T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Brezilya istenileni yaptı, batmaktan kurtulamıyor

Brezilya ülkemizdekine benzer bir ekonomik programı başarıyla uyguluyordu. İMF ve Dünya Bankası'nın taleplerinin tümünü aksatmadan yerine getirdi.

Bütçe uygulamasında, İMF'ye bildirilen 'faiz dışı fazla' rakamını yakaladı.

Enflasyonu hedeflere uygun şekilde düşürdü.

İç ve dış borç servisinde problem yoktu.

Hatta, GSMH'nı artırmayı başardı.

Her şey İMF'nin kontrolü altındaydı ve övgüsüne mazhar olmuştu. İstenileni harfiyen yerine getirdi.

Ancak, geçtiğimiz günlerde büyü bozuldu. Yerli para hızla değer kaybetti, reel faizler yükselmeye başladı, borçların ödenmesinde aksamalar yaşanıyor, sermaye hızla ülke dışına çıkıyor.

Brezilya bugün en başa, İMF destekli programın başladığı noktaya dönmüş oldu. Artan işsizlik, büyüyen kamu borçları ve yabancı sermayenin ucuza kapattığı işletmeler ise bedel olarak Brezilya'nın, Brezilyalılar'ın üzerinde kaldı.

İMF Brezilya'ya, kamu borçlarının azalacağının, enflasyonun düşeceğinin, büyümenin sağlanacağının sözünü vermişti. Brezilya kendi üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirdi, ancak, İMF'nin verdiği sözler gerçekleşmedi. Devalüasyon ve yükselen reel faizler nedeniyle enflasyon tekrar tırmanışa geçecek, üretim azalacak, işsizlik büyüyecek; sermayenin yurt dışına kaçması nedeniyle yatırımlar azalacak. Güven kaybolduğu için borç servisinin yönetimi için gerekli borçlanmayı yapamayacak ve sonunda çok daha olumsuz şartlar altında, kolu-kanadı kırılmış bir şekilde tekrar İMF'nin kapısını çalacak. Brezilya'yı krize sürükleyen süreç yeniden başlayacak aynı film yeniden gösterime girecek..

Türkiye Arjantin örneğinden ders almadı. Umarım Brezilya'da yaşananlar ekonomiye yön verenleri uykudan uyandırır.

İSTENİLENİ YERİNE GETİRELİM, YA SONRA...

Türkiye olarak İMF tarafından istenilen düzenlemelerin tamamını hayata geçirdiğimizi varsayalım. Faiz dışı fazlayı tutturduğumuzu, kamu bankalarını kapattığımızı ve çalışanların işine son verdiğimizi, tarım kesimine yapılan desteği azalttığımızı ve tarımdan geçinen nüfusun büyük bölümünü topraklarından kopardığımızı, bir-kaç özel banka dışındakilere el koyarak yabancılara sattığımızı, ücretlerdeki reel düşüşe göz yumduğumuzu düşünün.

Ya sonra....

Ekonomik problemlerimiz ortadan kalkacak mı?
Enflasyon bir daha yükselmemek üzere düşecek mi?
Reel faiz oranları % 40'lardan, % 5'lere inecek mi?
İşsizlik azalacak, üretim artacak mı?
İç ve dış borçlarımız azalma trendine girecek ve azalacak mı?

TL'nin yabancı paralar karşısındaki değerinde istikrar yakalanacak mı?

Faiz harcamalarının bütçe içindeki payı azalacak ve Devlet asli fonksiyonları için daha fazla kaynak ayırabilecek mi?

Bütün bu soruların cevabı kocaman bir 'hayır'dır. Bu cevabın doğruluğundan da hiç kuşku duymuyorum.

Biz bu filmi defalarca gördük. 1994 ve 2001 yılında ülkemizde, Meksika, Rusya, Arjantin, Uzakdoğu Asya ülkeleri ve en son Brezilya'da. Bu örnekler yeterli değil mi? Bir defa değil, iki defa değil, onlarca kez aynı dram.

Bugün Türkiye ekonomisinde meydana gelen çalkantıları da yukarıdaki örneklere ilave etmemiz gerekir. Reel faizin % 40'lara ulaştığı, dövizde bir haftada oluşan fiyat aralığının % 15'i aştığı bir ekonomi krizin tam ortasında demektir.

HİÇ SEÇİM YAPMAYALIM

Bazıları, Brezilya'da patlak veren ekonomik kargaşanın sorumlusunun, yaklaşan başkanlık seçimlerinde, İMF karşıtı söylemleriyle bilinen sendikacı Luiz İnacio Lula da Silva'nın seçilme şansının yüksek olmasını göstererek, Türkiye'de erken seçim olması halinde Brezilya gibi olacağımız tehdidinde bulunuyorlar.

Tamam erken seçim yapmayalım, 2004 yılının Nisan ayında bugünkü tablo değişmez ve Hükümet'i oluşturan partilerin kaybettikleri kamuoyu desteği geri gelmezse ne olacak? Hükümet'in barajın altında kalmasının arkasındaki en önemli faktörlerden birisi İMF destekli ekonomi politikalarının fiyaskoyla sonuçlanmasıdır. Vatandaş ekonomide farklı politikaların uygulamaya konulmasını istemektedir.

Hiç kuşkunuz olmasın, o zaman da seçimin yapılmamasını, ya da muhalefet partilerinden, uygulanan programa sadık kalacaklarına dair yazılı taahhütte bulunmalarını isteyecekler. Nasıl bu kadar kesin yargıda bulunduğumu sorabilirsiniz. Brezilya'da Başkanlık seçimine katılacak adaylardan bu tür bir belge istiyorlar da onun için kesin yargıda bulunuyorum.

Brezilya'da başkan adaylarından 3 hususta talepte bulunuluyor.

Borç ödemelerini aksatmayacaklarına,

Faiz dışı fazlayı sürdüreceklerine ve

Ekonomiyi rekabete açmaya devam edeceklerine dair İMF'ye yazılı güvence vermeleri isteniyor.

Taleplerin hiçbirisi Brezilya halkının menfaatlerine uygun değil.

Borçların aksatılmadan ödenmesi, alacaklı konumundaki yabancı sermayeyi korumaya yöneliktir. Hedeflenen faiz dışı fazlanın elde edilmesi, borçların yerli para karşılığının temin edilmesi için gereklidir. Ekonominin rekabete açılması ise yabancı sermayenin, Brezilya'daki işletme ve tesisleri kelepir fiyatına satın alabilmesi ve ithal malların ülkeye daha rahat girebilmesi için şart koşulmaktadır.

Tartışma konusunun ayrıca uzmanları tarafından, ulusal bağımsızlık ve demokrasinin temel ilkeleri açısından da sorgulanması gerekir.

Bu noktada Kemal Derviş'in, 'Hükümet değişse dahi uygulanan programda herhangi bir değişiklik olmaz' şeklindeki iddialı açıklaması daha anlamlı hale geliyor. Önümüzdeki günlerde muhalefet partilerinden böyle bir talepte mi bulunulacak? Sayın Baykal'ın, bir taraftan Hükümet'in, Kemal Derviş imzalı ekonomik programını eleştirirken diğer taraftan Kemal Derviş'e övgüler düzmesinin bu konuyla ilgisi olabilir mi?

Tarihi tartışmaların yaşanacağı günler çok uzakta değil.


3 Temmuz 2002
Çarşamba
 
NURETTİN CANİKLİ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED