T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Resmen skandal...

Önce haberi okuyalım: CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, bir toplantıya katılmak üzere Roma'ya gidiyor.

Tabii soğuk duş...

Karşılamaya gelenler arasında ne Büyükelçimiz var, ne de elçilikte görevli herhangi bir memur...

Karşılayan olmadığı gibi, otomobil de tahsis edilmiyor. Baykal da randevularına, çaresiz, sokaktan çevirdiği ticari taksilerle gitmek zorunda kalıyor.

Eski Roma büyükelçilerinden, CHP Genel Başkan Yardımcısı İnal Batu, yani Pelin'in babası, kızmış:

"Büyükelçiliğin görevi, ülkesinden gelen heyetlere de yardımcı olmaktır. Ana muhalefet partisinin liderine karşı gösterilen bu duyarsızlık büyükelçiliğin ayıbıdır..."

Haklı...

Büyükelçiliğin değil sadece, Hariciye'nin, hatta devletin ayıbı. Derhal "soruşturma" başlatıp kusuru bulunanların tecziyesi yoluna gitmeli. Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış'a yakışan budur...

Fakat sıkı durun; asıl "ayıp" bundan sonra başlıyor.

Baykal'ın Roma'ya gidiş amacı "Sosyalist Enternasyonel"in olağan toplantısına katılmak.

Hayır, yanlış duymadınız.

Sosyalist enternasyonel...

Toplantı dün, Roma'da, Eksedra Oteli'nde başladı.

Her yıl dünyanın değişik merkezlerinde yinelenen ve "türdeşlerin" birbirini görüp hasret giderdiği, görüş alışverişinde bulunduğu, "ocak dayanışması"na benzer bir toplantı.

Sosyalist imparatorluğun tarihe karışmasından sonra toplantı daha ciddi bir hüviyet kazandı.

Yeni politikalar geliştirildi, yeni sol tanımları üretildi filan...

Fakat bürokrat totaliterliği "demokrasi"ye, hatta sosyalist umdelere tercih eden, bunu da her fırsatta ortaya koyan CHP'nin bu toplantıda ne işi var?

Avrupalı türdeşleri nasıl bir "sol" ve "sosyalist" damar vehmettiler bu partide?

CHP sosyalist bir parti midir?

Baykal solcu bir lider midir?

Kıbrıs'ta "ulusal politikalar"dan sapıldığını, yani "geçerli olması gereken"in devletin resmî politikaları olduğunu söyleyen ve "irade-i milliyenin sunduğu çözüm önerisi"ne karşı bürokratik çözümsüzlüğü "çözüm" olarak sunan biri solcu olabilir mi?

Bırakın Kıbrıs meselesini, "Ordu sivil kamuoyunun oluşmasına katkı sağlayan önemli bir baskı grubudur" diyerek açıkça BÇG'nin "fişleme düzeni"ne sahip çıkan biri "solcu", "demokrat", "sosyalist" payelerini hakedebilir mi?

Baykal'ın toplantıda ne konuştuğunu çok merak ediyorum.

Kurumsal faşizme nasıl sahip çıktıklarını anlattı mı acaba?

Ara-rejim hükümetlerine nasıl payanda olduklarını... 12 Eylül anayasasını nasıl aslanlar gibi savunduklarını... YÖK'ü nasıl sahiplendiklerini...

Asker-sivil bürokratın, Köy Enstitüsü kökenli aydınların, halkçı geçinen seçkinlerin savunduğu bazı "biçimsel ve totaliter düzenlemeler" Türkiye'de "solculuk" sayılıyor.

Baykal da bu kadar solcu işte...

Ne önerdiği yeni bir ekonomik model, ne getirdiği yeni bir dünya görüşü, ne de Türkiye ölçeğinde "demokrasi"yi nasıl ikame edeceği (edecekleri) konusunda bir fikri var.

Devletin söylediklerini tekrarlayarak "solcu" konumunu muhafaza ediyor.

Bu sadece CHP'nin ve Baykal'ın değil, varlığını "statükonun varlığına" adamış bir partiyi muhatap alan sosyalist enternasyonelin de ayıbı aynı zamanda.

Ayıp değil, resmen skandal...


21 Ocak 2003
Salı
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED