T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Fenerbahçe hazır mı?

Bence hazır değil.

Bu hükme nereden varıyoruz?

İsterseniz şu Trabzon maçını şöyle bir mercek altına yatırıp inceleyelim; akla-kara ortaya çıksın. Bir kere Trabzon bu maçı ciddiye aldı, kıyasıya oynadı. Fener'i bir hazırlık maçında bile olsa yenmeyi arzuladı. Fener'in böyle bir niyet taşıdığı görülmedi.

Geri dörtlü sürekli yan paslar ile oyalandı.

Bu oyalanmaya bakarken akla hemen şu soru takılıyor: Fenerbahçe'nin gerçek mânâda bir oyun kurucusu yok. Dolayısıyla orta alan bir nevi bumerang gibi aldığı topu geldiği yöne; yani yine geriye gönderiyor. Bu toplar çokluk kaleciye kadar uzanıyor.

Rüştü dahil, Oğuz ve Volkan geri pas olarak kendilerine ulaşan topları uzaklaştırmakta, pas olarak kullanmakta o kadar sakar davranıyorlar ki, [Böyle goller çok geldi] her topta seyircinin yüreği ağzına geliyor. Dörtlü defans henüz oturmamış, yenilen gollerde kaleci kadar defansın da hataları vardı.

Fenerbahçe'nin kanatları çalışmıyor, topu taşıyıp orta yapacak kimse yok. Bu maçta sadece Fatih'in bindirmelerini görebildik. Rakip kaleye 24. dakikaya kadar bir şut atılmadı. Bu dakikada atılan şut da bir savunma elemanı olan Fatih'ten geldi ve auta gitti.

Orta alanda top yapmaya çalışan Ceyhun'un gayreti kendine dönük. Bu sebeple aldığı topları pas olarak kullanacağı yerde eziyor.

Fenerbahçe kendi alanından atağa kalkamıyor. Hemen her şey tesadüflere kalmış.

Takım koşuyor gerçi ama bu koşu bir bilinç taşımıyor ve enerji boşa harcanıyor.

Buna mukabil Trabzon rakip sahaya daha çabuk iniyor. Gökdeniz o bitmez tükenmez enerjisini, süratini futbol zekası ve top hakimiyeti ile bütünleştirirse İnter'deki Okan benzeri olacaktır. 34. dakikada yaptığı ortayı Fener defansı seyrederken Fatih Tekke fırlayıp kafayı çaktı. Bu pozisyon Fener savunmasının ne kadar tutarsız durduğuna şehadet ediyor.

Abdullah Paf takımına gönderilmenin dersini almış; canını dişine takarak gayret ediyor, lakin ne fayda: "insan iki kere genç olamıyor". Bu sebeple Tuncay'la verimli alışveriş yapamadılar. Tuncay zaman zaman gerilere gelip top taşımaya çalıştı. Oyun kurucu yokluğunda Ümit Özat'ın uzak mesafelerden onsekiz üzerine uzattığı toplara çıkacak, hakim olacak kimse yok. [Mesela Galatasaray'ın iyi günlerinde bir Hakan-Ârif anlaşmasını hatırlayalım].

Semih hazırlık maçlarında kolay goller bularak kendini gösterdi ama, Trabzon gibi işi ciddiye alan bir rakip karşısında sahadan silindi.

Altmışıncı dakikadan sonra Ortega, Vladimir ve Erhan Albayrak oyuna dahil oldular.

Ancak bu oyuncuların otuz dakika içinde ilaç için bir müsbet hareketini göremedik.

Bu açıdan Ortega'nın önümüzdeki günlerde tartışma konusu olacağı gün gibi ortada.

Oğuz Çetin PSV ve Trabzon maçlarından sonra yaptığı açıklamada: "Paniğe gerek yok. Herşey yavaş yavaş oturuyor, oturacaktır. Beşiktaş maçına kadar zamanımız var. Kimse paniğe kapılmasın, doğru yoldayız" dedi.

Bu sözler gerçeği gösteriyor. Yani ortaya konulan futbol bir panik havası estiriyor; ki Oğuz Çetin bu kelimeyi telaffuz ediyor.

Vakit dar, işler Çetin. Oturmamış, sistemi sindirememiş, henüz hazır olmadığı kesin olarak belli duran Fenerbahçe'nin Beşiktaş karşısında işi şansa kalmış. Bizim tesbitimiz bu.


21 Ocak 2003
Salı
 
MUSTAFA KUTLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat| Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED