayımlar. Kitap, sizleri aklın, inancın ve sanatın labirentlerinde müthiş bir yolculuğa davet ediyor. Kayıtsız kalmayın.

    Ayşe Şasa, tam on yıl süren bir suskunluktan sonra "camiaya" bir döndü, pir döndü. Gazeteler, dergiler haftalardır ondan ve ünlü kitabı "Yeşilçam Günlüğü"nün ikinci baskısından söz ediyor. Sıradan bir 'ikinci baskı' operasyonu değil bu. İlk kez 1993'de yayımlanan ve o dönemde bir hayli ilgi gören bu özgün yapıt, geçtiğimiz ay Gelenek Yayınları tarafından hem içerik, hem de estetik açıdan geliştirilmiş biçimiyle yeniden piyasaya sürüldü. Özellikle, Türk sinema eleştirmenlerinin duayeni Atilla Dorsay'ın okuyanlara dudak uçuklatan lezzet ve samimiyetteki önsözü bile başlıbaşına bir olay. Bir kere bu önsözü okumazsanız çok şey kaybedersiniz, onu baştan söyleyeyim. Ayrıca, sevgili Ayşe Şasa kitabına ilk baskıdan sonraki süreçte kaleme aldığı bir dizi yeni denemeyi, bu arada ilerleyen yıllarda kendisiyle yapılan bazı önemli söyleşileri de eklemiş. Tüm bu denemeler demetinden ortaya çıkan sonuç ise, sinemayı çok seven, bu sanatın gönülleri ve zihinleri fethetmekte ne denli etkili olduğu gerçeğini derinlemesine kavramış, öte yandan da sinemanın günümüzde büyük ölçüde bürün(dürül)düğü biçim ve içerik anlayışından pek hoşnut olmayanları yüksek irtifada uçuşa sürükleyen bir tür meditasyon seansı...

    'İrfani Sinema'yı örüyor

    Evet, sevgili Ayşe Şasa, son derece çetin ceviz bir kavramı, kendi deyimiyle "irfanî sinema" adını verdiği yepyeni bir "anlatım dili"ni 217 sayfalık bir kitap kapsamında gayet rahat bir biçimde önce adlandırıyor, ardından bu işin teorisini dantel örer gibi ustaca oluşturuyor ve giderek böyle bir sinemanın anlatım tekniğinin nasıl olması gerektiğine ilişkin bir sürü de somut veri sunuyor bizlere...

    Gerçi, kendisiyle kitabı üzerine son haftalarda yapılan söyleşilerin -Gerçek Hayat'ta sevgili Hasanali Yıldırım'ın yaptığı hariç- hepsinin temel derdi yazarın artık gerilerde kalan "şizofreni deneyimi"ydi ve medyamızı esir alan modern zaman hastalıklarından "rating"in bir gereği olarak hemen bütün sorular da "Kafayı nasıl yediniz?" düzlemi üzerine kurulmuştu. Verilmek istenen asıl mesaj, popüler kültürün -her zaman olduğu gibi- pek umurunda değildi. Ancak, bu âlemin eski kurtlarından Şasa'nın, yoluna dizilen barikatları güle oynaya aşıp mesajını yine de güçlü bir biçimde verdiğini gözlemledim o söyleşilerde...

    Heyecan verici tanışma

    Yeşilçam Günlüğü'nün 1993'deki ilk baskısı sırasında vatanî görevimi yapmaktaydım, dolayısıyla o ilk rüzgârı yakalayamadım. Sonraki yıllarda ise methini sıkça duymakla birlikte bir türlü edinip okuma şansım olmadı. İkinci baskıyı bir solukta bitirdiğimde ise, bu kitabı daha önce okumamış olmaktan dolayı ciddi bir rahatsızlık duydum. Çünkü, ilk gençlik yıllarımdan beri sinemayla yatıp kalkmakla birlikte, bu eşsiz ileti teknolojisinin insanlığın hayrına bir yöne çekilebilmesi yönünde samimi sancılar çeken biri olarak, Ayşe Hanım'ın sözkonusu işi daha yıllar önce bitirdiğini ve cevapların büyük bir bölümüne zaten fazlasıyla ulaştığını şaşkınlık içinde gördüm. Kitabı okuduktan sonra yaşadığım sersemlik, Şasa'yı ziyarete gittiğimde ise tam bir dayak yemişlik duygusuna dönüştü. Saatler süren o güzel sohbette, karşımda oturan insanın -hayatının her cephesine sirayet eden genel derinliği içinde- sinema sanatına getirdiği alışılmadık bakış açısı ve bu sektörle teması olanlara sunduğu özgün terminolojiyle yakından tanışma fırsatı elde ettim. Bilgi tel: (Gelenek Yay.) 0 212 633 46 13

  •  
    Yolu 'ilahi'ye çıktı
    'Sen başımın tacısın' şarkısının bestecisi Bayram Şenpınar, 'Allah Kadirdir Herşeye' adlı kasetiyle yeni bir sayfa açtı.
    Hayatta kalmak mı, ayakta kalmak mı zor? Susan Sarandon ve Akademi ödüllü Dustin Hoffman'ın acılı bir ailenin ayakta kalma çabasını canlandırdığı Moonnlight Mile / Ay Işığında, 1970'li yılların başında New England'da geçiyor.
    İmam Şafii'nin şair yönü bu Divan'da
    İmam Şafii'nin divanı Şule Yayınları arasından çıktı. Ali Ural'ın Türkçe'ye kazandırdığı divanda şiirler, Allah ve yöneliş, aşk, insan, hayat ve dünya, hal ve siyaset, erdem, ilim, ahlak, din gibi ana başlıklar altında toplanıyor. İmam Şafii'nin Şiirleri adlı kitap, şair yönü pek bilinmeyen, 767-820 yılları arasında yaşamış büyük alimin, edebi hayattaki yerini ortaya koyuyor. Ural, şiirleri anlam ve şiir dilini bozmadan, modern bir formatta okuyucuya sunuyor. Bilgi tel: 0 212 528 23 57
    Son yüzyılda Ortadoğu ekonomileri nasıldı?
    Boğaziçi Üniversitesi'nden Şevket Pamuk ile Harvard Üniversitesi profesörü Roger Owen'ın "20. Yüzyılda Ortadoğu Ekonomileri Tarihi" adlı çalışmaları Sabancı Üniversitesi Yayınları'ndan çıktı. Ortadoğu ekonomileri tarihinin, ilk kez ulusal ekonomiler perspektifinden ele alındığı kitapta, Türkiye ve Mısır'dan diğer Arap ülkeleri ve İsrail'e kadar Ortadoğu bölgesinde ulusal ekonomilerin, 1918 yılından günümüze kadar olan gelişme süreci inceleniyor.
    21 Ocak 2003
    Salı
     
    Künye
    Temsilcilikler
    ReklamTarifesi
    AboneFormu
    MesajFormu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Röportaj | Karikatür

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED