AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Hedef AB, niyet Mussolini mi?

AK Parti iktidarı, AB'ye uyum çerçevesinde "devrim" niteliğinde demokratik değişimler gerçekleştirdi. Siyasal tercihleriniz şöyle ya da böyle olabilir, hatta bu iktidardan hoşlanmayabilirsiniz de... Ama hakkı teslim etmek gerekir ki, AK Parti iktidarı 50 yıldır devletin bütün kurumlarını teslim almış bulunan "devlet iktidarı"ndan gerçek demokratik "siyasal iktidar"a geçişin temellerini atıyor.

Başbakan Erdoğan, gerek demokratikleşme istikametindeki performansı, gerekse Yüksek Askeri Şûrâ'daki duruşu ile, hem destekleyenleri hem de muhalifleri gözünde tam bir "devlet adamı" portresi çizdi. Zaman zaman demokratikleşme konusundaki "tereddütlü" adımlarına rağmen, Cumhurbaşkanı Sezer'in nihai noktadaki tutumu da AB istikameti açısından önemli bir adım oldu.

Türkiye, 7. Uyum Paketi'yle birlikte "demokrasi hattı"ndaki rotasının Avrupa Birliği olduğunu bütün dünyaya ilan etmiş bulunuyor. Artık "ana istikamet" belli, eğer büyük bir "yol kazası" olmazsa demokrasiden geri dönüş yok.

28 Şubat'ın "rantı"yla palazlanan gazetecilerin de, "Şoven milliyetçiler"in de, "Ulusal solcular"ın da işi bundan sonra pek kolay değil.

Hedefler çizildi, şimdi sıra ikici aşamada. Türkiye bundan böyle, içselleştirme bağlamında demokrasi fikriyle tanışmak zorundadır. Yani, AB hedefi gözetilerek çıkarılan hukuki normların, ekonomik, siyasi ve kültürel yaptırımların uygulama alanına taşınması gerekiyor.

Esas zorluk galiba şimdi başlıyor. Bu konuda maalesef özellikle Adalet Bakanlığı cephesinden pek de olumlu sinyaller gelmiyor. Mesela, "yasaklar"ın mimarı olarak bilinen ünlü hukukçumuz Sulhi Dönmezer'in hazırlayıp Adalet Bakanlığı'nın eline tutuşturduğu ve şu anda Meclis'e sevkedilmiş bulunan Yeni Türk Ceza Kanunu Tasarısı tam bir hayal kırıklığı.

Yeni TCK'nın 376. maddesi suç işleme niyetini bile cezalandırıyor. Tasarının 215. maddesine göre bir kişinin 30 milyon liralık cep telefonunu bozan kişi altı aydan bir yıla kadar hapse mahkum edilecek. Tasarının 47. maddesi ise 'tek kişi'nin dahi örgüt kurmasını cezalandırıyor. Bu nasıl bir anlayışsa, tasarının 421. maddesine göre "sivil itaatsizlik" de suç haline getiriliyor.

Ve en büyük talihsizlik de, tasarının 363. maddesi ile, yıllarca Türk insanının kâbusu haline gelen ünlü 141, 42 ve 163'üncü maddelerin geri getiriliyor olmasıdır. İşin garabetine bakın ki, rotasını dönülmez bir biçimde AB istikametine çevirmiş bir Türkiye, Adalet Bakanlığı'nın Meclis'e gönderdiği Yeni Türk Ceza Kanunu Tasarısı ile "suç işleme niyeti"ni bile cezalandırmaya hazırlanıyor.

Umarız Adalet Bakanlığı, AB yolunda doludizgin giden Türkiye'nin ve de AK Parti iktidarının önünü "yasakçı zihniyet"in ürünü olan yasalarla kesme girişiminde başarılı olamaz.


11 Ağustos 2003
Pazartesi
 
MEHMET OCAKTAN


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED